kısa sohbet: jungkook & yerim

264 36 2
                                    



jungkook ve yerim, arkadaşlarının düzenlediği gibi 'tesadüfen' bir araya geldi.

yeri onu aynı kafede gördüğünde chai latte'yi neredeyse düşürüyordu, jungkook da buzlu americanosunu.

 jungkook bir süre aynı masayı paylaşması için yeriye işaret çakar. yeri de şaşırtıcı bir şekilde onun dediğini yapar. belki de içgüdüsel olaraktır.

-nasıl gidiyor, prenses?

-berbat, sen?

-berbat.

gözler buluşmayı reddettiği için atmosfer garipliğe geri döner. yerim karşısındaki kişiye baktı, jungkook saatini kontrol ediyordu, muhtemelen başka birini bekliyodu. muhtemelen, park sooyoung.

-o kişi burada değil, evine gitsen iyi olur

-o kim?

-sooyoung. bugün dışarı çıkalım mı diye bana sordu ama galiba ekildim

-yazık sana küçük prensesim. ama hayır, jimin hyung'u bekliyorum

-ah, o zaman gitsem iyi olur

-ama bende ekildim...galiba.

-olamaz.

-evet. sanırım bize şaka yaptılar

doğru, neden farkında değildi ki. sooyoung asla bir kafede takılmazdı, bu kadın barbekü yapmayı, midesini tonlarca etle doldurmayı ve 5 litre soju'yla sarhoş olmayı tercih ederdi.

-bu çok çocukça, gidel-

-benimle kal. tekrar çocuk olalım.

-ha??

-Endişe yok, rahatsızlık yok, yalan yok, kan davası yok. sadece biz, samimiyet ve ciddiyet.

-...

-lütfen, sadece bugün. hayır, sadece 10 dakika, yalnızca doğruyu söyleyelim.

-...peki.

-teşekkür ederim, prenses.

-tamam ilk gerçek, sana kızgın olduğumda bana prenses demeyi kes çünkü kalbimi tedirgin ediyor

-bana kızgınsın mısın?

-ikinci gerçek, sana kızgınım.

yerinin dayanılmazlığı karşısında, güler.

-senin sıran, günahını itiraf et

-açık sözlü olacağım: sooyoung noona ile aramda kesinlikle hiçbir şey yok.

-yalan.

-Kapa çeneni velet sabırlı ol ve tüm lanet hikayemi dinle

-pardon az önce bana velet mi dedin??

-ne, sana 'prenses' demeyi bırakmamı söylemedin mi?

-...öf. tamam devam et.

-sooyoung'un mesleğini bildiğinden emin misin?

-evet, ileri derecede erteleyici.

-siktir git. yani, yanlış değil, teknik olarak, öyle ancak kendi moda markasını yöneten bir CEO, değil mi?

-ne olmuş yani.

-onunla buluşmak istememin sebebi...

Ona, içinde pahalı bir çanta bulunan bir lüks lüks mağazalardan gelenler gibi siyah ve parlak bir kutu veriyor. gözleri dikkatli bir şekilde yapılan her dikiş üzerinde serbestçe dolaşıyor, sonra önündeki adama neşe ve ihtiyatlılık arasında bir bakış ortaya koyuyor.

-bu ne?

-hediye, açsana.

-içine bomba koyup koymadığını nerden bilcem?

-bir tane olsaydı, bu benim aşk bombam olurdu.

-ew berbat.

 içinde yatan zarif bir kuzgun elbiseyi görmek için kapağı kaldırır. ifadesi bir an için donar, düzinelerce şaşkınlık, inançsızlık ve saadetle harmanlanmış karışım benzeri bir duygudur bu.

-oh bak, güzel, şık siyah bir sofra örtüsü!

-senden nefret ediyorum biliyorsun değil mi.

-ama ... bununla ne ilgisi var?

-bu 'yerime-özel'. Kendim tasarladım ve sooyoung noona bitirmeye yardımcı oldu. sadece senin için yapıldı.

-neden? özel bir durum mu var?

-hayır, sadece senin için bir şeyler yapmak istedim. yapamam mı?

-demek istediğim bu değil... sadece... yanlış anlama için üzgünüm... ve hediye için teşekkürler

Kız başını indirir, bakışlarını ondan çeker.

-özürü ve teşekkürü aynı zamanda mı yaptın ?? yani lanetten başka kelimeler biliyor musun ??

-k-kapa çeneni!! Ben çok iyi huylu bir genç bayanım zaten aptal pislik.

-dileğin.

-ama bunu kabul edemem... damdan düşer... gibi

-ne yani sana sadece bir tatil etkinliğinde mi hediye vereyim?

-muhtemelen, aksi takdirde beni mahvedeceksin

jungkook avucunu yüzüne doğru kaldırıyor, bu pembe yanakları hafifçe okşayarak başını biraz yana yatırıyor.

-'bugünün kutlu olsun', prenses.

-bana prens dememeni söylemiştim—

-peki, yerim?

-lanet bu daha yıkıcı. tamam 'prenses' yasal

-şimdi iyi miyiz?

-evet... sanırım?

-Güzel, hadi gidelim de bir şeyler yiyelim acıktım.

jungkook yerimin elini tutar ve dışarı çıkarlar. oğlan kızın sıcaklığını özlemişti, kız oğlanı. kafeden otoparka olan mesafeyi zar zor yürürler,  ancak yol boyunca yaptıkları kısa tutuş zaten birbirlerinin dünyasının güvenliğini sağlamıştır.

-kookoo,

-efendim, prenses?

-yani... gözlerin hala benim üstümde mi?

-her zaman, prenses.

back off, sns | bangtanvelvetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin