1 🍂

2.6K 176 180
                                    

"Kederli saatler amma da uzun geliyor insana"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Kederli saatler amma da uzun geliyor insana"

1790

Jimin önümde çaresizlikle ağlıyordu.Sabahtan beri huzursuz bağırtılarını duyuyordum, anlıyorum, işini kaybetmek istemiyordu ama böyle ağlaması hiçbir işe yaramazdı, bu kadar güçsüz olmamalıydı. Çocukluk arkadaşımı böylesine alt üst eden olay merdivenlerden yuvarlanıp kolunun alçıya alınmış olmasıydı. O bir zenneydi*, işinde başarılı bir zenne.Bu halde asla bir ay sonraki sahneye çıkamazdı.

Onu teselli edecek bir söz söyleyemiyor ya da harekette bulunamıyordum.Sadece düz bir ifade ile gözlerinden yaş süzülürken ağlamasını dinliyordum.Yapacak bir şey yoktu, benim teselli vermem bir şey ifade etmezdi.

Birden ağlamaktan bitap düşmüş bakışlarını güçlükle bana çevirdi.Mum ışığında bile belli olan gözlerindeki parıltıya anlam veremedim, hafifçe dudakları kırıldı.
"Sanırım işimi kurtarmanın bir yolunu buldum"

Dinlediğimi belirtircesine kafamı dikiş makinemden kaldırdım.Ellerimi diktiğim kumaştan uzaklaştırdım.

Derin bir nefes aldı, şimdi ise gözlerini benden kaçıyordu.Neden böyle çekinmişti birden bire.

"Söyle hadi" diye karşılık verdim sadece.

Kırık olmayan kolu ile ensesini kaşıyarak mırıldanmaya başladı. Yerdeki her yeri yamalı kilime bakarken gözleri titriyordu.
"Eğer... yerime rolü oynayacak biri bulursam... patron beni işten atmaz değil mi?"

Konuşmakta zorlanıyordu sanki içinden bir şey yükselip gırtlağını tıkamış gibiydi.

Jimin'in işte kalabilmesi ikimiz içinde önemliydi çünkü belli etmesem bile benim terzilikten kazandığım para ikimiz için asla yetmiyordu.Yine yanıtlamadım sadece fikrini paylaşması için ona bakmaya devam ediyordum.Gereksiz konuşmak benim için ızdırıptan başka bir şey değildi.

"Düşündüm ki... Sen benim yerime sahneye çıksan?"

Söylediği teklif odanın derin boşluğunda asılı kaldı. Ortam öyle sessizleşti ki rüzgarın ve ağaç yapraklarının hafif hışırtısını bile duymak mümkün oldu. İlkte üstüme alınmadım, bana böyle bir öneride bulunmasını beklemiyordum çünkü. Ben daha tepki veremeden telaşa kapılmış bir şekilde sağlam eliyle, elime uzanıp sıkıca tuttu.

"Lütfen Yoongi, lütfen bu işi kaybedersem hayat amacımı kaybetmiş olucağım, bu işi ne kadar sevdiğimi en iyi sen biliyorsun?" dedi elimi daha sıkarken. Dizleri titriyordu, bitkin yüzünde ufak umut kırıntıları vardı.Hala dudakları yukarı kıvrılmış bana bakıyordu.

Göz temasımızı kesip sıktığı elimi hızla çektim elinden. Diktiğim kumaşa geri döndüm yüzümdeki ifadesizliği bozmamaya çalışarak kısaca yanıtladım.

"Ben bir terziyim, tiyatrocu olamam hele bir zenne asla."

O an Jimin'in yüz ifadesini görmem ile bir parça huzursuzluk içimi kapladı.

Tarif edilemez bir öfke ile vücudu kasıldı.

"Eğer biraz bile bana önem veriyor olsan bunu denerdin Min Yoongi, ailemizi kaybettikten sonra senin yanında kalmam bir hataydı kendi bencilliğinde ölmeyi hak ediyorsun" Tükürcesine öfkeyle yüzüme bağırdı.

O cümlelerin içime nasıl işlediğini tahmin bile edemezsiniz.Normalde bu kadar ağır konuşmazdı, pamuk kalbi asla nefret dolu olmazdı.Bu kadar mı çok seviyordu işini?

"Yarın!" diye olçukça karamsar ve öfkeli sesiyle vurguladı "Yarın bu evden çekip gidicem, sadece bir kez şu duygusuz halinden çıkıp birbirimize kenetlenmemizi istedim!"

Ben bahsettiğinin aksine gibi duygusuz birisi değildim, sadece duygularımı dışa vuramamayı tercih eden birisiydim.Ve yine bahsettiğinin aksine ikimiz için kuşkusuz en çok çabalayan da bendim. Bu süreçte birimizin her zaman güçlü durması ve duygulara kapılıp yere kapaklanmaması gerekiyordu, bunu asla anlayamazdı, bu kadar kırılgan olmasını sevmiyordum ama onu kaybetmek, üzüldüğünü görmekte istemiyordum. O ailemden gittikten sonra kalan sevdiğim tek kişiydi.

"Tamam" dedim titremesini engelleyemediğim sesimle ilk defa ifadesizliğimi bozarak. Lafları ağır gelmişti ama onu önemsediğimi, bizi önemsediğimizi göstermek istiyordum.Jimin için dedikleriminden dönmek bana koymuyordu artık.Her zamanki gibi.

"Bu rolü oynuyacağımın sözünü vermiyorum ama sırf senin için bunu denemek istiyorum.Julieti canlandırmak o kadar da kötü olmamalı." dedim omzumu silkerken.

Gerisinde kızgınlığından eser kalmayan Jimin'in bana sarılıp teşekkürlerini sıralarken, hayatımı değiştiricek bir karar verdiğimi bilmiyordum.

*Sahnede kadınların tiyatrocu olmasına izin verilmediği dönemde kadın rolünü oynayan ve kadın kılığına girmiş erkeğe zenne denir.*








İlk defa farklı tarzda kimseden yardım almadan yazmaya çalıştım -çok uzun süredir yazmadığımdan resmen boşluğa düştüm- sanırım bu yüzden cümleler dağınık geliyor gözüme, çok sevemedim yinede sınav dönemi yazarken rahatlıyorum bu yüzden mümkün oldukça yazamaya çalışıcağım. Tek desteğim stefan zweig. İçinde bol bol shakespeare alıntıları ve replikleri geçen bir fic olucak umarım seversiniz.

romeo & juliet  //taegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin