sınıfa çıktık
Dersin ortasında kapı çaldı ve içeri 3 kişi girdi.
Önemsemez fakat saygılı bir şekilde hocam yerimize oturuyoruz. Dedi.
Bu oydu...
Siyah dalgalı saçlar,beyaz ten,zeytin gibi gözler ve gömleğinden belli olan çikolata kaslar...
Tüm kızların neden kestiğini şimdi anladım...
Bize doğru yaklaşıyordu,ben şaşkın şaşkın ona bakarken elleri cebinde gözlerini devirdi.Yan tarafımızda duran sıraya oturdu,ve onun çeteside...
Çete ama hiç bir çete böyle olamazdı herhalde...yağmura;
-Sanki babasının okulu hiç gelmeseydin derse dedim fısıltıyla,
Gülümsedi ve;
-Zaten babasının okulu.
-Nee!
diye bağırdım.
Herkes bana bakıyordu;rezil oldummm.
Oda dalgacı bir gülüşle bacak bacak üstüne attı elleri cebinde...
Ders bitti,kolidora çıktık ,herkes bir yere toplanmıştı.Bizde oraya gittik.Bir kız yere dökülen kek parçalarını topluyordu.çocukta önünde ve elleri cebindeydi.Kızın gözünden inci gibi yaşlar akarken oda bundan zevk alıyor gibiydi.Eğer bir insan olsaydı bu şekilde yapmazdı.Anlamadığım bir şey daha vardı,diğer kızlar neden ona acımış gibi bakıyordu?Hemen kalabalığı yarıp kıza yardım etmeye başladım.Herkes şok olmuştu ve kendilerinden utanmıştı.Havada esen alay şimdi yerini utanışa bırakmış,hepsinin yüzü düşmüştü.Yağmurda bana yardım etmeye gelmişti.Zille birlikte herkes dağılmaya başlamıştı.Kafamı kaldırıp kötü bir bakış attım.Oda mudarasız bir şekilde gitti.
-yapmamalıydın.
-Ne?
-Ben duygularıma yenilip bir hata ettim ama şimdi herkes seninle uğraşacak.
Dedi ve gitti.
Şok olmuştum ne ,ne dedi o?dedim yağmur,
-Bu okul böyle benim ailem onlar kadar zengin değildi bu yüzden bana da böyle davranıyorlardı.Bu okulda fakirsen ezilirsin;herne olursa olsun.
-Buda nedemek haklı olduğum sürece kimse ezemez.
Yağmur kafasını sallayıp yürümeye başladı.Bende yanına gittim.
-Sanırım başını derde soktum.
Bana sarıldı;
-Sen beni yalnız bırakmadın bende seni bırakmam.
Bende ona sarıldım ve gülüşmeye başladık.Ders çoktan başlamıştı ve öğretmen içeri girmişti.
Kapıyı tıklattık ve girdik.Gerçekten çok kötü bir durumdu.
-Bir daha olmasın.
-Peki hocam.
Yerimize giderken alaycı bakışlar fırlattı;bende hee sen çok biliyon der gibi baktım.Tabi benim babamın okulu deil burası;benim bir babam bile yoktu...o yüzden kimsenin çıtı çıkmazdı sana...
....
tenefüs oldu.
Bir kız ,daha tanımadan;
-baban ne iş yapıyor yani hangi şirket?
-Şirket?
Herkes bana bakıyordu.Bu kadar cesareti olan bir kızın arkası sağlamdır diye düşündüler.Uzun bir sessizlikten sonra
-........benim ailem yok;5 yıl öncesine kadar...
-ay bende bişey sanmıştım diyip gitti.
Nasıl bu kadar duygusuzlardı?
Herkes acır gözlerle bana bakıyordu. Oda duymuştu.En duymasını istemediğim kişi...
Bu durumda ne yapmak gerekirdi?
yalan söyleyemezdim;söylemem.
Dikkati dağıtmak için önümdeki kağıdı karalıyordum.
....Bu gün de bitmişti yağmurla okulun kapısından çıkıyordum.Kimisi ban çarpıp geçiyordu.. sabırr...
....
Ders;müzik
Müzik odası her enstürmanı bulunduruyordu.pudra ve beyazdı herşey.
Müzik öğretmenimiz nilgün öğretmen bana bir ensturman çalıp çalmadığımı sordu.
Gerilerden bir ses;
-bilsede kuşlar öğretmiştir ona ...
Herkes gülmüştü.Gülünecek ne vardı ki?
Öğretmene hiç sormadan ayağa kalktım ve piyanoya yöneldim.Pudra rengi piyanonun başına oturdum,güneş asil bir hava veriyordu piyanoyada; çalanada...
Çok eski bir şarkı olsada çok severdim bu şarkıyı....
~~....ama şimdi başka renk
te bakıyor gözlerin Ağla kalbim ağla sen ağla kalbim ağla sus sesin duyulmassın içinden ağla....
Gözlerim kapalı;tuşlar üzerinde geziniyordu parmaklarım,annem banam oradaydılar bana gülümsüyordu,şarkı sonunda herkes ayağa kalkkıp alkışlıyordu,bu benim yarışmada birinci olduğum şarkıydı....gözlerimi birden saksafon sesiyle açtım;bana eşlik ediyordu.
Şarkı bitmişti.Çalmaya başlamadan önce alaycı gözlerle bakan gözler şimdi şaşkınlık içindeydi...
Ben kendimi ezdirmem.kendimi ezerim ama ezdirmem ;ben babamın kızıyım çünkü...
Çıkışta bana eşlik edene;
-teşekkürler, gayet iyiydin.
-Çok güzel çaldın böyle bir şarkıya eşlik etmeliyim diye düşündüm.Bu arada sen yeni mi geldin?
-evet sen yeni gelmedin sanırım?
-Evet ben yurt dışındaydım bir kaç günlüğüne...
Elini uzattı;
-ben tunç.
-Bende ekim
Elini sıkmıştım.
-Oo kuzen?
Yanımıza geliyordu;kuzenmi? Bu kadar nazik olan birinin kuzeni bu kadar odun olurmu?
-Ooo kerem?
-nasılsın?
-Iyiyim
Sayın odunumuz beni dışlamıştı.Bende tunca
-ben gidiyorum sonra görüşürüz.Tunç;
-görüşürüz.
dedi inci gibi dişleriyle gülümseyerek.Oduncana ters ters bakarak yağmurun yanına gittim.
-Yağmur?
-Aa ekim.Neredeydin?
-Tunçla konuşuyordum.
-tanıştınız mı?
-Evet iyi birine benziyor.
-Evet bana çok yardımı dokunmuştu kereme benzemez.
Okuldan çıktık ve eve doğru yürümeye başladım.Yağmurla ayrılmıştık.
-Ekim!
Arkadan biri sesleniyordu.
-Tunç?
-selam, benim de yolum buradandı da ... Hem afedersin konuşmamız yarım kaldı.
-Yok ne önemi var?
Sessizce yalnızca yürüdük.......
Eve gelmiştik.
-Ben buradan ayrılıyorum eşlik ettiğin için teşekkür ederim....
-Bende iyi akşamlar.
Gülümsemesi gerçekten can alıcıydı fakat ben ona o gözle bakmıyordum ;güzel dostluklara birini daha eklemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Ekim~
Novela Juvenil17 yaşında yapayalnız bir kız... -babaanne sende beni bırakma nolur?! -ölüm saati 15.05. Artı...