13.Bölüm Alternatif Senaryo-2

649 30 1
                                    


Ayak seslerini duyunca Şebnem bir hamlede Selim'i itti.Selim bunun şaşkınlığını üzerinden atmaya çalışırken Harun Bey,Hülya ve yetkililer kapıdan içeri girdiler.

"Merhaba hoşgeldiniz."

"Hoşbulduk.Asistanım Aylin Hanımla Mehmet Bey."Selim adamın elini sıktı.Junior Harun İnan diye geçirdi içinden yüzünde hafif bir tebessümle.Emre Bey birden gözlerini Şebnem'e dikti.

"Bu hoş bayan kim peki?" Şebnem önce kendisinden bahsettiğini anlayamadı.Adamın kendisine baktığını görünce yine o muazzam gülümsemesiyle

"Merhaba,ben Şebnem Gürsoy Harun Bey'in asistanıyım."Adam bunu duyduktan sonra zarif bir şekilde öne eğildi.Şebnem'in elini öptü.

"Memnun oldum Şebnem Hanım."Sonra Harun Bey' e döndü.

"Bu kadar hoş bir bayanın size asistanlık yapması çok gurur verici olsa gerek."Şebnem biran kafasını çevirince Selimle göz göze geldi.Uff veliaht prens sinirlenmişe benziyordu.Ya da kıskandı mı desek.Yine gözlerini faltaşı gibi açmıştı.Her sinirlendiğinde olduğu gibi ağzında çarpık bir gülümseme vardı.Bu sırada Harun Bey bir tebessümle

"Haklısınız Emre Bey büyük bir gurur."Emre bu sırada hala Şebnem'i süzüyordu.Şebnem de ister istemez ona bakmaya başladı.Siyah gür saçları vardı.Yemyeşil gözleri ister istemez karizmatik bir hal katıyordu bakışlarına.EUREKA!!!!Tabii ya diye geçirdi Şebnem içinden.Bulmuştu.Selim hadsizinden nasıl intikam alacağını bulmuştu.Emre'ye o Şebnem Gürsoy'a has çapkın gülümsemesiyle sırıtmaya başladı.

"Artık toplantı odasına mı geçsek?"dedi Selim hafif tehditkar bir sesle.Emre eliyle Şebnem'e buyrun dercesine işaret etti.Açık açık bu adam Şebnem'e yazıyordu.Bunu herhangi birinin hele de Şebnem zekasındaki birinin anlamaması ancak bir fıkraya konu olabilirdi.

Toplantı bitti,imzalar atıldı.

"Bunu kutlamak için bir yemek mi yesek Harun Bey ne dersiniz?"

"Tabii Emre Bey çok güzel olur.Şebnemciğim her zaman gittiğimiz restoranda yer ayarlar mısın?"

"Tabii Harun Bey."dedi Şebnem ve odayı terk etti.

"Yalnız sizin için bir mahsuru yoksa Şebnem Hanım da eşlik etsin bize.Bu dosyanın bu aşamaya gelmesinde projenin hazırlanmasında eminin çok em..." Birden Selim lafa atladı.

"Ne gerek var canım.Hem Şebnem Hanımın belki yapı..."Harun Bey gözleriyle Selim'e sus dercesine işaret etti.

"Tabii tabii haklısınız.Onun da bu yemekte yer alacağına emin olabilirsiniz."

Şebnem holdingten çıkmak üzere hazırlanıyordu.Masasına son bir kez daha göz attı.Her şeyi almıştı.O sırada Selim,Hülya ve Harun Bey içeri girdi.

"Şebnemciğim bu akşamki yemekte senin de yer almanı istiyorum.Emre Bey özellikle rica etti."Beklediği fırsat ayağına gelmişti.Eee ne demişler sen yeter ki Selim İnan'dan intikam almak iste gerisi teferruattır diye geçirdi içinden.

"Tabii Harun Bey seve seve."Selim'in nasıl hırslandığını görebiliyordu.Acaba hangisi onu daha çok deli ediyordu.Kendisini umursamaması mı yoksa başka birisinin Şebnem Gürsoy'a açık açık yazıyor olması mı.Her iki ihtimal de Şebnem'in çok hoşuna gitti.

Şimdi gerçekten de güzel bir kadındı.Şebnem Gürsoy kalitesine yaraşır bir şekilde yırtmaçlı siyah bir elbise giymişti.Hele sırt dekoltesi...Kırmızı halıda yürüse halı dayanamaz dile gelirdi.Çantasını aldı.Yüzüne yine en kışkırtıcı gülümsemesini takındı.Aynaya son bir bakış attı.

"Hazır mısın sayın veliaht prens,Selim İnan."

Bakışlarıyla adamı süzmeye devam ediyordu.Karşısında oturmuş bu adamla kendisini bir boks ringine atsalar faul yemek pahasına ağzını burnunu eline verme hissi şu anda tavan yapmış durumdaydı.Bu kimdi ya.Kimdi ki bu.Şebnem'in kendisine Antartika soğuklarını aratırcasına davranışları yetmemişti bir de bu mu çıkmıştı.Ha tabii Hülya'nın geçen geceki anlamsız öpücük girişimi de top 10 listesine girerdi şimdi. Hakkını yemeyelim.Aslında düşününce Hülyayla gayet iyi bir çift olabilirlerdi.Birbirlerini anlıyorlardı.Gayet güzel anlaşıyorlardı.Ama Şebnem...Onu görünce hissettiği o mutluluk.O gülünce sanki dünya biraz daha yaşanılabilir bir yer oluyordu.Nefesini hissetmek,kokusunu içine çekmek.Sanki yazmayı yeni öğrenen birinin "Ali ata bak.Ayşe ip atla."yazabilmesi gibiydi anlamsızdı ama mutluluk veriyordu.Bu düşünceler arasındayken birden onu gördü.Yine her zamanki gibiydi.Şıktı güzeldi.Nefesini kesmeyi başarmıştı yine.

Şebnem içeri girerken güzel olduğunu biliyordu bu gece ama mekandaki erkek populasyonunun yarısının dönüp ona bakmasını işte bunu o bile tahmin edemiyordu.Zaten dönmeyen diğer yarısı ya 65 yaş üstü otobüse bedava binebilecek yaştakiler ya da yanında eşleri olan ama yine de göz ucuyla kopya çeken öğrenci edasıyla bakan tiplerdi.Artı 500 olan özgüveni biraz daha tavan yaptı.Taa ki onu görünceye kadar.Belki yanında Hülya oturmasa bir anlığına ona olan öfkesini,nefretini unutabilirdi çünkü o kadar güzel bakıyordu ki kendisine.Biran bile kırpmıyordu gözlerini.Veliaht prens Selim İnan belki de aşkla bakıyordu kendisine.Saçmalama Şebnem dedi içinden.Saçmalama.O SENİ SEVMİYOR.SEN DE ONU SEVMİYORSUN.Bu sırada yanına yaklaşan Emre'yi fark etmedi.Şimdi o da çok karizmatikti bu gece hakkını yememeliydi.Gerçekten de klas bir adamdı.Bordo bir ceket giymişti.Beyaz bir gömlek.Kravat takmamış gömleğinin 2 bilemedin 3 düğmesini açık bırakmayı tercih etmişti.

"Şebnem Hanım hoşgeldiniz.Buyrun lütfen eşlik edeyim size."Beraber masaya yaklaştılar.Selim'in bakışları birden değişmişti.O tatlı tatı bakan adam gitmiş yerine avını gözleyen bir aslan misali olan bakışları geri gelmişti.Selim Emre'ye gerçekten de sinir oluyordu.Bu belliydi.Emre yanındaki sandalyeyi gösterdi Şebnem'e aksi gibi aynı zamanda Selim'in de yanındaki sandalye oluyordu.İşte yuvarlak masanın zararları diye düşündü Şebnem.Usulca yerine oturdu.

Bu şarkıyı oldum olası sevmişti Şebnem.

Söyle sevgilim kim kırdı kalbini.Neden mutsuzsun gizlersin derdini.Kal diyemem git diyemem ben sana var diyemem yok diyemem bu sevda.Sensiz geçen biran bile yıllar gibi gelir bana...

Şebnem kendisini şarkıya kaptırmıştı ilk anda fark etmedi.Emre ayağa kalmış başında dikiliyordu.Elini uzatmıştı.

"Şebnem,bu dansı bana lütfeder misin?"Biran duraksadı.Selim'in yanında kesik kesik soluk alıp verdiğini duyabiliyordu.Bundan cesaret alarak

"Tabii ki seve seve dedi."İkisi dans etmek üzere piste yönelirken Selim kendini zor tutuyordu.Elini yumruk yapmıştı.Bir başkasının Şebnem'e dokunması fikri.Onun nefesini hissetmesi kokusunu duyması ona yakın olması fikri...Gerçekten deli ediyordu genç adamı.Ani bir hamleyle ayağa kalktı.

"Hülya dans edelim mi?"Dünden razı olan Hülya yine o şapşik gülümsemesiyle

"Tabii ki Selimciğim."dedi.

Şebnem biran gözlerine inanamadı.Selim nispet yapar gibi Hülya'yı dansa kaldırmıştı.O kotalı zekasıyla oyun mu oynamak istiyordu.Şebnem Gürsoy vardı bu oyuna.Peki ya Selim bu oyunu oynayabilecek miydi?

Kaçak Gelinler SenaryoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin