tüm fici gönül rahatliğiyla tek sarkida cikarmak isterseniz sezen aksu-bir çocuk sevdim ile okuyabilirsiniz. Onun disinda medyaya da koyuyorum bir seyler, onlarla da okuyabilirsiniz
iyi okumalar!
🌪️
20 Mart 2020
"Jeongguk, gergin görünüyorsun."
Haewon'un benim huzursuz halimden etkilenerek tedirgin bir biçimde omzuma dokunması, titreme dürtümü tetiklese de zoraki bir şekilde gülümseyip istemsizce salladığım bacaklarımı sıkarak bu refleksi engellemeye çalıştım.
"Hayır, hayır yani evet. Gerginim fakat kötü manada değil." dedim büyük bir yalana ortak olmanın verdiği utancın etkisiyle titreyen sesime lanet ederek.
"Sonuçta son üç yıla sığdırdığın çok yakın arkadaşın ve onun asla bahsetmediğin nişanlısıyla birlikte çifte düğün yapacağız ve bu biraz sürpriz oldu."
Berbattım.
Yemin ederim dudaklarımdan çıkan her kelime yardım dilenircesine acı bir tınıyla yükseliyordu ve ben karşımdaki kıza o kadar minnet doluydum ki, hislerimi anlayacak diye ödüm kopuyordu. Haewon benim ölümün kıyısından döndüren ikinci melekti. Bayan Choi acımasız bir kadındı ve çektiğim acının izlerin bedenimde bırakmakla yetinmemiş, ruhuma da taşımıştı.
Kirli eller her yanımdaydı...
Ya öldüğümü sanmasalardı?
Ya gerçekten o gün kanlar içinde can verdiğimi düşünüp beni bırakmasalardı o adamlar?
Ya Haewon ve ailesi o gün yazlıklarına gitmek için kestirme yolu kullanmasaydı?
Zaman ve mekan kavramını yitirdiğim bir dönemin kıyısındaydım. Vücudumdaki açık yaraların yanına bir de psikolojik işkencelerinin etkisiyle kendi verdiğim zarar ekleniyor, susuzluk içinde, kendi pisliğimde ölüme sürükleniyordum fakat bir anlık gelen güçle birlikte, her yanı zedelenmiş çıplak bedenimi beni o leş barakaya getirdikleri siyah pikemle sarmış, ormanın içinde düşe kalka yürürken çıktığım tek şeritli yola boylu boyunca yığıldıktan sonra bilincimi kaybetmiştim.
Beni bulmuş, bir çocuk gibi ilgilenmişti. Yaralarımı sarmış, kabuslarımdan uyanmamı sağlamış, bir saniye olsun yalnız bırakmamıştı beni. Minnetimin göstergesiyse bu genç bir kızın aşkına yanıt bulmasını sağlamak olmuştu. Öyle hiçtim ki beni yanına aldığında, ona sadece kendimi verebilmiştim. Güçsüz ve kimsesiz olmak aciz hissettiriyordu ve ben eğer onun aşkıyla beslenirsem iyi olurum sanmıştım.
Bu tamamen palavraydı.
Bana temas edişine bile katlanamıyordum. Çok denemiştim, yemin ederim yüzlerce kez ona yakınlaşmayı denemiştim fakat sonuç hep aynıydı. Bilinçaltımda sadece tek bir kişinin temiz dokunuşları saklıydı ve ben kendimi sadece ona ait hissediyordum. Başkası dokunamazdı, bir daha tenimde izlerini bırakamayacak olsa bile önceki hatıralarını kimse silemezdi. Silmeye çalışmışlardı. Bedenimi kirletmişlerdi ama onun temiz dokunuşlarını unutturamamışlardı. Şimdi ben nasıl ondan başka birinin dokunuşunu kabul ederdim? Nasıl harcayabilirdim bedenimde temiz hissettiğim tek teması?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
la fuga 🌪️ taekook ✓
Fanfic"hayal et jeongguk. caddelerde el ele dolaşıyoruz, istediğimiz gibi sarılıyoruz kimseden gocunmadan. biri görecek korkusu yok, yargılanmak umrumuzda değil. birbirimize olan aşk dolu bakışlarımızı bu odaya hapsetmiyoruz artık. bir söğüt ağacının altı...