4

16K 1.2K 571
                                    

Düzenlendi

Jungkook

Hafif soğuk esen rüzgar yenilerde hafif tombulaşmış yanaklarıma çarparak kızarmalarına sebeb olurken sanki mümkünmüş gibi şişme montumun içine daha fazla gömüldüm.

Kış aylarının başında olduğumuz için hava oldukça soğuktu, hatta kadar soğuktu ki başıma geçirmiş olduğum bere bile kulaklarımı ısıtmaya yetmiyordu. Her ne kadar soğuk olsada kitapları ve kahveyi sevdiğim kadar kış aylarını da seviyordum, kışın yağmur yağdığı zamanlarda etrafı saran toprak kokusuna ve tanrının her birini ayrı ayrı yaratmış olduğu kar tanelerinin yer yüzü ile buluşmasına tapabilecek kadar çok seviyordum kış aylarını.

Fakat bu yıl hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağı ve birdaha kar yağışını izleyemeyecek olmanın bilincinde olmak boğazıma koca bir yumruk oturtarak yutkunamama engel oluyordu. Kış aynın bitişini bile göremeyecek kadar kısa bir vaktim kalmıştı bu dünyada , keşke yarım bırakmış olduğum tek şey kış mevsimi olsaydı lakin ben bu dunayda kış aynı değil bir çok şeyi yarım bırakacaktım. Mesela babamı son bir kez göremeyecek, anneme son bir kez sarılıp onun sıcaklığını hissedemeyecek ve en önemlisi aşık dahi olamadan bu dünya daki her şeyi terk edip gidecektim.

Hayır ,hayır ölecek olmak bana koymuyordu veyahut korkutmuyordu bilhakis yaşamam için bir amacım yokken ölümden korkmak için de bir nedenim yoktu. Sadece yüreğimi burkan tek şey bana yapılan büyük bir adeletsizlikti .

Hayat bana her zaman yaptığı gibi bir kez daha adaletsiz davranarak elimdeki tek hakkım olan yaşamı benden acımasızca söküp alacak kadar adaletsiz davranmıştı işte. Fakat bu sefer bana yapılan haksızlığa ilk defa kendi sınırlarımı aşarak baş kaldırmış ve tek sevincim olan yaşamın tanrı tarafindan alınmasını beklemek yerine kendi öleceğim güne kendim karar vermiştim. Bundan kesinlikte pişman değildim çünkü hayata kalsam bile ölecektim ben sadece bu tarihi biraz ileri çekmiş ve kendimi öldürtmek için kiralik bir katil tutmuştum. fakat kendi katilime aşık olacağımı hiç bir zaman hesaba katmamış ve hayatın beni yanıltmasına bir kez daha izin vermiştim dediğim gibi hayat sizi hiç olmadık zamanlarda yanıltacak kadar acımasız olabiliyordu...

Kısa bir yürüyüş boyunca aklımda boğuşmaktan bir türlü yorumladığım zihnime art arda yığılmış düşüncelere başından beri bu soğuğa rağmen her pazar aynı saate geldiğim kahve dükkanına gelmem ile kısa bir süreliğine son vermiştim.

Hafifçe cam kapıyı iterek geçebileceğim kadar araladığım an burnuma dolan yoğun kahve kokusu ile göz kapaklarım iradem dışında bir perde misali irislerimi örtmüştü . Sanrım bu dünya üzerindeki en sevdiğim 3 kokudan 2. Si kahve kokusuydu 1. Yağmurdan sonra etrafı saran toprak 3. İse limon çiçeği kokusuydu .

Bir kaç saniye gözlerimi kapatıp yoğun kahve kokusu ile ciğerlerimi kutsayıp mest olumuş daha sonra ise her zamanki gibi tezgahına yaslanıp yüzündeki buruk gülümseme ile beni izleyen ajuma ya kocaman bir şekilde gülümseyerek her zamanki yerime doğru yönelmiştim. Aksi taktirde orada biraz daha durup ajuma ile bakışırsam hiç bir şeyden haberi olmasa dahi sanki biliyormuş gibi bakan gözlerinin yoğunluğu karşısınsa su koyuverip ağlamaya başlardım fakat ben öleceğim güne kadar güçlü kalmalıydım.

İçerisi dışarıya nazaran daha sıcak olduğu için beremi ve eldivenlerimi çıkarmış, dirseklerimi yuvarlak ahşap masaya dayayarak yanaklarımı avcuma yaslamıştım.

Hayat cidden acımasızdı daha geçen pazar ayni yere oturmuş 5 yıl sonrayı planlarken bu pazar aynı yerde son 1 ayımı nasıl değerlendirebilirim diye düşünüyordum.

Mutlu olmam gerekirdi çünkü yaşayacak bir ay belkide daha az bir sürem vardı mutlu olmalı ve son zamanlarımı güzel değerlendirmeliydim fakat peşimde yüzünü bir kez bile görmemiş olduğum bizzat kendimin tutmuş olduğu bir katil olduğunun bilincindeyken mutlu olmak pekte mümkün olmuyordu işte.

Derince bir iç geçirerek bakışlarımı kapıdan ayıracağım sırada kapı hızlı bir şekilde açılmış ve içeriye nefes nefese kaldığı için göğsü hızlıca inip kalkan bir adam girmişti.

Şu an bakışlarımı adamdan çekip neler yapmam gerektiğini düşünmem gerekirdi fakat ben irislerimi bir türlü adamdan çekemiyordum zira beresinin bir kısmının açık bıraktığı kahverengi saçları , yüzüne orantılı burnu dolgun kırmızı dudakları ve çekik kahverengi gözleri ile bir baş yapıta benzeyen adama nasıl olurda ona bakmazdım ki...

Herife baktıkça bile tutuştuğumu hissederken iç sesim sadece tutuşmakla kalmayıp alev alacağımı söylüyordu ,iç sesim bana yanacaksın diyordu...

Çünkü bu herif benim bütün planlarımı alt üst etmek için gelmişti . Işte ben jeon jungkook o gün hiç bir şeyden habersizce kendi ellerim ile kendimi katilime teslim etmiştim.

Okulda yeni bölüm atmayanda ne bileyim bsjsjshhe

Evett aslında bölümü dün gece yazıp bitirdim ancak hiç içime sönmediği için arkadaslarima onlaylatıp düzeltmeler yaparak attım.

Umarım begenirisniz ve oy verim fikir belirten düşüncelerinizi yorum kısmına yazarsanız memnun olurum.

Geçen bölümde taehyung u anlamanız için yazmıştım bu bölümüde jungkook'u anlamanız için yazdım umarım beklentilerinizi karşılamıştır. Ah neyse şey sizce jungkook neden kendini öldürtmek istiyor?

Vote +yorum lütfen.

Sizi seviyorum

Killer /taekook ✔✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin