0.6

4.6K 339 104
                                    

Oldukça gergindi Jimin. Sevdiği çocukla ilk -neredeyse- randevusuna çıkıyordu ve heyecandan derse odaklanamamıştı bile. Profesör dersi bitirdiğinde derin bir nefes aldı ve eşyalarını toparlamaya başladı. Hızı normalden bir tık fazlaydı. Hemencecik Taehyung ile görüşmek istiyordu. Arkadaşlarına veda etti ve hızlıca binadan ayrıldı.

Kim Taehyung bütün ihtişamıyla onu bekliyordu. Bunun gerçek olabilmesi için kaç gece dua ettiğini hatırlamıyordu Jimin. Derin bir nefes aldı ve Taehyung'a ilerledi. Oldukça yakışıklı gözüküyordu. 'Bunu bana yapmaya hakkın yok.' diye mırıldandı Jimin. Yanına ulaştığında Taehyung geniş bir gülümseme ile güneş gözlüğünü çıkardı ve dudağındaki piercingi yaladı.

"Sanırım şimdi bayılacağım," diye mırıldandı Jimin.

"Ne?" sinirle dudaklarını büzdü Jimin. Şu an oldukça sevimli gözüküyordu.

"Bu kadar yakışıklı olmana ne gerek vardı?" diye sordu. Kabul, Kim Taehyung böyle bir şey beklemiyordu. Şaşırsa da hoşuna gitmişti bu yüzden kahkaha attı. Daha da kaşları çatıldı Jimin'in.

"Çok sevimlisin, Jimin-shi. Hadi gidelim." dudakları balık gibi aralanan Jimin duyduklarını sindirmeye çalışıyordu.

"Anlaşıldı, sen beni öldürmeye çalışıyorsun." bir daha güldü Taehyung.

"Gidelim mi?"

"Ama arabam?" düşünür gibi yaptı Taehyung.

"Ben bugün motorla gelmedim. Senin arabanla gidelim mi?" yüzünde sevimli bir gülümseme vardı.

"Olurr!" birlikte arabaya bindiklerinde Jimin çantasını arka koltuğa atmıştı ve Taehyung da onu taklit etti.

"Kemerini bağlar mısın?" kemerlerini bağladıktan sonra ikisi de yolculuğa hazırdı.

"Nereye gidiyoruz," diye sordu Jimin. Taehyung ise ona Gangnam'dan bir yer söyledi. Severdi Jimin orayı. Taehyung'un eli gayri ihtiyari bir şekilde radyoya uzandığında gülümsedi Jimin. Yabancı bir kanal açıktı. Look At Her Now çalmaya başladığında ikisinin de dudaklarında güzel bir gülümseme belirdi.

"Sever misin?" diye sordu Taehyung.

"Evet. Hoşuma gidiyor şarkıları." şarkıyı dinlerken Jimin parmaklarıyla direksiyonda ritim tutturuyordu ve Taehyung bunu oldukça sevimli bulmuştu.

İkili, dükkana girdiğinde burunlarına kahve kokusu dolmuştu bile. Self-servis olan bu yerde fazla kalabalık olmayan sıraya girdiler. Taehyung, Jimin'in arkasındaydı ve ondan kısa oluşu ilk defa böyle net belli oluyordu. Tekrardan gülümsedi ve siparişlerini verip boş iki kişilik bir masaya oturdular. Ekstra olarak Jimin, çikolatalı Taehyung ise muzlu pasta almıştı.

"Ne zamandır benden hoşlanıyorsun?" bu soruyu beklemiyordu Jimin. Aniden gelen kızarıklıkla dikleşti oturduğu yerden.

"Hmm, yaklaşık bir yıldır." hayretle kaşları havalandı Taehyung'un.

"Neden bu kadar geç açıldın?"

"Sanırım, biraz çekindim." buna şaşırmıştı işte.

"Ne? Sen mi çekindin?"

"Bakma öyle. Her zaman patavatsız değilim ya," diyip somurttu Jimin. Tekrardan ufak bir kahkaha attı Taehyung.

"Bu, patavatsız olma işi benim çok hoşuma gitti." şokla baktı Jimin.

"Ne? Bunu ilk kez senden duyuyorum."

"Yani lafı dolandırmak yerine ya da içinde tutmak yerine direk söylemen çok hoş bence. Bu dürüstlüğünü ifade ediyor." aldığı yarı iltifatla gülümsedi Jimin. Yanakları kızarmıştı bile.

"Kalbime cidden garezin var senin."

"Sakin ol, Jimin-shi. Sen daha lazımsın bana."

××

*Kimtaehyung bir hikaye paylaştı.

××
Merhablar
Flörtöz Taehyunga aşığım aşık.
Sevgilerle, Arielle!

Valuable Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin