BÖLÜM 35 : GÖZLER

1.4K 48 12
                                    

Gözlerim aynı bir önceki gün gibi, aynı açıda açık şekilde, güneşin içeriye süzülen ışınlarını karşılamıştı.

Gece boyunca uyumamıştım ve cidden iki hafta derse düzenli girdikten sonra derse girmek istemiyordum. Yatakta kalkıp kendi kendime oflayıf pufladım. Ardından bana özel olan 'ayak sürükleme' olayını gerçekleştirirek banyoya yürüdüm. Aynaya ısrarla bakmadan yüzümü yıkadım. Dişlerimi fırçaladım ve odama geri girdim. Ellimdeki havluyu yüzüme indirmemle yerimde sıçramam bir oldu. Akın yatakta muhteşem siyah gömleği ile uzanmış, bir elini boynun arkasına atmış tavanı izliyordu.

"Şu odaya sessiz girme. Kalp krizi geçireceğim." dedim gözlerimi devirirken. "Buna bayılıyorsun." diyerek göz kırptı. Sırıtışı karşısında erimemek için kendimi zor tutuyordum. Lanet olsun, bu kadar tanrısal bir yakışıklılığı olması çok acı vericiydi. Kendimi onun yanında çöplükte yaşayan keçi yavrusu gibi hissediyordum.

Bir anda karşımda belirdi. Bu avcı hızına alışmıştım. Artık yerimden sıçramıyordum. Aynı hızda kendimi duvarda buldum. Bir elini başımın yanında duvara koydu. "Bu kadar etkilenme." derken koyulaşan gözlerindeki pırıltı yüzümün yanmasına sebep oldu.

"Pardon?" diyerek olayı anlamamışlığa vurmak istedim. Ama tabii ki işe yaramamıştı.

"Neler hissettiğini hissediyorum ve bu çok eğlenceli Dora." fısıltıyla çıkan sesi ürpermeme neden oluyordu. Zorlukla yutkunurken dudaklarını hissettim. Gözlerim refleks olarak kapanırken ellerimi omuzlarına yerleştirdim.

Daha önce hiç böyle hissetmemiştim. Nedeni belliydi. Sadece kendiminkileri değil. Onunkileride hissediyordum. Öyle bir durumdaydım ki hangisi benim hangisi onun bilmiyorum. Birbiriyle özdeşleşen duygularımızın ortak olması isteğe ağır basıyordu.

"Akın." dedim dudaklarının arasından. Boğuklaşan sesi hoşuma gidiyordu.

"Efendim?" dedi dudaklarını ayırmadan.

"Okula gideceğim." derken öpmeye tekrar başlamıştı. Sağ eli sırtımı boyu boyunca geçince tüm vücudum ürperdi. Belime geldiğinde kendisine biraz daha çekti. Midemde kelebekler uçuyordu.

Bir dakika! Kelebek?

Bu his...

Bu...

Muhteşemdi. Daha önce bu kadar hissetmemiştim. Ama şu an ayaklarım yerde olmasına rağmen uçuyordum.

"Akın." dedim tekrar hafifçe iterken. Eli belimi tamamiyle kavrarken diğer eli kolumu sıktı.

"Bir kerede şu anın içine etme ve sus." dedi hayvan. Evet tek kelimeyle hayvan. Gözlerimi devirdim. "Okula gitmeyeceksin." gözlerim şaşkınlık ışıltılarıyla parlarken oflayarak dudaklarımdan ayrıldı. Emir vermeyi bu kadar sevmesi gözlerimi devirmeme neden oluyordu. Çok iyi bir lider olurdu.

"Başkan ile konuştum. Uyumak istiyorum. Seninle uyuyacağım ve sen okula yarım gün gitmeyeceksin." diye açıkladı.

"Benimle uyuman için başkan okula gitmememe izin vermez." dedim. "Eksiklerin olduğunu onu çalışacağımızı söyledim." dedi sırıtarak. Lanet olsun çocuk, sırıtma!

"Eksiğim olmadığına göre okula girebilirim." diyerek kolunun altından geçtim. Aynı saniye için sırtımı yatakta buldum. Elini bacağımın üst kısmında hissettiğimde elimde olmadan hafifçe sıçradım. Üzerimde iç çamaşırım ve uzun bir tişörtüm vardı. Sonra bu tişörtün onun olduğunu hatırladım ve yüzüm yanmaya başladı.

YETENEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin