Black Sisters

Giriş

Luna sabahleyin ona seslenen annesi ile uyanmak istese de bu pek mümkün değildi. Her sabah olduğu gibi Kreacher'ın sesi ile uyanmıştı. Bugün Hogwarts'a gidiyordu ve oldukça heyecanlıydı. O, ikizi Narcissa ve kuzeni Sirius bu yıl ilk defa Hogwarts'a gideceklerdi.

Hogwarts'ı çok merak ediyordu, hangi eve seçileceğini de. Narcissa'nın Slytherin veyahut Ravenclaw olacağını diye düşüyordu. Sarışın belli etmese de oldukça zekiydi. Sirius ise Luna'nın tahminlerine göre tam bir Gryffindor idi. Ailesine -ki bu Walburga Black oluyordu, Luna o kadından kesinlikle korkuyordu- karşı gelmeyi ve kullarını çiğnemeyi oldukça seven biriydi. Kanında büyük ölçüde bir muziplik vardı. Narcissa Luna'ya Hufflepuff olabileceğini söylediğinde Luna aşırı korkmuştu. Böyle bir şey olursa büyük ihtimalle o da ablası gibi aile ağacından uçurulurdu.

Andromeda Black ya da yeni soyadı ile Tonks geçen yıl Hufflepuff bir muggle-doğumlu ile evlendiği için aile ağacından uçurulmuştu. Luna buna oldukça üzülmüştü. Ted iyi biriydi, ablası onları tanıştırmıştı. Sırf muggle-doğumlu diye böyle bir muamele görmeyi hak etmiyordu kesinlikle.

Luna üstünü değiştirirken aklına gelen kötü anıları defetmek için kafasını salladı. En mutlu günü olmalıydı bugün. Hogwarts'a gidecekti ne de olsa. Üstünü giydikten hemen sonra kahvaltı için aşağı içindi. Narcissa ve Sirius dışında herkes sofradaydı. Ailesine bir baş selamı verdi Regulus'un yanındaki yerine oturdu.

En küçük Black hüzünlüydü, abisi ve en çok eğlendiği kuzenleri artık evde olmayacaktı. Regulus, Narcissa, Luna ve Sirius Hogwarts'a gitmedikleri dönem oldukça eğleniyorlardı Malikanede. "Hey, Reg." Diye seslendi kız. "Asma yüzünü. Önümüzdeki yıl sende bizimle olacaksın." Dedi. "Hem sana her hafta mektup göndereceğim. Söz veriyorum." Dedi. "Kuzen sözü?" diye sordu Regulus. "Kuzen sözü." Dedi Luna gülümseyerek. "Tatillerde de geleceksin değil mi?" diye sordu bu sefer küçük çocuk. "Evet, tabi ki geleceğim."

Onların küçük konuşması Narcissa ve Sirius gelince sonlanmak zorunda kalmıştı ne yazık ki. Black ailesinin bir kuralı daha, sofrada hiç kimse bir kelime dahi edemez. Ederse... O başka bir zamanın konusu.

Kahvaltı boyunca sadece çatal bıçak sesleri hakimdi ortama. Yemek bittikten hemen sonra Durella ve Walburga çocuklar ile cisimlenmişti. Büyük bir vedalaşma pardon genel olarak bir vedalaşma olmamıştı. Hiçbir zaman olmazdı. Aileler gittikten sonra Black çocukları trene bindiler.

Black kız kardeşler Bellatrix önderliğinde Slytherin kompartımanlarına giderken Sirius onlarla gelmek istemediğini söylemişti. Lestrangeler ve Malfoy'la pek anlaşabildiği söylenemezdi.

Luna Rodolphus ve Rabastan'ı çok severdi ikisi ile de arası oldukça iyiydi. Lucius ya da Luna'nın değişi ile Lucy ile pek anlaşabildikleri söylenemezdi. Daha doğrusu didişerek anlaşıyorlardı. Tabi hiçbir şekilde anlaşamadığı kişilerde vardı. Onlarla biraz oturduktan sonra daha eğlenceli olacağını tahmin ettiği Sirius'u bulmak için kompartımandan ayrıldı.

Uzun uğraşlar sonuç vermediğinde dinlenmek için başka bir kompartımanı açmıştı. İçerisinde kızıl saçlı bir kız ve saçları kulak hizasından biraz daha uzun olan bir çocuk görmüştü. "Hey, merhaba." Kızıl kız seslenmişti. "Merhaba. Ben kuzenimi arıyordum ama bulamadım. Burada biraz oturabilir miyim?" diye sordu. Yorulmuş olduğu belliydi. "Tabi. Ben Lily Evans." Dedi kızıl kız elini uzatırken. "Luna Black."

Bu sefer uzun saçlı çocuğun ilgisini çekmişti. "Severus Snape." Dedi soğuk sesle. Luna tek kaşını kaldırarak çocuğa baktı. "Sev!" diye seslendi kızıl kız. "Biraz daha sıcak kanlı olabilirsin." Daha sonra kıza döndü. "Kusuruna bakma. Genel olarak insanlara karşı biraz soğuktur kendisi." Luna güldü. "Emin ol artık alınmıyorum." Safkanlarla dolu bir çevrenin getirdiği bir şeydi bu. Sadece Lestrange kardeşler ve Lucius ile bu soğukluğu aşmışlardı.