~5~

143 13 22
                                    

~Don Toliver-No Idea~

°Taeyong'un anlatımı°

"Şurası güzel. Oraya geçelim."

Doyoung, Jaehyun'u kolundan sürükleyerek beni de tişörtümden çekerek cam kenarında bir masaya oturtturmuştu. Yanımıza gelen garsonla siparişimizi vermiştik. Yarım saatlik bir aradan sonra yemeklerimiz gelmişti. Oluşan sessizliği Jaehyun bölmüştü:

"Buradan sonra bara gitmeye ne dersiniz? Biraz kafa dağıtalım. Özellikle senin ihtiyacın var Tae."

"Olabilir aslında. Doyoung da yanımızda olduğu için sorun çıkmayacaktır."

"Ne yani ben sorun mu çıkarıyorum size? Kırıldım şuan."

"Hayır tabi ki de hayatım. Taeyong boş yapıyor işte."

Onlara gülerek göz devirirken arkada biriyle göz göze geldim. Anında gözlerimi kaçırmam bir işe yaramamış, beni görmüştü. Hızla bana el sallayıp yanımıza adımlamaya başladı. Doyoung arkasını dönmesiyle yüzündeki mutluluk anında sönmüştü.

'Uzun zaman olmuştu görüşmeyeli. Naber Doyoung? "

Ardından elini uzattı. Jaehyun anında Yuta'nın elini tutarken ben ise sadece onları izliyordum ve kavga çıkmamasını istiyordum.

"Merak etme. Sen gittiğinden beri çok mutlu. Senin gibi ben onu üzmüyorum."

Derken Yuta'nın elini pis bir parçaymış gibi sertçe bıraktı. Yuta ise yüzündeki sahte gülümsemeyi atmadan Doyoung'la konuşmaya devam ediyordu:

"Öyle mi? Buna çok sevindim. Beni atlatman uzun sürdü sanıyordum. Hahaahaha."

Jaehyun sinirle yerinden kalkarken Doyoung ve ben de ayaklanmıştık. Belliydi ki Yuta Ortamı kızıştırmak için böyle yapıyordu. Doyoung daha fazla susmayıp konuştu:

"Merak etme aldatılmanın şokunu kısa atlattım. Jaehyun beni kendime getirdi. Aldın mı cevabını? Jaehyun'u da sinirlendirdiğine göre artık git buradan."

"Hahaahahah. Bu arada Taeyong evleniyormuşsun seni tebrik ediyorum. Ve Jaehyun sana da sabır diliyorum. Bir saatten sonra lazım olacak çünkü."

Yuta yanımızdan gidince Hepimiz geri yerimize oturmuştuk. Yuta,Doyoung'la eski sevgiliydi. Yuta onu Sicheng adlı biriyle aldatmadan önce araları çok iyiydi. Fakat sonra olanlar olmuştu. Doyoung aldatılmanın acısıyla depresyona girerken Jaehyun Yuta'nın evini basıp yüzünü dağıtmıştı. Sonra Doyoung'un yanına gidip ona olan hislerini söylemişti. Doyoung kendine gelene kadar onunla kalmış,destekçi olmuştu. Ve sonra da çıkmaya başlamışlardı. Birbirlerine çok iyi geliyorlardı. Aslında onlar adına mutluydum.

Yemeğimizi bitirip Jaehyun ve benim favori barımıza gitmiştik. Kendimize bir alan bulup eğlencemize bakmıştık. Elimdeki şampanyadan az az içiyordum çünkü çok kolay sarhoş olan tiplerdendim. Ben yavaş yavaş içiyorken Jaehyun 2. birasını bitiriyordu. Belli ki aklı hâlâ Yuta'nın yaptığındaydı. Onlara aldırmayıp barda gözlerimi gezdirdiğimde parıl parıl yanan o gözleri görmüştüm. Ardından onunla konuşan kişiyi.

°Jaehyun'un Anlatımı°

Bardağımdaki birayı bitirirken Doyoung'a baktım. Bu çocuğa aşık olmaktan başka hiçbir şey yapmıyordum. Bardağıma biraz da şampanya doldururken Doyoung beni durdurdu:

"Daha yeni geldik. Dur biraz sonra içersin. Kendine yüklenmeni istemiyorum."

Elimden şampanyayı alıp kenara koyarken az da olsa doldurduğum bardağımı kafama diktim. O şerefsizin bizim masamıza gelip böyle konuşmasını sindiremiyordum. Doyoung elini yüzüme koyunca dudaklarımı elinin avucuna getirip öptüm. Diğer elini de yüzüme koyup beni kendine yakınlaştırdı. Dudaklarıma uzanmadan önce konuştu:

"Kendini yıpratma. Tek aşık olduğum adam sensin. Sonsuza kadar da sen olacaksın."

Kollarımı ince beline sardım. Sıkıca tutup kucağıma oturturken dudaklarımızı ayırmıştım:

"Bana doğruyu söyle. Onu mı daha çok sevdin yoksa beni mi daha çok seviyorsun?"

"Jaehyun sen tam bir aptalsın. Tabi ki de sen. Onu kıskanmana gerek yok. Ben sadece seni seviyorum. O eskide kaldı. Artık sen varsın."

Hafif sarhoşlukla ve mutlulukla yeniden dudaklarına yapıştım. Ne olursa olsun Doyoung'u bırakmayacaktım. O benimdi ve öyle kalacaktı.

Doyoung kucağımdan inerken Taeyong'un hareketlenmesiyle o tarafa döndüm. Demek ki tek sarhoş olan ben değildim. Doyoung şaşırmış bir şekilde konuştu:

"Kime bakıyorsun ve nereye gidiyorsun? Düşüp kalma şimdi bir yere."

"İyiyim ben. Birini gördüm ona gidiyorum."

Sallanarak giderken açıkçası Taeyong pek ilgi alanıma girmiyordu. Ilgi alanıma giren tek kişi vardı. Kim Doyoung.

°Ten'in Anlatımı°

"Senden de bıktım John. Eğlence anlayışından da bıktım. Beni zorla getirmenden de bıktı- LAN zorla getirdin bari dinle!"

Johnny sağolsum bana ve Yangyang'a asla nefes aldırmıyordu. Eve gelmiş, sıkıldığını söyleyerek bize ağlamış, Yangyang'ı ikna edip beni de zorla bara getirmişti. Evimde yorganımın içinde olucak yerde içki içiyordum. Yangyang kendini ortaya atmış çılgınca dans ederken sabır diledim. Johnny bunaldığımı anlamış olacaktı ki-sonunda anlamıştı-  konuşmaya başladı:

"Aman Ten. Yaşlılar gibi huysuzlanma. Eğlen azıcık canım. Bak şu ortama. Senin gibi yapan var mı? Yok."

Diyip kolunu omzuma attı. Ona gülüp kafamı koluna yasladım.

Kafamı kaldırdığımda Taeyong'la göz göze gelmiştik. Bana bakarak içkisini yudumluyordu. Yanında bir çift öpüşüyordu fakat onun farketmediğine emindim. Benden bakışlarını çekip John'a çok pis bir şekilde bakıyordu. Eline telefonunu alıp bir şeyler yaparken onu inceledim. Tam sarhoş değildi ama her an olabilirdi. Üstü başı her şeyi mükemmeldi. Kendisi gibi. Telefonumdan gelen bildirim sesiyle o tarafa döndüm. Mesajı açtığımda Taeyong'dandı:

Taeyong: Şuna söyle kolunu alsın yoksa bir kolu olmayacak.

Ten:Ne?

Taeyong: Ne ne? Söyle ona.

Anın şokuyla kafamı kaldırıp ona baktım. John'un kolunun altından çıkınca bana gülümsedi. Şaşkın bir şekilde tebessüm ettim.

Taeyong 3. Şişesini bitirip ayağa kalktı. Benim olduğum tarafa geliyordu. Johnny'e Taeyong'la ilgileneceğimi söyleyip Yangyang'a dikkat etmesini istedim. Taeyong buraya gelince elinden tutup lavaboya yöneldim. Yalpalandığı için zor ilerliyorduk. Musluğun başına getirip elimi ıslattım. Yavaşça yüzüne sürerken o gözlerini üstümden çekmiyordu. Aynı şeyi yapıp boynunu ve saçlarını ıslattım:

"Daha iyi misin Taeyong"

"Değilim. Olmayacağım da."

"Sana seni ayıltacak bir şeyler lazım. Gel içecek bakalım."

Kolundan çekerken beni durdurdu. Göğsüme kafasınö koyup konuştu:

"Ayılmak istemiyorum. Yoksa benimle ilgilenmezsin. Hep benimle ilgilenmeni istiyorum Ten. Yanımda kal."

"Taeyong tamam buradayım. Yanındayım."

Taeyong kafasını kaldırınca burunlarımız birbirine değiyordu. Dudaklarımızın arasında santimler vardı. Derince yutkunup gözlerimi kapattım. Ve önümdeki adamın dudakları öptüm. Yakında evlenecek olan adamın dudaklarını.

Suit | TaeTenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin