~9~

112 13 14
                                    

~Selena Gomez- Boyfriend~

°Ten'in Anlatımı°

"Son kez söylüyorum. Ben iyiyim. Beni rahat bırakın artık. Sapasağlamım."

Johnny ve Yangyang'a son kez cırladığımda hâlâ yüzüme bakıyorlardı.  Hastalandığım günün üzerinden 2 gün geçmesine rağmen beni çaylara ve ilaçlara boğuyorlardı. Gerçekten bunları içmekten bıkmıştım. İyileşmiştim fakat sadece burnum akıyordu. Bu da onları durdurmaya yetmiyordu.

Sonunda ikisini de yanımdan kovduktan sonra ılık bir duşa girip çıkmıştım. Hızlıca kıyafetlerimi giyip yatağımın içine tekrar girdim.

Sağ tarafa döndüğümde komodindeki fotoğraf gözüme çarpmıştı. Fotoğrafta ben,Johnny, Lucas,Hendery ve Kun vardı. Hepimiz ön kameraya gülümsüyorduk.

Şuan Kun'u ve Hendery'i özlediğimi anlıyordum. 5 aydır görüşemiyorduk. İkisi ile de sürekli mesajlaşsak da onlar şuan birbirleriyle konuşmuyorlardı.

O zamana kadar güzel bir ilişkileri varken gitmelerine 1 hafta kala bozulmuştu. O hafta birden aralarına soğukluk girmişti. Biz nedenini ilk başta anlamasak da sonradan her şey ortaya çıkmıştı.

Meğersem Hendery, Kun'un düşmanı sayılabilecek kişiyle görüşüyormuş. Kun ise ilkten sakin karşılayıp sonradan buluştuklarını öğrenince çıldırmış. Hiçbirimiz Hendery'in neden bunu yaptığını bilmiyorduk.

Onları yolcu etmek için bulustuğumuzda ise ikisinin de yüzünde morluklar vardı. En sonunda da yumruklu bir şekilde-tekrar-kavga etmişlerdi.

Birbirlerini kırmamak için her şeyi yapan çift birden yumruklaşmaya başlamıştı. Onları tekrar barıştırabilir miydi? Bunu hiçbirimiz bilmiyordu.

Kapımın sessizce açılmasıyla o tarafa döndüm. Yangyang beni görünce gülümseyip kapıyı sonuna kadar açtı. Elinde kurabiye dolu bir tabakla Johnny duruyordu.

"Sizden neden kurtuluş yok? Girin içeriye hadi."

Ikisi de hızlıca gelip yanıma sokulmuşlardı. John tabağı bırakıp bilgisayardan film bakarken Yangyang'ın omzuna kafami koyup konuştum:

"Ne zaman grupça bulusacağız John?"

"Bilmem. Kun ile Hendery'in arasını yapmamız gerekiyor. Tabi hâlâ onlar birbirlerinin yüzünü görmek istiyorsa."

Derin bir nefes alıp kurabiyelerden alıp yemeye başladım. O kadar çok düşünüyordum ki kendimi bile unutuyordum. Daha fazla düşünmeyi bırakıp Johnny'in açtığı filme odaklandım.

°Taeyong'un Anlatımı°

"Anne beni anlamıyor musun? Bu evliliği istemediğimi söylüyorum. Neden bana istemediğim bir şeyi yaptırmaya çalışıyorsunuz?"

Sinirle koltukta bacağımı sallarken sakin olmaya çalışıyordum. Evlenmek istemiyordum. Mina'yla olmak istemiyordum. Ten'den başkasıyla da olmak istemiyordum. Sadece biraz huzur istiyordum.

Annemin suratına baktığımda endişeli gözüküyordu. Yanından kalkıp bahçeye adımladım. Ellerimi ceplerime koyup derin nefesler aldım.

Ailemi ikna etsem bile Mina peşimi kolay kolay bırakmazdı. Bana ağlayıp beni sevdiğini söyleyecekti. Ona üzülsem de bunu yapamazdım. Ona sonsuz bir saygım ve arkadaşça sevgim vardı. Ihtiyacı olduğu anda yanında da olurdum. Ama onunla evlenemezdim.

Arkamdan gelen seslerle o tarafa döndüm. Yüzümde oluşan hafif tebessümle bana yaklaşan bedene baktım. Kolunu omzuma atarken elimi onun beline sardım. Konuşmasıyla onun yüzüne baktım:

"Oğlumun canını ne sıktı acaba? Dökül bakalım ne sıkıntın var?"

"Evlenmek istemiyorum baba. Gerçekten istemiyorum. Evet zamanında gerekliydi. Ama şuan değil. Annemi de bu fikirden caydıramıyorum."

"İstemediğin biriyle hayat birleştirmek istememeni anlıyorum. İnsan onu güldüren,iyi ki yanımda dedirten, günü bitirince ona sarılıp bütün yorgunluğunu atmak ister. Elin eline değince kalbinin patlıyacakcasına atmasını ister."

"Yani o kadar tanıma gerek yoktu baba. "

İkimizde kıkırdarken kolunu omzumdan aldı. Bahçedeki sandalyelerden birine oturup konuşmaya devam ettim:

"Sen bu duyguları biriyle yaşadın mı baba? Annem duymasın şimdi bunu. Boşuna sinirlenmesin."

Hafif tebessüm edip cebinden bir sigara ve çakmak çıkarıp yaktı. İçine çektiği dumanı üfleyip bana baktı:

"Annen kendine mi sinirlenecek ki. "

"O kadın gerçekten annem mi? Öyle bir anlattın ki annemle seni düşünemedim."

"Ben sevdiğim biriyle evlendim oğlum. Merak etme sen de sevdiğin biriyle evleneceksin. Bunu sağlayacağım."

Son duyduğum cümlelerle sandalyede arkama yaslandım. Bu işin üstesinden gelecekse babam gelirdi zaten. Annem ne zaman bir şeyde çatışsalar babam onu yumuşatıp ikna ederdi. Ne onun kalbini kırardı ne de istediği şeyden vazgeçerdi.

Sigarasını bitirip ayaklandığında bende onunla kalktım. Kollarımı onun boynuna dolarken o da ellerini belime koydu. İkimiz de içeri girerken ben yukarı kata çıkarken o da annemin yanına giriyordu. Odama çıkıp telefonumu elime aldım.

Ten'le buluşmak istiyordum. Biraz onunla vakit geçirip eğlenmek istiyordum. Onun kokusunu içime çekmek istiyordum.

Fakat aklıma Ten'in hasta olduğu gelince bu fikirden vazgeçtim.

Telefonumu yatağın üstüne atıp kendime mutfaktan bir şeyler almaya gittim.

Odama geldiğimde telefonumun sesini duymamla yatağıma yöneldim. Doyoung arıyordu. Telefonumu elime alıp aramayı cevapladım:

"Alo?"

"Taeyong hemen Yuta'nın evinin oraya git. Jaehyun çok sinirli. Lütfen durdur onu beni dinlemiyor."

Suit | TaeTenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin