Koca binanın soğuk duvarlarının arasından sıyrılıp kendimi dışarı attım. Bulutlar sıraya dizilmiş bekliyorlardı. İnsan denen şey ömrü boyunca sırtına yük olmayı bırakıp kafasının üstüne çullanan sorumluluklarla doluydu. Sevmediğimiz işlere zorunlu tutulmaktansa sevdiğimiz işleri kendimize zorunlu kılmalıydık. Zaten sevgi herzaman devamlılığında bağımlılığı getirirdi. Başımı mavi gökten indirip avuç içlerimi açtım. Bazen insanlardan ve hayattan kaçmanın yolunu avuç içlerimde bulurum. Bir iki sözle havaya kalkan ellerin maneviyatını hiçbir yazarın kitabında bulamadım, göğe baktığımda bile göremedim o çiy tanesi gibi yayılan sezgileri. Ellerimzde doğaüstü büyüler var. Yaşanmışlık izleri, alın teri, hakkın puslu anlamı var. Ellerinizi açın: parmak boğumlarınıza, avuç içinize, bileğinizde yeşilin ve morun farklı tonlarına bürünmüş damarlarınıza göz gezdirin. Bıraksanız yapamayacağınız elleri tutun. Tuttukça güçlenin, ayrı kaldıkça özleyin. Unutmayın ki hayatın mânâsı hergün geçtiğiniz ama hiç görmediğiniz yerlerde saklıdır.. 💫
07.03.2020
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİMELİNA
Random"Bütün yolların sonu aynı noktaya çıkar, sevgili Gladys." "Ya o nedir ?" "Hayal kırıklığı."