1. BÖLÜM

28 3 0
                                    


Gökyüzüne çevirdim bakışlarımı,

Hayalleri gibi uçsuz bucaksızdı.

Sonra baktım yıldızlara,

Kalbi kadar parlaktı.

Kıskandım yıldızları,

Çünkü ben hiçbir zaman ona yakışacak parlaklıkta olamam...

~ ~ ~ ~ ~  ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~




Genç kız ağacın altına oturmuş en sevdiği romanı okuyordu. Öyle dalmıştı ki okumaya arkadaşlarının geldiğini bile fark etmemişti. Kafasına aldığı darbeyle terinde sıçradı. Kalbi ağzından çıkacak gibi atıyordu, arkadaşları ise ona gülmekle meşguldü. Birden ayağa kalktı ve iki arkadaşına vurmaya başladı.

- Siz nasıl arkadaşsınız ya! Ölüyordum az kalsın!

- Ama ölmedin hâlâ yaşıyorsun. Ayrıca merak etme ölseydin otopsini ben yapacaktım. Yabancı ellere bırakmam seni 

SunMi'nin bu sözlerine göz devirdi MiHee. Aslında alışıktı böyle şeylere. Sadece dalgın anına geldiği için korkmuştu. Her şeye rağmen seviyordu arkadaşlarını. Nara ve SunMi onun en yakın arkadaşlarıydı. Her şeyi birlikte yapmışlardı. Onların arasını hiç kimse ve hiçbir şey bozamazdı.  Ya da öyle sanıyorlardı...

Biraz ilerideki banka oturup konuşmaya başladılar. MiHee dinliyordu ama sanki orada değil gibiydi. Bir anda heyecanla bağırdı.

- Abim geliyor!

- Hayal mi görüyorsun MiHee. Gelen kimse yok.

- Hayır gelecek. Bana akşam öyle söyledi. Hatta birkaç arkadaşıyla birlikte bizim okula gelecekler.

- Yakışıklı arkadaşı varsa o benimdir. Kimseye vermem. Birlikte gecelere akarız. 

Nara'nın sözleri üçünü de güldürmüştü. Aralarında en umursamaz ve eğlenceli olan oydu. SunMi ciddi olandı. ama imkan verince o da sapıtıyordu. MiHee en soğuk olandı. Herkes onu böyle biliyordu ama bu onun görünen kısmıydı. Göremedikleri kısmında ise eğlenceli Bir kız vardı. Derin düşünen ve kendi halindeydi. Kimseye bulaşmaz, kendi hayatıyla ilgilenirdi. Çok sevdiği Biricik bir abisi vardı. Zaten ondan ve iki arkadaşından başka bir şeyi yoktu.

Konuşmalarının en derin yerinde giriş kapısından giren yedi kişi bütün dikkatleri üzerlerine çekmişti. Baştan aşağı siyah giyinmiş bedenler anlaşmış gibi aynı hareketleri yapıyorlardı. Büyük bahçenin tam ortasına geldiklerinde durdular. Her yerden bir fısıltı duyuluyordu. Herkes onların kim ve neden geldiklerini merak ediyorlardı. İçlerinde gözleri neredeyse kapalı olan,  dikkatlice etrafı inceliyordu. Aradığı yüzü görünce hafifçe tebessüm etti. MiHee de onu fark etmişti. Hızlı adımlarla ona ilerlemeye başlamıştı. Ama gözü bir kişide takılı kalmıştı. Ne kadar uğraşsa da bir türlü gözlerini ayıramıyordu. Bu kişiyi daha önce abisinin yanında hiç görmemişti. Çünkü görse illaki  hatırlardı. Unutulamayacak bir yüzü vardı. İkisinin bakışlarının buluşmasıyla adeta zaman durmuştu. Sanki bir tek onlar vardı.

Hani demişlerdi ya onları kimse ayıramazdı. Belki de onları ayıracak sebebi içlerinden biri getirecekti...

~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~

Eğer ben o gün gözlerine o kadar derin bakmasaydım, sen şu an  onlarla birlikte olurdun...














DANGERWhere stories live. Discover now