BİLİNMEYEN NUMARA

30 4 0
                                    

Rüyamın tam ortasında telefon sesi ile sabahın ilk ışıklarının perdemin arasından sızmaya çalışan güneş ışıkları ile uyandım. Telefonumu elime aldığımda hala çalmaya ısrarla devam ediyordu, gözlerimi daha da araladım ve telefonu açtım. Arayan Mert'ti. Açar açmaz konuşmaya başladı;

^^Deniz neredesin Allah aşkına? Kaç kez aradık bir şey oldu sandık.                                                              ^^İyiyim uykuya dalmışım sizin bu saatte kalkmanız garip bana boşa kızma.^^dedim                

^^Neyse her zaman buluştuğumuz parka gel hemen konuşulacak şeyler var.^^ deyip yüzüme kapattı anlaşılan gerçekten acilmiş hemen yataktan fırladım ve elimi yüzümü yıkayıp siyah dar pantolonumu ve düz yeşil tişörtümü giyip hızlı adımlarla aşağıya indim. Sırt çantamı koluma takıp yürümeye başladım acaba yine nasıl bir çıkmaz sorularla karşılaşacaktık.Daha 1 haftaya yakın süre olmasına rağmen baya sıkılmıştım artık ama asla pes etmek yoktu.  Sonuçta matematik problemleri hariç çözülemeyecek hiçbir şey yoktur. Yine her zamanki gibi düşüncelerle ve kendi kendime konuşarak parka gelmiştim bile Boraların olduğu yere doğru ilerledim ve geldiğimde derin bir nefes vererek yere oturdum. Rüzgar yine söze ilk başlayan oldu;

^^Her zamanki gibi uzatmadan konuya giriyorum arkadaşım Fatih yani bıçağı verdiğimiz kişi sonuçları çıkartmış ama maalesef katil eldivenle işini halletmiş ve parmak izi filan yok.^^

Rüzgar böyle deyince gerçekten moralim bozulmuştu.Ama pes etmek yok. Sıra artık en önemli ağna Elif'le konuşmamıza Mert içimi okur gibi lafa daldı;

^^Neyse moralimizi bozmaya gerek yok şimdi yapacağımız ilk iş Elif'in yanına gidip sakince, şüphe çekmeden konuşmak ama bunu biz değil Denizcimiz yapacak. Değil mi Denizcimiz?

Hemen lafa girdim: ^^ Yaaa Mert hiç tatlılık yapmaya çalışma ben beceremem dikkat çeker, elim ayağıma dolaşır. Hem diyelim tamam dedim ben kızla ne konuşacağım. Elif öldü sence kim öldürdü mü? diyeceğim.                                                                                                                                                      Bora; ^^ Kanka soru sorma işi kolay.Bunu bir tek sen yapabilirsin biz erkeğiz ve senden daha çok dikkat çekeriz. Bu yüzden mecburen sen yapmalısın.Soru sorma kısmına gelince ilk önce kızın yanına gidip halini hatırını soracaksın sonra Elif'e bir konu danışman gerekeceğini am hiçbir yerde ulaşamadığını söyleyeceksin daha sonra  o doğal olarak yerini bilmediğini söyleyecek sende başka yakın arkadaşları olduğunu veya konuştuğu kişilerin isimlerini soracaksın bu kadar basit. Sonradan belki aklına güzel fikirler gelirse kızı bulmuşken hemen sor. Tamam mı birtanem?^^

Hayretler içerisinde hepimiz Bora'yı dinlerken gülerek hepimizden alkış sesleri ile hem kendimizi hem de Bora' yı güldürdük.Ama bu gülüşümüz sadece kısa bir süre sürdü sonra tekrar eski ciddiyetimize döndük. Bende artık ikna olmuştum. Sonra Rüzgar'a konuşacağımı söyleyerek kalktık ve Elif'in evinin yolunu tuttuk. Neyse ki Rüzgar'ın arabası sayesinde yolculuğumuz kısa sürmüştü. Beni sokağın başında bıraktılar hepsi bana şans dileyerek oradan uzaklaştım. Sonunda yazılı olan adrese geldiğimde elim titreyerek kapının zilini çaldım. Kısa bir süre sonra kapı açıldı ve beklediğim kişi olan Elif karşımda dikildi. Kısa bir bakış sonrası beni tanıdı ve sarıldıktan sonra evlerinin bahçesine beni aldı.Normal konulardan sonra asıl konuya geldim ve konuşmaya başladım;

 ^^Yani aslında ben sana Ebru'yu soracaktım ona danışmam gereken bir konu vardı da acaba sen nerede olduğunu biliyor musun?^^                                                                                                                               ^^Doğruyu söylemek gerekirse bende bilmiyorum ve uzun zamandır da haber alamıyorum. Zaten annesi ve babası da olmadığından dolayı haber verecek kimse yok.Kim bilir nerede?^^

^^Hmm anlıyorum peki senden başka yakın arkadaşı erkek veya kız konuştuğu birileri var mı? Gerçekten önemli bir mesele olmasa bu kadar soru sormazdım?^^ diyerek dikkat çekmemeye çalıştım.

^^Yani zaten biliyoruz ki benden başka konuştuğu pek birisi yok özellikle erkek arkadaşı hiç yok bu yüzden benden başka danışacağınız birileri olduğunu düşünmüyorum.^^                                          ^^Peki gerçekten çok teşekkür ederim^^ diyerek vedalaşıp oradan ayrıldım gerçekten böyle olacağını hiç düşünmemiştim. En azından bir arkadaşı olmasını umuyordum. Çantamdan telefonumu almak için uzandığımda çalmaya başladı Rüzgargil olduğunu düşünüyordum ama ilk defa onlardan başka birisi arıyordu hemde bir BİLİNMEYENLİ NUMARA. Kalbim hızla atmaya başladı ve tuşu yavaş yavaş kaydırdım ve kulağıma götürdüm, beni kalın bir ses karşıladı ve ;

^^Şimdi benim kim olduğumu anlamaya çalışıyorsun değil mi aptal kız. Sakın telefonu kapatma söyleyeceklerim sizin için oldukça önemli. Anlaşılan şu bir haftada hiçbir şey bulmadınız beklediğim gibi gayet acemisiniz. Ama sizden istediğim biraz olsun ip ucu bulmak istiyorsanız bence o yakışıklı aptal Rüzgar'ın odasına bir keşif yapın birinci ve ilk ip ucunuz orada.Daha sonra görüşmek üzere elinizi çabuk tutun olaya polis filan karışmasın.^^

Gerçekten şuan şok üstüne şoktaydım bayılacak gibi oldum ve olduğum yerdeki kaldırıma çöktüm. Bu salakta kimdi bizi nereden tanıyordu, içimizden birinin yani Rüzgar'ın odasına kadar nasıl giripde saçma sapan şeyler yapıyordu,benim numaramı nereden almıştı gerçekten beynim hiç olmadığı kadar karışıktı.Şuan ne yapacağımı hiç bilmiyordum. 

Yaklaşık yarım saattir bu kaldırımda gelen geçene bakıyordum sadece yaptığım gözlerimden akan yaşları silmekti gruptan onca mesaj gelmesine rağmen sadece cevap verdiğim Ben iyiyim olmuştu. Sonunda biraz da olsa toparlanıp gruba mesaj yazdım Neredesiniz?  sanki beni bekliyormuş gibi hemen cevap geldi Boradayız. Bende Tamam bekleyin oradan acilen Rüzgar'a gitmemiz gerek yazdım. Hızla sokakların aralarından geçerek koşar adımlarla Boralara geldim zili çaldıktan sonra hepsi hazırdı zaten.Vakit kaybetmeden arabaya bindik  nefes nefese arabada bugün olanları anlattım hepsinin gözleri fal taşı gibi bir açılıp bir kapanıp beni dinliyorlardı. Sonunda hepimiz Rüzgar'ın evinin önünde indik Rüzgar'ı ilk defa böyle görüyordum. Telaşlı ve pek belli etmemeye çalışan korkusuyla evin kapısına koştu. Artık bundan sonra ne olurdu bu kapının ardındaki odanın içinde aramaya başlayacaktık. Acaba bize de bir gün bu olay bittikten sonra küçükte olsa bir ışığa, bir aydınlığa ulaşırmıydık?...







BEYAZ IŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin