başlangıç

1.4K 100 61
                                    

Gecenin ikisiydi; içimde hüküm sürmeye başlayan garip bir sıkıntı ruhumun üstüne çökmüş, nefes almamı engellemeye yetmişti, boğucu olan bu histen kaçmak için kendimi hiç düşünmeden dışarı atmıştım. Berbattı, ruhumu boğan bu his çok berbattı; boğazımda iğrenç bir tat bırakacak türde, içimdeki kusma hissini bastırmama neden olacak şekildeydi.

Adımlarım yavaştı; hissettiği şeylerden kaçmaya çalışan birine göre çok tezat bir davranıştı. Lakin evren, sanki bu histen kurtulabilmem adına sokakları boş bırakmıştı. Saatin geç olduğu bir dilimde, işlek bir sokakta tek tük insanın olması gerekirken kimsecikler yoktu; arada bir geçen arabalar haricinde kimseyi görememek beni memnun etmişti.

Belli bir tempoda hızlanmaya başladığımda evimden uzaklaşmıştım, bunu bilmek beni daha da rahatlatıyordu. Aslında içten içe beni rahatsız eden şeyi yürürken fark etmiştim; ben yalnızlık istemiyordum, ben ne olursa olsun yanımda yürüyecek birini istiyordum. Nefeslerim, farkına vardığım bu gerçekle hızlanırken endişeyle yüzümü sıvazladım. Telefonumu cebimden çıkarırken yürüdüğüm yolda sağa dönmüştüm; gecenin karanlığında parlayan ekranla gözümü kısmış, saate bakmıştım, ikiyi on üç geçiyordu. Telefonu cebime geri koyup başımı kaldırdığımda donup kaldım. Biraz önce hızlanan nefeslerim benimle alay edercesine kesildiğinde, tek yaptığım döndüğüm sokağın başında dikilmekti.

Alnını açıkta bırakan sarı saçlar, eğik bir baş, beyaz ten, soğuk yüzünden kızaran burun, ıslak olduğundan parlayan yanaklar; acıyla dolu bu evrende benim yanımda yürüyecek kişi, yorulduğumda dinlenecek bir omuz tam karşımdaydı. Lakin ben bunu, bir süre anlayamayacaktım.

Akreple yelkovan hareket etmeyi kesti, soluklarım yetersiz geldi; öylece durdum, izledim. Hızla inip kalkan göğsü ve sessiz geceyi delip geçen hırıltılı nefesleri ağladığını açıkça belli ederken, benim tek yaptığım uzaktan durup izlemekti. Neden gecenin bir yarısı tek başına sokakta ağlıyordu?

O an beni dehşete düşüren bir şeyi fark ettim; içimdeki sıkıntı geçmiş yerini anlamlandıramadığım bir his gelmişti. Bu beni korkuttu ve tekrar yürümeye başlamama sebep oldu.

Başını kaldırsa beni görecekti, belki göz göze gelecek konuşmaya başlayacaktık ama o başını kaldırmadı, hatta beni fark etmedi bile. Yanından geçip gittim, ellerim buz kesip yumruklarımı sıkmama neden olurken, sessizce geçtim. Belki içimdeki karmaşada boğulmasam ve arkama dönsem, beni izleyen gözlerinle kesişecekti gözlerim; dönseydim ardıma, seninle geçireceğim eşsiz bir haftam daha olacaktı, lakin dönmedim; seni görmedim.

Seni gördüğümde ikiyi on üç geçiyordu, kaybettiğimdeyse üçü kırk sekiz; benim hayatım bu saatler arasında sıkışıp kalmıştı. Sen yoktun, bir daha olmayacaktın; seni tamamen kaybetmiştim. Elimde kalan tek şey anılardı, hiçbir halta yaramayan, canımı yakan ve gözlerimin dolmasına sebep olan bir daha yaşamayacağım anılar.

Gitmiştin, tam da söylediğin gibi beni bırakıp gitmiştin; yine de, her şeyi bildiğim halde seninle bu yola çıkmak istemiştim. Sonunun çıkmaz olduğunu bile bile, her şeyin sonunda canı yananın ben olacağını bildiğim halde seninle birlikte o çiçek açan yolda yürümek istemiştim. O çıkmaz sokağın duvarları, seni kaybettikten sonra üstüme yıkılsa bile pişman olmamıştım; bu acıyla baş etmeye çalışsam bile kalbimde yer edinen sevgi, her şeye değerdi.

-

buraya uğramayalı çok oldu.. ne yazacağımı bile bilemiyorum şu an, o yüzden saçmalamak yerine kısa keseceğim. peçetelerinizi hazır edin, bu ficte çok ağlayacağız..

bu fic; iki yıldır yanımda olan, dert ortağım güzeller güzeli ablama doğum günü hediyesi.💙
şimdiden yeni yaşın kutlu olsun!🥳 min1453 

black swan | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin