Serin, hafif rüzgarlı sonbahar günleriydi. Pencere sonuna kadar açık, güzel bir uyku esnasında telefonun zil sesine uyandı Mehmet. Gözlerini açtı, telefonu açmak ve bu güzel havadaki tatlı uykusunu bozmak istemiyordu. Başucundaki sehpanın üzerinde telefonu ısrarla çalmaya devam ediyordu. Küfür ederek sehpaya yüzünü dönüp arayanın kim olduğuna baktı. "Gizli Numara" yazısını görünce saatte geç olduğu için telefonun sesini kısarak tekrardan uykusuna devam etmek istedi. Ancak susmak bilmiyor sürekli çalmaya devam ediyordu. Bu sefer gürültülere Merve uyandı ve Mehmet'e uyku sersemi kızarak;
"Bak artık şu telefona belki önemli bir durum vardır" diye çıkıştı.
Mehmet; "Tamam tamam kızma." diyerek telefona doğru yöneldi.
Telefondaki kişi ses tonunu değiştirerek; "kiminle görüşüyorum?"
Mehmet; "Ben Mehmet de seni tanıyamadım bu saatte ne istiyorsun kardeşim, sapık mısın nesin?"
Telefondaki ses kendi sesini belli etmemeye çalışırken aynı zamanda sinirlerine de hakim olmaya çalışır bir vaziyette;
"Nerdesin bana yerini söyle "
Mehmet, bu durumdan şüphelendi ve korktuğu şeyin başına geldiğini hissetti. İçinden;
"umarım korktuğum şey başıma gelmemiştir" düşüncesiyle telaşlanmaya başladı. Ve ne yapacağını bilemediği için en iyi çözümü o gece için telefonu kapatmak olduğunu düşündü. "Hadi kardeşim işine bak" diyerek telefonu tamamen kapattı.
Korkusunu Merve'ye belli etmeden. " Ben artık eve gitsem iyi olacak yarın tekrar görüşeceğiz zaten" diyerek kalkıp üstünü giyindi. Merve'nin telefonundan bir taksi çağırdı bu sırada balkona çıktı ve gömleğinin cebinde bulunan West-İce sigarasından bir tane yaktı. Merve'ninde uykusu kaçmıştı geceliğini üstüne alıp Mehmet'in yanına gitti;
"Neden apar topar gidiyorsun, her şey yolunda mı?"
Mehmet; "Bir şey olmadı, ama gitsem iyi olacak, eğer bir gün bana bir şey olursa seni gerçekten çok sevdiğimi asla unutma. Seninle daha önceden tanışmış olmayı dilerdim."
Merve, bir şeylerin yolunda gitmediğini hissetsede o an baskılamanın doğru olmayacağını biliyordu. O yüzden üstüne gitmemeyi tercih etti. Kısa süre sonra taksi geldi ve Mehmet Merve'nin yanından ayrılarak taksiye bindi;
"merhaba kolay gelsin kardeşim, Beşiktaş'a gideceğim" Taksici; "Tabii abi hemen", Taksici Mehmet'in yüzündeki korku ve telaşı anlamıştı. "neyin var abi iyi misin, seni biraz telaşlı gördüm" diye muhabbet açtı. Mehmet taksiciyi samimi bularak; "içimdeki korkulu ses bana kötü şeyler olacağını söylüyor." dedi.
Taksici; "Yanlış anlama abi ama eğer kötü şeyler yapıp, korkuyorsan. Küçük bir zavallısın." diyerek laf çarpıttı. Taksicinin bu sözünden sonra Mehmet'in içindeki korkular daha çok alevlendi. Ve yaptığı yanlışın artık geri dönüşü olmadığınında farkında olduğu için çaresizlik içinde kafasına vuruyordu ben neyim yaptım dercesine.. Artık evine gidene kadar taksiciyle de konuşmama kararı almıştı. İneceğin yere geldi ve ödemesini yapıp ineceği sırada taksici; " Merak etme birgün tüm kötülerin sonu olacak " diye mesaj verir gibi konuştu. Mehmet bu sözü bir mesaj olarak algıladı ve çıkmaza girdiğini düşündü.
Karısının uyuduğunu düşünerek eve sessiz bir şekilde girdi Mehmet Bey. Ama karısı salonda camın kenarında öylece ayakta durmuş dışarı bakıyordu. "Hayatım, ben geldim neden uyumadın" Eşi Ece; "Seni bekledim, nerdesin sen bu saate kadar?" Mehmet; "Sana arkadaşlarımla olacağımı söylemiştim neden bilmiyormuş gibi konuşuyorsun ki, neyin var senin?" Ece Mehmet'in onu aldattığını düşünüyordu. Ancak elinde bir kanıt olmadığı için emin olamıyordu. Ece Mehmet'i yakalamak için ne kadar soru sorsa da başaramıyordu. Çünkü Mehmet tartışmayı sevmiyor ve en ufak bir tartışmadan hemen cevap vermeden kaçıp gidiyordu. Gene aynı şekilde bu gece de Ece'nin söylediklerini dinlemeden duşunu aldı ve uyumaya geçti.