1. AY

104 8 78
                                    

"Ölmek, asla gerçekleşmeyecek bir hayaldi."

Ilık bir rüzgar yüzünü okşarken kalabalık kafeden caddenin başına kadar her yeri saran taze çekilmiş kahve kokusunu içine çekti Daniel. Kafeye girdiğinde camdan dışarıyı izleyen zayıf adamın olduğu masaya yürüdü hızlıca, ilk buluşmaya zamanında gelememişti. On beş dakika geç kaldığı için programdan atılmayacağını ümit ediyordu.

"Özür dilerim gecikmek istemedim ama şirkette işler bensiz ilerlemiyor." Daniel'in telaşı farkında olmadan sesine yansıyordu.

"Önemli değil." dedi Seongwu kahvesinden bir yudum alırken yüzünde onu anlayışla karşıladığını gösteren samimi bir gülümsemeyle. "Fakat sormadan edemeyeceğim, sen öldükten sonra nasıl ilerleyecek?"

Daniel bir anlığına durdu hayatın akışına öyle kapılmıştı ki altı ay sonra ölecek olması bile onu işlerinden koparamamıştı. Psikologla ilk görüşmelerinin üzerinden iki hafta geçmesine rağmen o günden sonra Daniel'in hayatında değişen hiçbir şey olmamıştı. Normalde nasıl yaşıyorsa öyle yaşamaya devam etmişti. Ölecek olması kendisine yeni bir hayat tarzı seçmesini mi gerektiriyordu? 

Daniel yaşadığı şekilde ölmek isterdi, hiçbir şeyi değiştirmeden altı ay sonra bir yolculuğa çıkar gibi ayrılacaktı dünyadan ama Seongwu'nun sorduğu bu değildi. Daniel'in nasıl ayrılacağını değil ondan ayrılmayan dünyanın Daniel'siz nasıl olacağını soruyordu. 

"Doğrusu ben öldükten sonra olacak şeyler beni ilgilendirmeyecek Seongwu-shi." diye yanıtladı ince parmakları kahve fincanındaki gül motifinin üstünde gezinen sessiz adamı. 

"Bana Seongwu hyung diyebilirsin. Dosyanı okudum senden bir yaş büyüğüm." içerinin kasvetli havasına rağmen Seongwu'nun içten tebessümle bitirdiği cümleleri Daniel'in rahatlamasını sağlıyordu. Fakat Daniel onun da kendi kadar gergin olduğunu gerginlikle salladığı bacakları yüzünden titreyen masalarından anlayabiliyordu.

"Özür dilerim, ben dosyanı okumadım Seongwu hyung, biraz meş-" Daniel'in cümlesi heyecanla onu tamamlayan adam yüzünden yarım kalmıştı.

"Meşguldün. Ah Daniel buna ne kadar sevindiğimi bilemezsin. Okumaman benim için daha iyi acaba senden onu okumamanı rica etsem olur mu? Hatta dosyamı geri alabilir miyim? Hakkımda merak ettiğin bir şey olursa bana sorabilirsin." Seongwu'nun hem kelimelerinde hem de gözlerinde can bulan  heyecan Daniel'i meraklandırmıştı. Ama eğer ikisi de altı ay sonra ölecekse Daniel bunu ölmek üzere olan bir adamın son dileklerinden biri sayıp yerine getirebilirdi.

"Seongwu hyung dosyayı sana vermem doğru olmaz. Prosedürleri çiğnediğimizi söyleyip bizi programdan atabilirler. Ama eğer istemiyorsan okumam, merak etme."

"Teşekkür ederim." Seongwu tatmin olmamış huzursuz bir ifadeyle kafa sallarken garsonlardan biri Daniel'in siparişini almak için masalarına geldi. Daniel'in siparişini aldıktan sonra ikiliyi yeniden yalnız bıraktı.

"Daniel..." zayıf adam yeniden konuşmaya başlamadan önce derin bir nefes aldı. "Bunu söylemem seni rahatsız eder mi bilemiyorum dosyanın tamamını okuduğum için neden bu programa kaydolduğunu öğrendim. Nişanlın için çok üzgünüm, başın sağ olsun." 

Seongwu'nun kelimeleri Daniel'in aylardır tanıdığı, tanımadığı herkesten duyduğu şeylerdi. Daniel çok uzun bir hayat yaşamasa bile bunu öğrenmişti. Siz öldükten sonra insanlar sevdiklerinizin yanına gelir "üzgünüm", "başın sağ olsun", " sen hala yaşıyorsun" gibi hiçbir yardımı olmayan anlamsız konuşmalar yapardı. Ölümün hayatın parçası olmaktan çok kendisi olduğunu böyle öğrenmişti Daniel. Ölüm onu öldürüyordu, kelimeler onu öldürüyordu ve en çok da yaşamak onu öldürüyordu.

Love to Death | OngnielHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin