Eliz Eliz Eliz seviyormuydum onu yoksa nefret mi ediyordum tapıyormuydum yoksa , yada new balance giyen bir anarşist edasıyla baş mı kaldırıyordum bilemiyorum bildiğim tek bir şey var oda oda 216nın kokusu 100 metre öteden alabilirdim o sihirli dumanın kokusunu karındaş olmasalarda kardeşi olarak yakışabilecek tek şey kahve o nun yanına. Dünyadan vazgeçmeyi düşünüyorum bir istanbul sabahında tam 4.50 gibi yazın ,kış olursa soğuğun o güzel kokusundan hiç bir zaman vazgeçemiyeceğim çünkü. Evet dediğim gibi 4.50 sularında tam istanbul bütün makyajını çıkarmış en kaliteli fahişe gibi yatağa uzanmış durumdayken çünkü gün içinde makyajlı bir travestiden farkı yok vazgeçmeye eliz kala 4.49da yanıma geldi sarıldı içimdeki obsidyen tabaka tekrar tekrar erip küllerini etrafa saçtı küller di hidrojen monooksit gazı ile ağzımdan dışarı çıktı yine yapamamıştım mutlak negatifleğe ulaşamamıştım onun yüzünden ilk onu mu öldürmeliydim?Boşluğa her sarıldığımda kendime evet diyorum bu sefer başardım ama kraliçe arıyla yatmayı başarmış işçi edasıyla elini uzatıyor biri çok iyi bir bok yemiş gibide gülümsüyor tutuyorum uzanan her eli duyuyorum söylenen her kelimeyi ve dinliyorum gürültünün müziğini sonra karıncalara dönüşüyorlar beynimin üzerinde gezinen ve çelikten yatakların bulunduğu dünyanın en rahat uykusunu istiyorum tekrar ve tekrar morga koşmak istiyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Albatros
SpiritualUzun süredir boğuştuğum grafit ve selülozu en sonunda düzenli olarak kayıt etmeye karar verdim. Yokuş aşağıya giden freni patlamış bisiklet edası ile yazılan bir hikaye.