"Ee, sizin hikâyeniz ne peki?" Frank ayaklarını üst üste atıp sigarasından bir fırt çekti.
"Evet, herkese uzun bir hikaye diyorsunuz ama ikimizden başka tüm hikayeyi bilen yok." Dedi Aleksandra. "Ve biz bile sadece bir kısmını biliyoruz."
"Ve şu anda da gayet uzuuuuun bir zamanımız var." Diye araya girdi Kai.
Jesse güldü ve yanında duran Artyom'a baktı. Artyom omuzlarını silkti.
"Pekala. Ama gerçekten uzuuuuuuuuun bir hikaye olacak. O yüzden şimdiden yanınıza mısır falan almak isterseniz acele edin."
~~~~~~~~~
1.5 yıl önce, Texas, ABD."Pekala Jesse. Planı bir daha anlat bakalım."
Jesse güldü.
"Içeri girdiğin an şekil değiştir. Içeride emp aktive et. 15. Kata ışınlan. Önüne çıkanları yok et ve Yılanlar'ın başını ez."
"Ve 25. Kata çıkıp helikopteri bekle."
"25. Kata çıkıp helikopteri bekle."
"Aferin oğluma." Dedi Jack ve eliyle Jesse'nin omzunu sıvazladı.
Jesse ona izinsiz dokunulmasından nefret ederdi ama Jack ve diğerleri, Amy, Haley ve Flynn ailedendi. Onlara gözü kapalı güvenebilirdi.
"Jesse, bu yaptığımız en iyi iş olacak." Haley bacaklarını üst üste attı. "Yılanlar'ı yıllardır gözlüyoruz ve artık elimizdeler. Ve Kurtlar. Kurtlar da ağızlarının paylarını alacaklar."
"Telekinetik pislikler. Tüm Sibirya'yı kontrollerinde sanıyorlar." Dedi Amy, o sırada bardağına buz atıyordu.
"Aralarında Hain olduğunu bilmiyorlar. Çok yazık." Diye araya girdi Flynn.
"Yılanlar'ın aralarında da var. San Francisco, özellikle. Ve Los Angeles. Çocuk kaçakçılığının ana yuvası orası." Dedi Jesse, sigarasını sinirle kül tabağına bastırdı. "Orda olanları görseniz..." Jesse kafasını yana doğru salladı.
"Buradan sonra ilk işimiz San Francisco. Söz veriyorum oğlum." Dedi Jack.
---------------
Jesse tüm gece uyuyamamıştı, bu aralar uyuyamıyordu zaten. Rüyasında sürekli hayatında hiç görmediği birini görüp duruyordu. Mavi gözlü ve kumral saçlıydı, yüzü uzun ve inanılmaz derecede tanıdık geliyordu. Sürekli ona bakıp Rusça bir şeyler diyordu. Jesse sanki Rusça biliyormuş gibiydi, "Sakın kıpırdama." Ne biçim rüyaydı bu böyle?Yine aynı rüyadan uyanıp camının yanında duran sigara paketine uzandı ve içinden bir dal çekti. Parmağını zorlayıp biraz ateş çıkarıp sigarasını yaktı. Her Novus çocuğunun ilk öğrendiği şeylerden biri elementleri kontrol etmekti. Jesse hiç bir zaman hepsini kontrol etmeyi öğrenememişti. Sadece ailesinden kalan ateş dersi.
Her neyse.
Jesse sigarasını bitirip dışarıya, soğuk Teksas gecesine baktı. Evler, ışıklar , insanlar, ve diğer insanlar, iki tarafta da asla sağlanamayan barış ve hiç bitmeyen ölüm.
Jesse her şeyden çok sıkılmıştı.
----------------
"Herkes hazır mı? 5 dakikaya varırız."
Herkes 'evet efendim' ile cevap verdi.
Hepsi öldürdükleri Yılanlar'ın kulüp yeleklerinden giymişlerdi ve hepsi içlerine en sıkı mermi geçirmez yeleklerden giymişlerdi. Jesse yürüyen bir EMP idi, o yüzden yanina başka bisey almasına gerek yoktu.
YOU ARE READING
A Story of Two Young Men and the Corpses of 1000 Evil Men
FantasyOc'lerimin hikayeleri lmao