İki gündür ormanda durmadan yürüyordu Feng. Tanrı bilir aç susuz ne kadar yürüdüğünü ama Feng artık ne aradığını bile tam olarak bilmiyordu. Ormanda duyduğu hayvan seslerinin kaynağını bile göremediği için tuhaf hissediyordu, sesler var görüntüler yok. Koca bir boşlukta ölümsüz hayatında seyahat ediyormuş gibi anlamsız hissediyordu. Güneş batar iken sık ağaçları kızıla boyuyor bu da güzel bir manzara ortaya çıkartıyordu, bir süre durdu iki gündür destek aldığı sopasına iki eli ile dayandı ve yorgun bacaklarının acısına aldırmadan yaşlı gözler ile güzel manzarayı izledi.
Uzamış sakalları, beline gelen saçları değişen göz rengi sarıya dönmüş gri hareleri ile bilge bir görüntü oluşturuyordu. Yırtılmış elbiseleri kirli vücudu rahatsızlık versede Feng artık bunları umursamamayı öğrenmişti.
Saatlerce yemyeşil dikenli çalılıkların arasında yürüdükten sonra gördüğü varlığın doğruluğunu sorgulamaya başladı. Gördüğü şey insan vücuduna benzeyen fakat sadece güneş kadar parlak sarı ışıklar saçan bir şey idi.
Feng aç ve susuzluktan başı dönsede yılmadan devam etti ışığa yakınlaştıkça sıcaklık artmaya ve dayanılmaz derecelere ulaşmaya başladı öyle ki Feng'in artık kavrulmaya başlamıştı. Son bir güç kırıntısı ile ışığa dokundu eli ışık ile temas etti anda mekan birden değişmeyr başladı her yer karanlık bir hale büründü ve karşısındaki ışık cisimlenmeye başladı. Feng git gide garipleşen olayları sindirmeye çalışır iken ışık tamamen sönmüş ve karşısında tıpa tıp kendisine benzeyen bir genç ile karşılaştı arada ki farklar daha temiz ve güzel görünmesiydi. Feng karşısında hareketsiz zümrüt tacı ve sarı yeşil cübbeli gence dokunmaya çalıştı, kendisine uzandığını gören genç elini uzattı ve Feng'i ayağa kaldırdı. Feng ayakta zor durur iken karşısındaki genç Feng'e doğru atıldı ve onunla bir bütün olana dek vücutlarını birleştirdi her yeri parlak yeşil ışıklar aydınlatır iken Feng acıdan ziyade rahatlayarak gücünü toparladı ve daha güçlü şekilde ayağa kalktı. Elbiseleri parçalandı ve beyaz parlak göğsünün tam ortasında yeşil ejderha dövmesi şekillendi ve bir anlığına parlayıp söndükten sonra kayboldu. Feng elini göğsünde dolandırdı az önce orada olduğunu görmüştü ancak şimdi dövmeden eser yoktu.
Yolculuğuna başladığı yerde kendini buldu ve kudretli bir ses kulaklarında yankılanmaya başladı.
: Sen!
Feng: K- kimsiniz?
: Sınavın erken bittiği için sevinmelisin Feng. Öz seni kabul etmeseydi burada ölecektin.
Feng: Anlamıyorum, şimdi her şey bitti mi?
: Hiçbir şey bitmedi Feng. Geleceğin sınırsız asıl her şey yeni başlıyor. Ursa'ya iyi bak.
Feng: Hey Bekle Ursa da kim?
Feng Ursa'nın kim olduğunu sorsada cevap gelmedi ve mekan tekrardan değişmeye başladı, yeşin tapınağının hemen önünde dışarıya parlak auralar yayan portalın içinden geçip yürüdü. Portaldan dışarı çıkar çıkmaz sarayın uzun koridorlarında Jade'in odasına doğru yürümeye başladı. Sanki geleceğini biliyormuş gibi herkes Jade'in odasında toplanmış kapıdan giren Feng'i ağızları açık bir şekilde izliyorlardı. Feng olanlara anlam veremeden sıkıca Jade'e sarıldı. Kai ve Jade'e dahil herkes Feng'in önünde eğilir iken Feng etrafına baktı ışık muhafızları Jade, Kai herkes aynı elbiseleri giymiş kutlama havasında gibi görünüyorlardı.
Kai: Yeşim Savaşçısına selam olsun!
Jade: Yeşim savaşçısına selam olsun!
Feng kendisine gösterilen tahta daha sonra sahibi olduğunu sandığı Jade'e sorgulayıcı bakışlar gönderir iken yavaşça yürüdü ve tahta oturdu tam o sırada gözleri ellerine kadar uzanan yeşil sarı kıyafeti dikkatini çekti, hızla ayağa kalktı ve odada ki boy aynasından kendisine hayretler içerisinde seyretmeye başladı.
Boyu portala girmeden öncesine oranla 10 cm daha fazla uzamıştı, kasları daha şekilli ve ön planda gözleri parlak yeşil renginde ve yeşil saçları omuzlarını bile geçmiş beline kadar uzanıyordu, yüz hatları daha da olgunlaşmış elbisesi hem bir savaşçı hem bir hükümdar kadar özel bir şekilde üzerinde duruyordu. Yeşil ipçikler bel kısmından omuzuna kadar uzanmış sırtındaki yeşil mızrağı tutuyordu, göğüsünün ortasında hissettiği hareketlilik ile parlak yeşil rengi ışıklar odayı doldurdu. Odada bulunan herkes pür dikkat Feng'i izliyordu.
Feng neler olduğunu anlayamıyordu, kimse bir şey açıklamadı sadece kafasında dönen bir kaç mantıklı cevabı olmasına rağmen bilinmezlikten oldukça canı sıkılmaya başlamıştı.
Elini göğsüne attı ve o anda ruhunum derinliklerinde bir kükreme sesi duyuldu. Korkudan elini hızlıca göğüsünden çekti Feng, çeker çekmez aradaki bağın koptuğunu hissetti ve rahatladı. Arkasını döndü ve kendisini izleyen Kai'ye kötü bakışlarını gönderir iken sesini incelterek neler olduğunu sormaya başladı.
Feng: Neler oluyor burada!
Kai: Özünü bulmuşsun Feng. Şuan aynada gördüğün kişi gerçek sensin.
Feng: Anlayamıyorum.
Kai içinden bu malın böyle zor bir testi nasıl geçtiğini düşünsede istifini bozmadan sorularını tek tek yanıtlamaya başladı.
Kai: 3 haftadır sınavdasın yanş bayağı uzun zamandır o zaman kavramını unutuğun bölgedeydin. Öz her zaman sahibini kabul etmez ona layık olup olmadığını test eder ancak sen bu testi tamamladın ve asıl formun olan Yeşim Savaşçısı formunu kazandın.
Bunun yanında sonsuza dek yanında olacak olan yardımcın ve yeni yeteneklerini kazanmışsın bile. Savaş sandığımızdan çok daha yakın sen oraday iken bir çok olay yaşandı ve Odin seni görmek için dışarıda bekliyor.
Yenş yeteneklerini ve daha bir çok şeyi sana tek tek açıklayacağım ama ondam önce Jade.
Jade: Senin adına çok mutluyum Feng. Başarabileceğine olan inancım her zaman tamdı. Tahtın sahibi gerçek Yeşim varisinin yani senindir, Yeşim Savaşçısı ve ünvanına sahipsin benim tahtta hiçbir yetkim kalmadı ama sorun değil sen savaşı yönetecek olan vasıfa ve güce sahipsin o yüzden artık aid olduğun yerde yani tahtında olmalısın ve bizleri yönetmelisin. Elimizde savaşa dair belgeler ve aldığımız istihbaratlar doğrultusunda hazırlanmış saldırı planlaro mevcut. Dinlenmen için bir hafta yeterli olacal bu süre içerisinde yeteneklerine ve yeni gücüne alışmaya çalış, eğh son olarak Ursa'yı çok merak ediyorum onu bize gösterebilir misin?
Feng: Ursa kim? Jade.
Jade: Senin yardımcın Feng. Dövmesini taşıyorsun daha önceki varislerinde yardımcıları oldu tıpkı senin gibi ama senin yardımcın onlardan farklı yaydığı anlık güçten bunu fark ettim o yüzden merak ediyorum. Elini göğüsüne koy ve odaklan tek yapman gereken Ursayı çağırmak.
Feng Jade'in dediğini uygulayarak elini göğüsüne koydu ve aynı kükremeyi tekrar duydu odayı yeşil ışıklar kapladı ve Ursayı çağırdı. Vücudunun büyük bir güçle dolup taştığını hissetti Feng. Asıl şaşırtan şey ise odanın ortasında kendisine bakan sevimli küçük ejderhaydı.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•Finale az kaldı,
Keyifli okumalar.
•
Gecikme için hepinizden özür dilerim canlarım. 11k okunma için ise herkese teşekkür ederim bu kitaba başlar iken bu kadar okunacağını tahmin etmeyi bırakın 1k yı bile bulanileceğini düşünmemiştim ki okunma sayısı için de yazmadığımı bilenler bilir.Korona virüsüne yakalandım o yüzden gecikti 🖤
![](https://img.wattpad.com/cover/203981706-288-k756325.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eternal Magician [DÜZENLENİYOR]
FantasíaYeni bir dünyada ikinci bir şansa kim hayır diyebilir? o demedi zaten seçenek sunulmamış doğrudan emir verilmişti, ya güçlenecek kendisinden beklenilmeyen bir güç yaratacak ya da ezik olarak öldüğü dünyasında ki gibi ezik olarak ölecek. • • • • • • ...