Lanet olsun. Uyumak istemiyordum. Çünkü uyuyunca bambaşka yerlere gidiyordum. Uykuya yenik düşmüştüm. Uyandığımda hâlâ aynı odadaydım. Ama Aylin yoktu. Sanırım kantine gitmişti. O da burda benimle fazlasıyla yıpranmıştı. Uzun süre gelmeyince merak ettim ve kantine inmeye karar verdim. Odadan çıkıp koridora baktım. Kimse yoktu. Sanırım gece geç saat olduğu için herkes odasındaydı. Ama nöbetçi doktorların olması gerekmez miydi?
Kantine gittiğim zaman Aylin'i göremedim. Tuvalete gitmiş olabileceğini düşündüm. Ama tuvalete gittiğim zaman bambaşka bir manzarayla karşılaştım. Kırmızı bir renkle duvarda arapça bişeyler yazıyordu. Biraz daha ilerleyince aynaların karşısına geçtim ve üzerimdeki kıyafetlerin bana ait olmadığını fark ettim. Siyah uzun bı elbise vardı üstümde. Korkmaya başlamıştım. Duvara yaklaştığım zaman harflerin yeri değişmişti ve o yazılar kırmızı boyayla değil kanla yazılmıştı. Arapça bilmememe rağmen okuya biliyordum. Ve bunu isteyerek yapmıyordum. Korkmuştum. Çok korkuyordum. Geri geri gitmeye başladım ve ayağım bir yere takıldı. Bu arkası dönük beyaz kıyafetli bir kızdı. Kolundan tutup önünü çevirdiğim zaman bu kişinin ben olduğunu gördüm. Çığlık atmaya başladım. Bir yandan bağırıyor ve ağlıyor diğer yandan dua okuyordum. O kız benim gibi görünse de ben değildi. Tuvalete Aylin'in girdiğini gördüm ama o beni fark etmemişti. Halbuki hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. "Aylin! Ayliin!" diye bağırmaya başladım ama o beni duymuyordu. Bana benzeyen o yaratık Aylin'e doğru ilerlemeye başladı. Ona zarar vericek gibi görünüyordu. Tam da tahmin ettiğim gibi oldu. Ona zarar vermese de onu korkutmaya başlamıştı. Işıkları kapatıp açıyordu. Kapalı alanda olmamıza rağmen rüzgar sesi fazlasıyla vardı . Ve Aylin'in korktuğunu hissetmiştim. Tam Aylin'e doğru yürüyecektim ki bı şey beni yere sabitlemişti. Ayaklarımın bastığı yer yapışkanlı bir şeye bulanmıştı. O yapışkandan kurtulabilmişitim sonunda. Tam hareket edecekken ayağımı biri tuttu ve beni kendisine doğru çekmeye başladı. Burası yine ısınmaya ve bi anda soğumaya başlamıştı. Ayağımı tutan şeyin dokunduğu yerler yanıyordu. Arkama bakmaya korkuyordum. Cesaretimi toplayip arkama dönmüştüm ki hiç beklemediğim bir manzarayla karşılaştım. Annemi görüyordum. Tam karşımdaydı. Kucağını açmış beni bekliyordu. Onu çok özlemiştim. Ama onda farklı bişeyler vardı. O kadar duygusuz bakıyordu ki. Birşeylerin ters gittiğini anlamıştım. Ve sanırım yapmam gereken şeyi biliyordum. Ona doğru gitmemi istiyordu. Eğer gitmezsem bana benzeyen o şeyin Aylin'e zarar vericegini düşünmüştüm. Anneme doğru gitmeye karar verdim ve yaklaştığım esnada NAS SURESİ ve FELAK SURESİ'ni okumaya başladım.
Annem ve bana benzeyen o şey saniyesinde çığlık atıp kaybolmuşlardı. Aylin tuvalette olanların farkında değildi. Sakin bi şekilde tuvaletten çıktı ve odaya girdi. Bende peşinden odaya girdim. Bedenim yatakta uzanıyordu. Ama ben burdaydım. Ve odada yanlız olmadığımızı fark ettim. Odada gölgeler vardı o kadar fazlaydılar ki mavi duvarlar siyaha boyanmıştı resmen. Aylin herşeyden habersiz koltukta uzanıyordu.