2

545 58 51
                                    

Derin bir nefes alıp doğruldum. Sandalyenin üstünde ki şişeyi alıp suyu yudumladım. 4 saat boyunca aralıksız pratik yapmıştık. Üyeler yavaşça odadan çıkarken Jimin'e baktım hala çalışıyordu.

"Jimin biraz dinlen daha sonra devam edersin" Başını sallayıp elimdeki şişeyi alıp su içti. İkimiz kaldığımızda yere oturdu ve bana bakmaya başladı, ben konuşmasını beklerken elleriyle saçlarını karıştırdı.

"Hyung Jungkook Taehyung'a söylemiş bir şeyler sakladığımı beni sıkıştırıp duruyorlar."

"Jimin biliyorsun değil mi bu bizim için biraz zor yıllardır saklıyoruz. Henüz onlara söyleyemeyiz. Ayrıca diğerlerine söyleyecek bir ilişkimiz yok."

Jimin oflayarak başını salladı. diğerlerinden bir şey saklamak istemiyor olmalıydı. Saçlarını okşayıp merdivenlere yöneldim. Merdivenlere oturmuş Jin Hyung'u gördüğümde kolundan tutup kaldırdım. Odama doğru yöneldim. Kolunu elimden kurtarıp arkamdan gelmeye başladı. Kapıyı yavaşça kapatırken Jin Hyung çoktan yatağıma oturmuştu bile.

"Anlatmış değil mi? onları konuşurken gördüm" Ellerini tutarak yanına oturdum. Gözleri hemen kapıya kaymıştı. Kimsenin gelmeyeceğinden emin olmak istiyor gibi bir hali vardı. Hızla ayağa kalkıp kapıyı kilitledim ve tekrar yanına oturdum.

"Hayır Hyung söylememiş. Ama her şeyi söyleyecek gibi" Sıkıntıyla oflayıp kollarını geriye doğru yasladı.

"Hyung düşündüm de aramızdaki bu şeyi bitirirsek Jimin'in de anlatmasına gerek kalmaz." Gözlerini hızla açıp gözlerime baktı. Hayal kırıklığına uğramış gibi bir ifadesi vardı. Bir lider olarak önceliğim grubum olmalıydı. Diğer üyeler duyarsa illa ki bu menajerin kulağına kadar giderdi. Aramızda romantik bir şey yoktu. Sadece yatakta iyiydik işte.

"Namjoonie belki söylemez ha?" elini yanağıma çıkartıp gamzemin olduğu kısmı yavaşça okşadı. Ellerini indirdim.

"Hyung seni tanımasam benden hoşlandığını sanardım. Unuttun mu yıllarca önce, sadece yatakta! ilişkimiz olmasını sen söylemiştin." Dolu gözlerini gözlerime çıkartıp elleriyle gözlerini ovuşturdu. Anlam veremiyordum. Telefonumu  çıkartıp Jimin'e mesaj attım.

"Ne yapıyorsun?" "Jimin'e mesaj attım buraya gelsin biz de aramızdaki bu şeyin bittiğini söyleyelim böylelikle ortada sır falan kalmaz. Hem de grubu daha fazla tehlikeye atmamış oluruz."

"Hep grubu düşünüyorsun zaten!" Hızla kalkıp kapıya yöneldi ve kilidi açtı. Gitmesini bekliyordum ki hışımla arkasını dönüp önüme doğru geldi. Elleri ile çenemi kaldırıp ondan beklemeyeceğim bir şekilde dudaklarını dudaklarıma bastırdı, masum bir öpücük kondurdu. Kapını açılması ile uzaklaşmaya çalışırken daha sert tutmuştu. Üyelerin görebileceği düşüncesi ile hızla ayağa kalktım. Ve dudaklarımı onun dolgun dudaklarından ayırdım. Jimin içeri girmiş hızla kapıyı kapatmıştı.

"Hyung madem bu tarz şeyler yapacaksınız kapıyı kilitleseydiniz ya! Ayrıca beni niye çağırdın ki." bakışlarını utangaç bir şekilde odanın içinde gezdiriyordu.

"Ayrıca böyle bir şeyi görmek için kendimi hazır hissetmiyorum."
Jin kaşlarını çatarak ona bakınca ayağını ileri geri sürtmeye başladı.

"Yani.. şey ikinizi de uzun zamandır tanıyorum ya biraz garibime gitti. Eh gay olduğunuzu bilmiyordum. Özellikle Namjoonie Hyung" Jin umursamayarak yatağıma uzandı. Endişesinden eser kalmamış gibiydi. 

" Ben biseksüelim zaten Jimin" Jimin'in meraklı gözlerini Jin'e dikti. Umursamaz bir şekilde elindeki telefonu oynuyordu. Jimin'e gülümseyip yanına ilerledim.

