37

21K 1.6K 2.8K
                                    

Taehyung kemerini çözüp gülümseyerek Jeongguk'a döndü.

"Biliyorsun, daha araba alamadım ama beni evime bırakman çok hoştu, Kookie. Teşekkür ederim."

Jeongguk başını koltuğa yaslayıp Taehyung'a baktı. Yaz gelmişti. Hava geç karardığı için okul çıkış saatleri aydınlık oluyordu. Güneşin son ışıkları insanların üstüne düşüyordu ama Jeongguk'u ilgilendiren kısım diğer insanlar değil, Taehyung'du. Güneş esmer tenine öyle güzel vuruyordu ki, Jeongguk tanrıya bu güzelliği görmesini sağladığı için binlerce kez şükretti.

Taehyung da aynı Jeongguk gibi yaz aylarını seviyordu. Arabanın içine giren küçük ışıklar Jeongguk'un parlak koyu gözlerine, kırmızı nemlendiricinin aydınlattığı eşsiz dudaklarına ve kahverengi saçlarına parıltılar halinde düşerken Taehyung hayran hayran bakmadan edemedi. Çok şanslıydı... Jeongguk'a sahip olduğu için dünyanın en şanslı insanı olarak görüyordu kendini.

Dudaklarını Jeongguk'un yumuşak yanağına bastırıp geri çekilmeden kokusunu derince içine çekti. Parmak uçları Jeongguk'un kaslı kollarını turlamayı ihmal etmedi. Şüphesiz Taehyung'un teni, Jeongguk'un tenini her daim özlüyordu.

Aralarında milimlik mesafe varken Jeongguk minik gamzelerini belli ederek gülümsedi. Son bir aydır gamzelerini çok görüyordu Taehyung ve kalbinde oluşan yumuşak his baş edemeyeceği kadar güzel geliyordu.

"Yarın görüşürüz sevgilim."

Taehyung bu sefer bayıldığı kırmızı dudaklara bir buse bırakıp geri çekildi. Jeongguk karşılık veremeden hemen arabadan inince Jeongguk kendini tutamayıp sevgilisinin utangaç haline güldü. Taehyung koşar adım evine girerken Jeongguk, Taehyung görmese bile el sallayıp arabasını çalıştırdı ve evine sürmeye başladı.

Taehyung yüzündeki gülümsemeyi silmeden anahtarını cebinden çıkarıp evine girdi. Ceketini vestiyere asıp ayakkabılarını çıkardı. Gömleğini çözerken telefonunun zil sesi evde yankılanmaya başladı.

Elini cebine atıp arayanın kim olduğuna baktı Taehyung. Yabancı bir numaraydı. Kaşlarını çatıp aramayı cevapladı. "Alo?"

Bir süre ses gelmedi. Taehyung aramayı sonlandırmak üzereyken birkaç hışırtı sesi gelmeye başladı. "Alo, orada mısınız?"

"Taehyung..."

Taehyung duyduğu ses ile gözlerini irice açarken nefesini tutmuştu. Bu ses, ona ait olamazdı değil mi?

"Taehyung, benim Bogum. Seninle-Seninle konuşmam gerekiyor. Eğer önemli olmasaydı seni rahatsız etmezdim."

Taehyung sertçe yutkundu. Titreyen elini zaptetmeye çalışmadı bile. Bogum, onun eski sevgilisiydi ve bu ses tonunu çok iyi tanıyordu. Eğer önemli bir şey olmadıysa kendisini aramayacağını da adı gibi biliyordu.

"Ne oldu?"

"Annem, annem hastanede." Tekrardan birkaç hışırtı sesi geldi. "Durumu kötüye gidiyor. Doktorlar artık dayanamaz dedi."

Taehyung, He-Ran'ı çok severdi. Aynı şekilde He-Ran'da Taehyung'u. Bu yüzden Taehyung üzülmüştü. Hâlbuki ayrıldıkları zaman hastalığı ileri bir boyutta değildi.

"Nasıl yani?"

Bogum ona bir süre durumu anlattı. Taehyung o sırada koltuğuna oturmuş, Bogum'u dinliyordu.

Sanki hiçbir şey olmamış gibi.

"Biliyorum aramızdaki her şey bitti, hatta ben bitirdim ama anneme nasıl değer verdiğimi biliyorsun, Taehyung. Eğer annem seni son kez görmek istemese aramazdım. Zaten-"

remedy | taekook ✓ (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin