"Anlamadım yani bu projeye göre ikimizden biri mi ölebilir sadece ?" Daniel gözlerini kısarak önce karşısındaki psikologa ardından yanında oturan zayıf adama baktı.
"Baştan anlatayım... Bu projeye başvuran yirmi bin insanın arasından siz ikinizin de arasında olduğu iki yüz kişi seçtik. Yaş, cinsiyet gibi kriterleri göz önüne alarak farklı çevrelerde bulunan bireyleri ikili gruplara ayırdık. Altı aylık süre boyunca iki haftada bir beraber iki saatlik seanslar yapacağız. Aynı zamanda sizler de haftanın iki günü beraber vakit geçireceksiniz. Proje bitimine kadar hiç aksatmadan bu görüşmeleri yapmanız gerekiyor. Aksattığınız taktirde programdan atılır ve kliniğe yatırılırsınız. Altı ay sonunda prosedürlere uygun davranan ve hala yaşamına son vermek isteyen elli kişinin ötanazi kararı kabul edilecek. Program sonuna kadar devam eden o elli insandan ikisi de olabilirsiniz."
"Peki olamazsak?" diye sordu içeri girdiğinden beri sessizliğini koruyan adam.
"Bu proje sizi öldürmeyi değil yaşatmayı planlıyor Ong Seongwu-shi." önündeki iki adamla konuşurken üzerinde "Prof. Dr. Kim Jaehwan" yazan isimliğini düzeltti.
"Bu çok saçma ben programa ölmek için başvurdum yaşamak için değil." diye sitem etti Daniel. Yanındaki adamın da ona destek olmasını bekliyordu.
"O zaman kendi başınıza ölmeliydiniz beyefendi. Bu programın tek amacı intihara meyilli bireyleri tespit etmek ve onlara yardım etmek. Edemediklerimize ise acısız bir ölüm teklif ediyoruz." Jaehwan önündeki dosyaları genç adamlara uzattı. "Burada tüm şartlar ayrıntılı bir şekilde yazılı. Okuduktan sonra kabul ediyorsanız imzalayın."
Daniel eline aldığı sayfalarca maddenin olduğu dosyaya bakarken yanındaki adam laptop çantasından mavi bir pilot kalem çıkartıp okumadan son sayfaya imza attı.
Daniel kafasını dosyadan kaldırıp ona bakan adamın gözlerindeki parlaklığa baktı. Gerçekten ölmeye bu kadar istekli birinin gözleri miydi bunlar? Adam elindeki kalemi Daniel'e uzatırken ucundakki mürekkep parmaklarına sıvandı hafifçe.
"Ben okumak istiyorum." dediğinde psikolog içerideki bekleme salonuna gönderdi onları eğer imzalarsa sekreterinin onlara vereceği dosyaları almalarını söyledi.
Daniel bekleme salonunda birkaç sayfayı okumayı bitirmişti ki yanındaki adam iç çekerek ayaklarını sallamaya başladı.
"Ne fark eder bugün ölmekle altı ay sonra ölmek arasında bir fark yok." dedi gözleriyle dosyayı işaret ederken.
Karşısındaki haklıydı, Daniel'in bu dünyadan gitmek için acelesi yoktu. Hissettiği acı zamanla kaybolmak yerine giderek artıyordu ama iki koca sene dayanmıştı. Bütün her şey altı ay sonunda bitecekti ve istediği huzura kavuşacaktı.
Cebinden üzerinde isminin işlenmiş olduğu kalemini çıkartıp son sayfayı açtı ve imzaladı. Sekretere dosyaları teslim ettiklerinde ikisine de büyük kapalı bir zarf verdi sekreter.
"Lütfen buluşmadan önce bunun içerisindeki evrakları okuyun. Ayrıca içinde bir ajanda var. Ajandaya buluştuğunuz günleri işaretleyip yaptıklarınızı not etin. Ajanda da hangi günler terapiye geleceğiniz de işaretli buraya gelirken yanınızda getirmenizi rica ediyoruz." boynundaki isimlikte Lee Daehwi yazan çocuk konuşmayı bitirdiğinde bunaltıcı mekandan dışarı attılar kendilerini.
"Ben Ong Seongwu." diye elini uzattı zayıf adam. Daniel ona uzatılan eli sıktı.
"Ben de Kang Daniel, memnun oldum."
Birbirlerine numaralarını verdikten sonra Seongwu omzundaki ağır laptop çantasını düzeltip durağa doğru yürürken Daniel ise yakınlardaki bir otoparka bıraktığı aracına varmıştı.
Yanındaki boş koltuğa bıraktığı büyük zarfa takıldı gözü içinde ajanda dışında ne olduğunu merak etti ve yırtmamaya özen göstererek açtı nazikçe.
Lacivert kapaklı içi sarı yapraklı ajandanın yanında üzerinde "Ong Seongwu Başvuru Dosyası" yazan kalın kapaklı belgeyi aldı eline. Bu dosyayı tanıyordu çünkü aynısını kendi de hazırlayıp sağlık bakanlığına başvuru sırasında vermişti. İçerisinde kendilerine ait bilgiler ve daha sonra psikolojik durumlarını test etmek için konulmuş sorulardan oluşan bir sürü sayfa vardı. Daniel ilk başta merakını çeken ama şu an ilgisini kaybettiği adamın bilgilerinin olduğu dosyanın sayfalarını öylesine karıştırıp ajandayla beraber torpido gözüne bıraktı.
Arabası kırmızı ışıklarda durduğunda kafasını çevirdi ve durakta oturan adamı gördü. Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle gökyüzüne bakıyordu. Daniel kafasını arabanın camından uzatıp gökyüzüne baktı her zamanki gökyüzüydü.
Kafasını yeniden durakta oturan adama çevirdi. Bu kez adamın gülen dudaklarının aksine gözlerinden yaşlar akıyordu.
Bir adamın ölmeden önce gökyüzüne son aşık oluşuna tanıklık ettiğini bilmeden onu izliyordu arabadaki.
Gökyüzünü böylesine izleyecek kaç günü kalmıştı Seongwu'nun? Bu maviliğin içinde kaybolacak kaç ayı vardı? O öldüğü gün gökyüzü bundan daha mavi mi olacaktı daha çok mu parlayacaktı güneş?
Seongwu ve Daniel öldüğünde gökyüzü de onlarla beraber mi ölecekti yoksa?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love to Death | Ongniel
Fanfictionİntihara meyilli insanları kurtarmak için daha iyi bir yol bulamayan hükümet sonunda ötanaziyi yasallaştıran yeni bir yasa tasarlar. Henüz kabul edilmeyen yasanın uygulanabilirliğinin denetlenmesi için bir proje başlatmaya karar verir. Projeye katıl...