zayn: o telefonu aç rain
zayn: mesajlarıma cevap ver, seninle konuşacaklarım var
Bildirim panelimden durmadan gelen mesajlara baktım. Tanrı aşkına! 158 cevapsız arama, 32 mesaj vardı.
"Ne diyor?"
"Hâlâ seni arayabiliyor mu? Ne gurursuz bir herif çıktı!" Elise'nin nefret dolu ses tonu ofisin içinde yankılanırken irkildim. Yüzümdeki o donuk ifadeyi bir türlü atamıyordum.
O beni ne zamandır bu kadar önemsiyordu? En mutlu anlarımda bile hep yalnızdım. Şimdiyse seneler sonra beni bulmuş ve kaybetmeye hiç niyeti yokmuş gibi davranıyordu. Oysa ki haftalar önce dizlerime kapanıp, 'ben hâlâ thalia'yı seviyorum canım yanıyor görmüyor musun?' diye ağlamıştı.
"Numaranı değiştirelim."
"Gerek yok Elise. Ne de olsa yine ulaşacak."
Masanın üzerinde duran kahve bardağını soğuktan çatlamış avuç içlerime aldım. Sıcaklık ince derime işlerken, bedenimin rahatladığını hissediyordum.
"Pablo için değil mi?" dedi Elise önündeki dosyaları karıştırırken. Sarı saçlarını ince bir kalemle kafasının en tepesinden tutturmuş, durmadan bir şeyler okuyordu.
"Evet, bugün olmasa yarın ulaşacak. Onun oğluna ne kadar düşkün olduğunu biliyorsun." dedim hissizce. Kurumuş dudaklarımı aralamaya dahi gücüm yoktu. Bir an önce eve gidip, kafamı yastığa gömerek ağlamak istiyordum.
"Eğer buna müsade edersen onu oğluna hasret bırakabilirim. Açabileceğimiz her türlü davayı açarız Rain." Sesindeki hırsı duyabiliyordum. Belki de benim için çabalayan tek kişi oydu.
"Buna gerek yok, işi yokuşa sürmesini istemem. Bir an önce bitsin Elise, bu savaşta tek başıma ayakta durmaya çalışmaktan çok yoruldum."
Evet, gerçekten çok yorgunum. Beni sevdiğini sandığım birinin başkasını sevmesi, onun için yaptığım her fedakarlığın boşa gitmesi ve daha 11 aylık bir çocuğa hem annelik hem babalık yapmaktan yoruldum. Daha fazla savaşacak gücüm kalmadı.
"Rain çok zor biliyorum ama o herifin rahat bir hayat yaşamasını istemiyorum." Elise ince parmaklarını dosyalardan çekmiş, birbirine kavuşturarak yumruk yapmıştı. O bir avukattı ve daha iyisi benim en yakın arkadaşımdı.
"Bilmiyorum Elise, bunları konuşmaktan sıkıldım doğrusu. Bir an önce boşanmak istiyorum, nasıl olacaksa olsun."
"Hayır Rain! Ne demek nasıl olursa olsun? Belki uzun sürecek ama sonunda kazanan sen olacaksın! Elinde tek bir şey bırakmayacağım onun." Yumruğunu masaya yavaşça vururken, onun şu anda yaptığı hareketlerden haberi olmadığına emindim.
"Sakin ol Elise. Benden daha hırslı görünüyorsun." dedim masanın diğer tarafında duran bedenine doğru uzanırken. Dar omuzlarının üzerinde duran boğazlı kazağı neredeyse aşağı sallanıyordu. Sağ omzuna yeni yeni ısınmış, derisi soğuktan çatlamış elimi yerleştirdim. Yüzümüz birbirine yakınken, biraz daha sakinleşerek sırtını deri sandalyesine yasladı.
"Ben bir boşanma avukatıyım. İşimde de oldukça iyiyimdir. Sen gittikten sonra o kadar çok çifti boşadım ki, işe ilk başlarken dosyalarımı saklayacağıma söz vermiştim hatırlıyor musun?"
"Ah, evet!"
"Artık dosyaları saklayabileceğim bir alanım kalmadı. İnsanlar durmadan boşanıyor, bu yüzden evlenmiyorum ya! Bekarlığın tadına her ne kadar doysam da güvenemiyorum kimseye!"
Bekarlık mı? Bu kavramı unuttuğumda daha 17 yaşındaydım. Sahi bekarlar tam olarak ne yapar? Bir başkasıyla konuşmak, onunla takılmak, tek başına bir yerlere gidebilmek, kimseye hesap vermemek... Tanrı'm bunlar kulağa hoş geliyor!
"İyi ya, artık beraber takılırız Elise. Ne de olsa bekar sayılırım."
Gözlerinde beliren nefret yerini, güzel bir geleceğe bakan minik bir çocuğa bırakmıştı. Umutları vardı. Ve eminim ki o umutları bana da bir an önce aşılayacaktı.
"Seni baştan yaratacağım Rain." dedi gülümserken. Dudaklarının kıvrımlarında beliren çukurlar, bükülmüş belimi doğrultmaya yaramıştı.
"Beni kutsa Yüce Elise."
"Hah! Tanrı aşkına."
Kahkahalarımız ofisin içinde yankılanırken, uzun zaman önce kaybettiğim bazı hislerimin bedenimi tekrar bulduğuna inanmıştım. Güçlü bir kadın olacaktım. Her şeyden önce iyi bir anne!
"Onu affedecektim biliyor musun?" dedim kahkahalarımızın sonuna geldiğimizde. Bunu biraz yersiz söylesem de içimde daha fazla tutamamıştım.
"Şaka mı yapıyorsun?"
"Hayır Elise, onu affedecektim. Sana dava açacağım dediğim hafta benimle tekrar irtibata geçmişti. O kadar pişman davranıyordu ki..." Boğazımda düğümlenen yumruyu yutkunmaya çalışırken, gözlerim aniden dolmuştu.
Bu kadar çabuk duygu değişimi yaşayabilmeme hayret ediyorum! Bu beni çok yıpratıyor.
"Rain bebeğim, üzülme lütfen." Elise yerinden kalktığında başımı öne eğmiştim, insanların içinde ağlamayı sevmiyorum. Bu huyumu bırakmamı söyleyen kişi Zayn'dı ama şimdi buna sebep olan da o!
Masanın etrafından dolanarak, yanıma sokulmuştu. Cılız bedenimi kavradığında omzuna yerleştirdiğim kafamı duvarı boylu boyunca kaplayan iki büyük cama doğru çevirdim.
"O çok zalim biri Elise. Beni yine kandırdı."
✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavera 𓃭 ᴢᴀʏɴ ᴍᴀʟɪᴋ
Fanfiction𝐑𝐚𝐢𝐧: Sen o gece dizlerime kapanıp sevdiğin kadın için ağlarken ben seni o hâle getiren kadını bile kıskandım 𝐑𝐚𝐢𝐧: Eğer bir gün beni o denli sevseydin sana bir çocuk ve bir beden değil, bir ömür ve bir ruh bağışlardım 𝟑𝟏𝟎𝟐𝟐𝟎 𓃭 ᴢᴀʏɴ...