"Jimin aslında sana Jin Hyung ile aramızdaki ilişkiyi bitirdiğimizi söylemek için mesaj atmıştım.  Her ne kadar ilişki olmasa da."

"Hyung benim yüzümden mi? bak gerçekten kimseye söylemem. Yani... yani söylemem cidden bak" telaşla ellerini sallayarak anlatmaya çalıştı. Kendi bile kendin güvenemiyordu ki ellerini tutup
"Jimin seninle bir alakası yok. Sadece bitmesi gerekiyordu. Ve bitti böylelikle diğerlerine anlatmak zorunda kaldığın bir şey de yok"

" Eh tabii tabii öyle olması gerekiyordu" Jin Hyung'un alay dolu sesini duymam ile ona doğru döndüm. Hala başını telefonundan kaldırmamıştı. Jimin'e mesaj gelmesi ile telefonunu çıkartıp gözlerini ekranda gezdirdi.

"Hyung benim çıkmam lazım bizimkiler yemeğe çağırıyor. Hadi siz de gelin" Tam konuşacaktım ki
"Sen git Jiminie bizim konuşacaklarımız var" Jimin başını salladı ve kapıyı açtı.

"Hyung ben çıktıktan sonra kapıyı kilitlemeyi unutmayın sakın" muzipçe gülümseyip kapıyı kapattı. Dediğini yapıp kapıyı kilitledim. Jin Hyung tişörtünü çıkarmış oturur bir pozisyonda bana bakıyordu. Elim ile ensemi kaşırken yatağın önünde durdum.

"Hyung biraz önce ne konuştuk?"
"Bir şey yapmayacağım ki sadece uyuyacağım, yoruldum." Yorganı açıp yavaşça içine girdi.

"Ayrıca sen bana diyorsun ama niye kapıyı kilitledin ki bir şey yapmayacağız sonuçta." Gözlerimi devirdim. Tişörtümü çıkarıp gözlerimi onun üstünde gezdirdim. Yorganı göğsüne kadar çekmişti. Geniş omuzları ve beyaz teni siyah çarşafa tezat bir şekilde gözlerimin önünde duruyordu. Eliyle yatağa vurdu gel demek istercesine.

"Hyung Banyo yapmadık biliyorsun değil mi? Leş gibiyiz" Elimi tutup yatağa çekti. "Yorgunum Namjoonie söz çarşafları ben değiştirceğim." ona doğru dönüp başımı kolumun altına koydum. "Tabii, sonra ben senden yaşlıyım deyip odadan kaçacaksın..." Jin elini gamzeme yerleştirip minik bir gülümseme sundu. Diğer eli ile telefonunu çıkartıp bir fotoğrafımızı çekti. "Paylaşacak mısın?"

"Saçmalama Namjoonie" Minik bir gülümseme sunup ellerimi pürüzsüz omuzlarında gezdirdim.

"Hyung ınstgramda bir sayfa gördüm.(tabii ki de ben değilim).Biz Selca atmayalı 552( şu an 552 gündü. Paylaştığım tarihi bilemicem)gün olmuş."

" Ne cidden mi? Peki bunu neden hesaplamışlar ki" Ellerimi saçlarına geçirip siyah ve oldukça uzun tutamların arasından geçirmeye başladım. "Bizi shipleyen kişiler işte" bakışlarını telefonundan çekip gözlerini gözlerime dikti.

"Desene,shipleri gerçek oldu diye" dudağıma minik bir öpücük kondurup, kolumu kendine doğru çekti ve kafasını yasladı.

"İyi Geceler Namjoonie" ciddi anlamda beni şaşırtıyordu. Seviştikten sonra  durmayıp kalkan o değilmiş gibi şimdi kollarımda uyumaya çalışıyordu.

Bir süre nefesini dinledim. Derin nefesler almaya başlamıştı. Büyük ihtimalle uykuya dalmıştı. Ellerimi bir süre daha saçlarında gezdirdim. Uzun saçları ona çok yakışmıştı. Göz kapaklarım yavaş yavaş aşağı doğru iniyordu. Belinin üstündeki yorganı omuzlarına kadar çekip şakaklarına minik bir öpücük kondurdum. Burnumu saçlarının üstüne yaslayıp derin bir nefes çektim içime ter kokusunun yanında ki kendine has kokusu burnumu süslemişti bile.

Birbirimizden iğrenmeyi bırakalı çok olmuştu. Derin bir nefes alması ile onu uyandırdığımı düşünerek kafamı yastığa geri koydum. Gözlerimi hızla kapattım. Neden böyle bir şey yaptığım hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Derin nefesleri boynuma çarparken, minik burnunu boynumda hissettim. Benim yaptığım gibi yapıp derin bir nefes çekti içine daha sonra minik bir öpücük kondurdu. Ve anladım ki henüz uyumamıştı.

Bunu atmayı unutmuşum ya uçuuçzuuçuuç yorum isterim


Moon🌚/NamJin(Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin