Ön Hazırlık & 1. Bölüm

1.2K 61 9
                                    

AYRINTILI TANITIM

Tanrılar Bölgesi, ne zaman bu kadar acımasız hale geldi? Açıklık getirelim, Cehennem Tanrısı II. Fabion'un ani ölümünden sonra. Şimdi büyük bir müsabaka içerisinde olan ve savaş meydanına dönmüş haldeki Tanrılar Bölgesi, II. Fabion vaktinde huzur ve barış içindeydi. Cehennem Tanrıları ve Cennetin Tanrıları arasında arasında, içinde "rekabet" denen bir diyalog dahi geçemezdi. Oysa ki ya şimdi? I. Victor, gelmiş ve geçmiş Cennet'in tüm Tanrılarına lanet okudu. Bunun neticesinde, şu an ki Cennet'in Tanrısı bunu affedilemez bir hakaret olarak gördü ve iki taraf arasındaki ölümcül rekabeti başlattı. I. Victor, akıl almaz kurnazlığıyla uslanmayarak, bir antlaşma yapmayı ileriye sürdü. O anlaşma Victor'un ağzından şöyleydi ki; "Senin meleklerinden her hangi biri, sana ihanet ettiğinde onu benim köleliğime vereceksin. Bunun karşılığında ben de onu üslubuyla eğitip, sana geri vereceğim. Lakin, o melek eğer geri dönmek istemeyip, beni tercih ederse ömür boyu benim köleliğimde kalacak ve artık bir Cehennem Meleği olarak kabul edilecek." Cennet'in Tanrısı, Victor'un kurnazlığı kadar ki saflığıyla bu akıl almaz antlaşmayı kabul etti. Aradan oldukça uzun bir süre geçtiğinde, I. Victor'un onu aldattığını anlamış olsa da artık çok geçti. Victor, geri dönmek için benliğini öne sürenleri bile itiraz edip türlü eziyetlere maruz bırakıyordu. O antlaşmadan beri Cennet'in Melekleleri, Cehennem Meleği olarak kabul edilip, "Sonradan gelenler" anlamı taşıyan "Armande" adını aldı. I. Victor, bir aksilik çıkmayacak edasıyla rahat bir vaziyette hükmünü sürerken, bilmiyordu ki doğuştan Cehennem Meleği olan "Are" lerin, "Armande" leri kabullenmeyip, aralarında büyük bir iç savaş çıkacağını. Bu iç savaş gittikçe alevlenirken, I. Victor başka çaresi olamayarak 10 Cehennem Meleğini de sadece adını bilmekle yetindikleri bir gezegen olan "Dünya" ya gönderdi. Ve onlara şöyle emretti; "Savaşınızı Dünya'da devam ettireceksiniz. Ve evet, geri dönebileceksiniz. Lakin, bu herkes için geçerli olmayacak. Kural şöyledir ki; Birbirinizi öldürmeniz sonucu geriye 1 kişi kalacak ve o geri dönebilecektir."
1. BÖLÜM

Kollarımı etrafıma sarıp, çevreme bakındım. Ürkek bakışlarım sağımda ve solumda gezinirken, tek istediğim geri dönmekti. Nasıl bir yerdi burası böyle? Bu ilginç yerdeki tek tahmin edebildiğim şey, insanların gezegeninde olduğumuzdu. Kimisi gülüşüp hareket eden aletlere biniyor, kimisi birbirleriyle kavga ediyor, kimisi de anlam getiremediğim bir şeyin üstünde oturuyordu. Ne yapacaktım ben burada? Benim şu anda geri dönüp, ailemin yanına dönmek için çabalıyor olmam lazımdı. Evet, ben bir Armandeydim ve asıl Tanrımın emirlerine karşı gelip, Victor'un köleliğine sürülmüştüm. Areler ile aramızda büyük bir iç savaş çıkınca da Victor bizi buraya atmıştı. Stresle ellerimi saçlarıma daldırıp, geriye attım. Gözümden akmak için neredeyse hazır bekleyen bir damla yaşla savaşmayı bırakıp düşmesine izin verince, bileğimdeki hissetiğim ıslaklık ile gözlerimi bileğime çevirdim. Bileğimde sonradan var olan bir Cehennem Meleğini simgeleyen işaret artık yoktu. Aslında Victor, bu simgeye çok önem verir, onu yok etmeye çalışanları ise cehennem köpeklerine verip, parçalatırdı. Onu ben yok etmiş olamazdım değil mi? Haberim olmadan kendime bir şey yapmam, fazlasıyla mantık dışıydı. Kaşlarım çatık halde beynimdeki düşüncelerle birlikte bileğime odaklanmışken, sırtıma değen bir el hissedince irkildim ve kendimi hızla geri çektim. "Hey, hey, hey sakin ol. Her şey yolunda mı?" Arkamı yavaşça döndüğümde bir erkeğin bana endişeli bir şekilde baktığını gördüm. Yutkundum ve bileğimde olan elimi ovuşturarak, tekrar gözlerine baktım. Ne yapmalıydım? İnsanlara karşı nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum ki. Vücudumu saran stres, hem yüzümü yakıyor hem de terlememi sağlıyordu. "Yardıma ihtiyacın var mı?" Çocuk başka bir soru daha yönelttiğinde, başımı ürkekçe "hayır" anlamında salladım. "Emin misin?" Çocuk ısrar ediyordu. İnsanların hepsi böyle miydi? İnatçı kişilikleri sevmezdim ama şu an karşımdaki insanın tepkilerini kestiremeyeceğimden sadece susacaktım. Başka çarem yoktu. "Pekala," dedi çocuk anlayışla ve önümden geçip yürümeye devam ettiğinde, çocukla birlikte üzerimdeki telaş da beraberinde gitmişti. Rahatlamış bir "oh" çektim ve tam arkamı dönüp yürüyecekken belimi saran eller ile çığlık atmaya yeltendiğimde, arkamdaki kişi beni engelleyip bir elini de ağzıma bastırdı. Onun kolları arasında korkuyla çırpınırken, yavaşça burnuma dolan koku başımın dönmesini sağlıyordu. Birkaç saniye sonrasında bilincimin yavaşça kaydığını hissettim. Gözlerim de bununla birlikte kararırken, tek çıkış yolum bir boşluğa doğru kaymaktı...

Kovulmuş MeleklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin