81+2(+) [part 2]

3.5K 345 130
                                    

Jungkook eve girdiği an yerlerde sürünen Woobin'e koşmuş ve onu kucağına alıp şapır şupur öpmeye başlamıştı. Ufacık ve tombuldu. Bu yüzden onu öpmek, mıncıklamak çok eğlenceli oluyordu. Yanaklarını ısırıp birkaç öpücük bıraktıktan sonra çocuğu oyun oynadığı yere bırakmış ve Ahin'e doğru ilerlemişti.

"Hayıy, baya geyme, saçımı bozaysıy yoksa. Babam zay zoy öydü."
"Bir kerecik öpemez miyim?"
"Maydem çok yayvaydın..."

Ahin, eteğini düzeltip bir prenses gibi Jungkook'a doğru ilerledi ve yanağına ufak bir öpücük kondurmasına izin verdi. Jungkook hepsini çok seviyordu. Hatta onları babalarından bile daha çok seviyordu. Eğer bu üç tatlışı ömür boyu ona bıraksalar hiç sesini çıkarmadan, itiraz etmeden kabul eder ve kolları arasına alırdı.

Jimin, eşinin etrafa saçtığı sevgiyi geçip arkadaşlarına doğru ilerledi ve onlara selam verdi.

"Eee, tüm ahali neden toplandık?"

Şakacı bir tavırla konuşup Taehyung'un yanındaki boş yere oturdu. Yeonjun, ortamda gerginlik olmasın diye bir şaka yapacakken Yoongi kollarını göğsünde birleştirmiş, kaşlarını çatmış etrafa bakıyordu.

"Grup seks yapacağız, Jimin. Sizin en sevdiğiniz."
"Aaaa, durduk yere ben niye yandım?"

Jungkook gerginliği hissedip çocukları en büyükleri olan Sihoo'ya emanet etti ve arkadaşlarına katıldı. Yoongi davet ederken gayet sakin ve birazcık neşeli duruyordu ama şimdi bakılırsa resmen sinir küpüne dönmüş, zorlarsa etrafa ateşler saçacakmış gibiydi.

Büyük ihtimalle onlar gelmeden önce bir kez daha kavga etmiştiler ve onun siniri hala devam ediyordu.

"Aaaa, şey, Yeonjun sen şey almıştın ya hani. Böyle hani ondan, onu anlatsana bize. Nerden aldın?"

Yeonjun'a pası atıp hızla Yoongi'nin yanına oturdu. Ortamdaki gerginliği almalı ve kavgalarını unutturup güzel, neşeli bir zaman geçirmeliydiler.

Yeonjun, ne diyeceğini bilemeden yardım isteyen bakışlarla kocasına baktı. Hoseok bana bakma bakışlarını atıp olduğu yere sinerken Namjoon öne eğildi ve dikkati kendi üzerine aldı.

"Ya evet, çocuk şeysi almıştın. Şeyden. Onu diyor."
"Heee, şeyden aldığım şey. Evet. O şeyden-"
"Tamam, kesin. Ortamı yumuşatmaya çalışmanıza gerek yok. Lafı uzatmadan, Taehyung'un hatalarını yüzüne vurun lütfen."

Yoongi'nin sinirli sesi işitildiğinde Taehyung, onu neşelendirmeye çalışan Jimin'den dikkatini çekip eşine yönlendirdi. Çocuk istemek ne zamandan beri bir hataydı anlamıyordu. Sadece ilişkilerinin bir sembolu olaraktan çok tatlı bir şey istemişti ama sanki bu suçmuş gibi bir muamele görüyordu.

Çocuk ruhluydu, sorumluluk sahibi olmak biraz zordu ama halledebilirdi. Çocuğu için olgun bir ebeveyn, sorumluluk sahibi bir insan olabilirdi. Yoongi'nin bunu anlaması gerekiyordu sadece. Ona güvenmesi.

"Ben hatalı falan değilim. Sadece bir çocuğumuz olsun istiyorum."
"Ben istemiyorum."
"Madem çocuğumuz olmayacaktı, neden evlendik ki?"

Taehyung'un dediği ile herkes donakalırken Yoongi gülmeye başladı. Sinirleri bozulmuşu ve bunu bir şekilde dışarı aktarması gerekiyordu. Ya ağlayacaktı ya da gülecekti. Şu an herkesin içinde ağlayamayacağına göre ikinciyi seçmeliydi.

Jungkook elini nazikçe arkadaşının omzuna koyup Taehyung'un böyle demek istemediği ile ilgili bir şeyler fısıldarken Yoongi, elini onun dizine koydu ve "Sorun yok" dermişçesine ona baktı. Çok fazla kez kavga etmiştiler. Ve söyledikleri şeyler çoğunlukla "Bakamayız", "Çocuksusun", "İşlerimiz var" gibi basit şeylerdi. İlk defa ilişkileri hakkında konuşuluyordu.

my ex-boyfriend (2.season) = jikook [texting] ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin