Hava yağmurluydu. Gözyaşlarımı bastırmaya, içimdeki acıyı söndürmeye çalışıyordu sanki. Kıyafetlerim sırılsıklam olmuştu. Yürürken pantolonumun sesi rahatsız ediciydi. Kimse anlamıyordu, anlamak istemiyorlardı. İçimde ne fırtınalar kopuyordu ama görmüyorlardı. Sanki dilleri lâl, gözlerinin önünde hiç kalkmayacak bir perde inmişti. Arabayla yanımdan geçen insanların acınası bakışları üzerimdeydi. Aramızda kilometreler vardı. Bulutların karamsarlığı kalbime vurmuştu. Umut dolu gözlerle baktığım adam beni terk etmişti. Uzaktan sevmek bu kadar mı zordu? En zoruda yanaklarımdan süzülen gözyaşlarımı kendim silmemdi. Eve gitmek istemiyordum. Durmaksızın yağan yağmura karşı gelerek yürümeye devam ettim. Ruhumda açtığı yarayı ancak kendisi kapatabilirdi. Çünkü hala ona çok aşıktım. On iki yıldır birlikteydik. Liseyi ve üniversiteyi aynı okullarda okumuştuk. Bütün engelleri birlikte aştığım adam'ın bana bunları yapmasına anlam veremiyordum. Kısacası beni bir enkazın altında bırakıp gitti. O enkaz kalbimin parçalarıydı.