3

421 58 51
                                    

Kapının tıklatılması ile gözlerimi yavaşça açtım. Jin Hyung bir bacağını ve kollarını üstüme atmış bir şekilde uyumaya devam ediyordu.

"Hyunglarım hadi kalkın. Karnınızda mı acıkmadı?" Jimin'in nazik sesi ile kafamı kaldırdım.

"Sen git Jimin geliyoruz biz" Kollarını üstümden çekip telefonuma uzandım, öğlen olmuştu neredeyse. "Hyung kalk hadi" bacağını belime kadar kaldırıp, belimin etrafına sardı. Gözlerim bacaklarına kayarken eşofmanın üzerinden bile ince olan bacaklarına baktım. Cidden çok zayıflamıştı. Ellerimi uyluklarının iç kısmında gezdirmeye başladım. Buralarından huylanırdı.

Gülümsemeye başlayan suratı ile ellerimi biraz daha yukarı kaldırdım. Elimi hızla tutmuş uyluklarına geri koymuştu. Kısık gözlerini kırpıştırarak ellerini göğsümde gezdirmeye başladı. Karnımdan aşağı yavaşça inen elini tuttum.

"Hyung dün gece bunu konuştuğumuzu sanıyordum." Ellerini üstümden çekerek doğruldu. "Kararlısın yani"
"Evet Hyung. Bunu burada bitirelim."

Hızla kafasını sallayarak,doğruldu.  "Buradaki banyoya giriyorum. Diğerlerinin anlamaması için" Kafamı salladım, yataktan doğruldum. Ah dediğim gibi çarşaflar yine bana kalmıştı. Çarşafları çıkartıp yerdeki kıyafetleri de alarak banyoya yöneldim. Elimdekileri kirli sepetine atarak, duşakabinin buğulu camından gözüken bedene baktım. Sesimi duymuş olmalı ki başını uzattı.

"Bana eşlik etmeye mi geldin?" elini cama yaslayıp kafasını da elinin üstüne yaslamıştı. Biraz önce ne konuşmuştuk biz "Hyung, hızlı olur musun? daha ben gireceğim." oflayıp son bir kez suyun altında durduktan sonra eliyle ona doğru gelmemi işaret etti.

Minik adımlar attığımda omuzlarımdan tutup, kaygan zeminde yavaşça ilerledi. Havluyu alıp beline dolarken, küçük havlu ile saçlarını kurulamaya başlamıştı.

"Seninkilerden bir şeyler giyiyorum" bir şey dememi beklemeden çıkmıştı. Eşofmanımı ve baksırımı çıkartarak kendimi duşakabine attım. Hızlı bir şeklide yıkanmış ve belime havluyu sarıp çıkmıştım. Jin Hyung altına bir şort geçirmiş üstüne de giyecek bir şeyler arıyordu.

"Hyung alıver işte birini"
"Namjoonie sen ne ara bu kadar irileştin bunlar bana bol geliyor." "Abartma Hyung" pembe tişörtü alarak kafasından geçirdim. Bunu Jin Hyung odamda kalırsa diye almıştım. Kollarını geçirirken yüzünde ufak bir gülümseme vardı. Eline telefonun alarak yere oturdu. Bir şeylere bakıp gülümsüyordu. Hızla üstümü giyinerek yanına oturdum. Telefona bakmaya çalışırken hemen kendine doğru çekerek benden saklamaya çalıştı. Üzerine eğilmiş tam alacaktım ki kapı açıldı hızla geri çekildim. Ben duştayken Jin Hyung kilidi açmış olmalıydı. 

"Hyung ne yapıyorsunuz?" Jungkook içeri girmiş meraklı bakışlarını ikimizin üzerinde gezdiriyordu.

"Jin Hyung Moon'a tekrar bir bakalım diyordu da onu bakıyorduk"
"Bence bu hali ile çok güzel Hyung. Armyler de çok sevecektir." Jungkook yatağıma yatarak, yayıldı.
"Hyung sizin saçlarınız niye ıslak?" Jin ayağa kalktı. Elimi saçlarıma atarak yavaşça karıştırdım.

" Yanına geldiğimde yeni duş almıştı. Her neyse ben gidiyorum karnım aç. Sen niye kuruldun" 
"Namjoonie Hyungum ile zaman geçirmek istiyorum" Başını omzuma yaslayarak gözlerini kapattı. Ellerimi saçlarına çıkartarak yavaşça okşadım.

 "Jungkook önce bir şeyler yemeliyim tamam mı?" kafasını doğrultarak ayağa kalktı. Elimi tutarak ayağa kaldırdı ve kapının önünde bize bakam Hyungu es geçerek beni kapıdan çıkarttı. Arkama dönerek Jin Hyunga baktığımda gözlerini devirmişti. Muzipçe gülümseyerek ona göz kırptım. Bu halleri oldukça hoşuma gitmeye başlamıştı. Jungkook beni Büyük masaya oturturken kendi de mutfağa girdi.

"Jin Hyung sana da hazırlıyorum gevrekten" Jin Hyung karşıma oturup başını salladı. Diğerlerinin nerede olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu büyük ihtimalle Jimin pratik yapıyor, Yoongi stüdyosunda duruyordu. Taehyung ise ailesine gitmiş olmalıydı. Saçlarımı karıştırarak Jungkook'un önüme koyduğu kaseye baktım. Jin Hyung doymayacağımızı anlamış olacak ki ramen yapmak üzere su koydu. Jungkook yanıma oturmuş beni izliyordu. Beni gerçekten seviyor ve bana değer veriyordu. Bunu gözlerinden bile anlayabiliyordum.

"Hyung ne zamandır benimle uyumuyorsun. Comeback telaşı ile beni iyice aksattın unuttum sanma bak" dudağını büzmüş masumca bakmaya çalışıyordu. Kaslı ve iri vücuduna rağmen çok sevimli duruyordu. Saçlarını okşayarak kaşığı ağzıma tıktım. "Cookie biraz meşgulum biliyorsun. Söz ilk fırsatım da seninle ilgileneceğim"

Bacağıma tekme yememle gözlerimi Jin Hyunga diktim. Bana Hırsla bakıp kaşığı ağzına tıktı. Ayağını uyluklarımın iç kısmına getirip, gezdirmeye başlamıştı. Jungkook'u dinliyormuş gibi görünsemde sesi kulaklarıma uğultu şeklinde geliyordu. Hafifçe öksürerek elimi masanın altına indirerek ayağını tuttum. İndirmeye çalışırken hızla elimi yukarı çekerek masaya vurmuştum. Tok ses ile inleyerek elimi kaldırdım. Jin Hyung kendini kaybetmişcesine gülerken Jungkook elime bakmaya çalışıyordu.

"Hyung! Dikkat etsene yine sakarlığın mı tuttu."
"Alışmış olman lazım Jungkookie. Her zaman ki Namjoon işte" ayağını yavaşça indirerek, bacağımdan çekti. Mutfağa yönelerek Rameni yapmaya gitti. Arkasından bakakalmıştım. Çok garip davranıyordu. Jungkook'un bana bakışıyla ona döndüm. Gözlerini kısmış bir şekilde gözlerini bende gezdiriyordu "Ne oldu?" başını iki yana salladı

"Yok bir şey Hyung sadece bir şey dikkatimi çekti. Bana anlatmak istediğin bir şeyler var mı?" gözlerimi kısarak bir süre düşündüm. Jimin bir şeyler söylemiş olabilir miydi?

"Yok Jungkook, neden sordun?"
"Hiç aklıma takıldı. Neyse ben Jimin Hyungun yanına gideyim" Jungkook gözden kaybolurken masadaki kaseleri alarak mutfağa girdim. Jin Hyung ramenin kaselere koymaya çalışıyordu. "Gerek yok Hyung" elindeki küçük ramen tenceresini biraz önce kalktığımız yere koymadan önce hızla gelip altına ( biz nihale diyoruz ama nihale yazmak çok garibime gidiyor ) koydum. Çubuklardan birini onun önüne birinide kendi önüme koydum. Bu sefer karşıma değil yanıma oturmuştu. Yemeye başlarken mırıldandım.

"Jungkook bana ona anlatmak istediğim bir şey var mı diye sordu Hyung. Sanırım Jimin söylemiş." Kaşlarını çatarak şiş yanaklarındaki rameni bitirmek için hızla çiğnemeye başladı. Yanakları şişmiş tam bir hamstera! Benziyordu. Onun bu komik haline gülerken dudağının kenarındaki sosu sildim. Gözlerini parmağımda gezdirip boğazını temizledi.

"Belki Jimin söylemedi kendi anladı olamaz mı?"
"Sanmıyorum Hyung bunca zaman anlamadı da şimdi mi anladı?"
"Şimdi şüphelendiğini nereden anladın ki belki önceden de şüpheleniyordu. Şu an dile getirdi? Bunu bilemezsin Joonie" oflayarak saçlarımı karıştırdım. Haklıydı.

"Her neyse Hyung aramızda ki bu şey bittiğine göre öğrense de pek bir şey olmayacak" Ellerini masaya hafifçe  vurarak kalktı. "Buraları da artık sen toplarsın Namjoon. Malum ben başlattım" Masadan kalktığı gibi aşağı kata yöneldi. Olduğum yerde kalıp bir süre arkasından baktım. Bir şey mi ima etmişti o?  



Evet yorumları alalım

Bu arada sizce Jimin diğer üyelere söyledi mi?

Moon🌚/NamJin(Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin