Kafası karışmış üç arkadaş Madam Puddifoot'un Çay Dükkanına doğru ilerliyordu. Kafaları karışmıştı çünkü ilk kez nereye gideceklerini bilememişlerdi. Harry buradan pek hoşlanmadığı için Üç Süpürge'ye gitmek istemiş, Hermione Çay Dükkanı'na gitmekte ısrarcı olmuş, Ron ise neden Balyumruk Şekerci Dükkanı'na gitmedikleri hakkında arkadaşlarını darlamıştı. Sonuç yine Hermione'nin istediği gibi olmuştu ve bu durumdan oldukça memnundu. İki arkadaşının aksine.
Üç arkadaş çaylarını yudumlarken kendilerine Voldemort hakkında konuşmayacaklarına söz vermişlerdi. Zaten gergin bir ortam vardı ve Voldemort dışında konuşacak konu bulamıyorlardı. Bunun sıkıntısı yüzlerine yansımış gibiydi.
Ortamı yumuşatan Ron oldu. Fred ve George'un yaptığı şakaları, annelerini nasıl sinirlendirdiklerini anlatıyordu. Bir anda masada ki gerginlik yok olmuştu. Morali bozuk olan Harry bile kahkaha atıyordu. İki kardeş olmadıkları yerde bile insanları güldürmeyi başarıyordu.
Üçü keyifli vakit geçiriyordu. Uzun zamandır eğlenmedikleri kadar eğleniyorlardı. Çocuk olduklarını hatırlamış gibilerdi. Ron Hermione'yi sinir ediyor, Hermione ise gülerek Ron'a vuruyordu. Harry ikisini izlerken arkadaş konusunda ne kadar şanslı olduğunu bir kez daha hatırladı. Onlar ailesi olmuştu. Harry arkadaş seçimi konusunda düşünürken aklına gelen şeyle sırıttı.
"Düşünsenize Malfoy ile arkadaş olsaydık ne kadar sıkıcı olurdu. Yaptığımız en ufak şaka da bizi babasıyla tehdit eder, aşağılamak için yüzümüze para atardı."
Ron hem gülüyor hem yüzünü buruşturuyordu.
"Hermione'de paraya karşılık yumruk atardı herhalde."
Bu eski hatıraya gülüyorlardı ki gülümseme kapının açılmasıyla yüzlerinde soldu. Draco Malfoy, Madam Puddifoot'un Çay Dükkanı'na girmişti. Malfoy asla böyle yerlerde takılmazdı. Oturup çay içmek ve aptal aptal gülmek, arkada öpüşen çiftlerin sesini işitmek ona göre değildi.
"İyi insan lafın üstüne gelir." dedi Ron iğneleyici bir şekilde. 'İyi insan' kelimelerinin üstüne basa basa söylemişti. Harry göz devirmekle yetindi. Aptal Malfoy diye geçirdi içinden. Görmeye dahi tahammül edemiyordu.
Draco Malfoy karşıdaki masaya oturdu. Yanında Goyle, Crabbe, Theo, Zabini ve Parkinson vardı. Kalabalıklardı ve buraya uygun gözükmüyorlardı.
Harry onlara arkası dönük oturduğu için memnundu. Ron ve Hermione ise kafalarını kaldırdıkları an onları görüyordu. Ron çevik bir hamleyle Harry'nin yanına geçti. Hermione ise Ron'a sinir olmuştu.
Masada birbirlerine eğilip atışmaya başladılar. Hermione tek başına onların görüş açısında kalmıştı. Hermione şikayet ederken Ron omuz silkmekle yetindi. Hermione memnuniyetsiz bir şekilde masadan uzaklaştı ve arkasına yaslandı. Ron arkadaşının surat ifadesine gülerken Hermione samimiyetsiz bir şekilde gülümseyip göz devirmişti. Harry ve Ron, Hermione'nin bu haline keyiflenmiş gözüküyordu.
"Bence kalkalım." diye bir teklif sundu Hermione.
"Hey, eğer bu kadar rahatsız olduysan kalkalım Hermione." diye yanıtladı Harry.
Hermione tam kalkacakken Ron yine Hermione'ye sataşmayı ihmal etmedi.
"Cidden Hermione onlar yüzünden kalkacak mısın? Aşık mısın Malfoy'a? Onu Parkinson'la yan yana görünce kalbin mi kırılıyor?"
Ron son cümleyi ağlamaklı yüz ifadesiyle ve elini kalbinin üstüne koyarak söylemişti. Bu cümleler Hermione'nin inatçı yönünü ortaya çıkardı.
"Malfoy'a aşık olmak mı?" dedi iğrenerek. Harry, Malfoy ve aşk kelimelerini yan yana duyunca kusuyormuş gibi yaptı. Hermione gülerek devam etti;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
wild and woolly | dramione
FanfictionHiçbir temas bu kadar yakıcı, hiçbir amaç bu kadar tehlikeli olmamıştı. dramione hikâyesidir başka ship bulunmamaktadır* hikaye başlığı ingilizce bir deyimdir ve 'kural tanımaz' anlamına gelir*