şimdi nefes almak zorlaşırken ciğerlerim kokunla doluyor
bir arzuya davet bu, bir günah isteği
ve aştığımız yollarla dağlara bakıyoruz
sen hep benim daha az çabaladığımı söylüyorsun
ama ben daha fazla umursayamayacak kadar fazla umursuyorum
sense daha az umursayamayacak kadar az umursuyorsun
önümüze bakarken, kalan yollara yani, diyoruz ki devam etmeliyiz
ama ne zaman arkamıza dönsek bir endişe patlaması ve yorgunluk
halbuki geçmişe bakarsak sürekli, boynumuz ağrımaz mıydı sanki?
nedir o zaman bu bilginin içindeki cehalet?
ne olduğunu söyleyeyim mi?
acıyı seviyoruz içten içe
ve bu yüzden seviyoruz birbirimizi
çünkü en büyük acı birbirimiziz ikimiz için
ve ağlamak bizi mutlu ediyor
gülmekse büyük bir hüzün felaketi
nasıl anlayabilirdim ki, sevilmediğimi kendimi üzmezsem?
nasıl nefret ederdim kendimden, siz sevseydiniz beni?
nasıl tutunurdum hayata ve mutlu edebilirdim kendimi, ölmekten korksaydım?