Sanki o an odada ayağım boşluğa denk geldi ve düştüm. Yine saçma bi halüsilasyon görmüştüm yada rüya her neyse. Aylin odaya yeni girmişti ve bana yaklaştı" İyi misin Sinem?" Ben Aylin'e baktım ve bir sorun olmadığını söyledim. O da fazla üstelemedi. "Sinem hadi kalk biraz bahçeye çıkalım. Sıkılmadın mı bu küçük odada?" Bende tebessüm ederek kendimi Aylin'e teslim etmiştim. Çünkü gerçekten çok sıkılmıştım zaten oda beni boğuyordu.
Dışarı çıktık hava çok güzeldi. Güneş ve hafif bir rüzgar. Bu havada bu hastanede olmak çok saçmaydı artık gitmek istiyordum burdan. Aylin beni hastanenin arka tarafına götürmüştü. "Aylin yanlış yere getirdin. Hastanenin parkına gidicektik." dedim ve Ayline döndüm. Göz bebekleri yok olmuştu, ve tuhaf bir koku salgılıyordu. "Aylin kendine gel!!" dememle beni sandalyeden atması bir oldu. Canım çok yanmıştı. Bağırarak ağlıyordum. "Yapma! Aylin lütfen yapma! Canımı yakıyorsun" dedim ve ayağa kalkmaya çalıştım ayağa kalkarken ortam değişmişti. Bir uçurum kenarındaydım. Arkamda masmavi bir deniz vardı, güneş parıl parıl parlıyordu. Birden bire önümden hızla bir şey geçti. Tanrım o koku. Daha arkamı dönnmeden o şeyin olduğunu anlamıştım. Bulutlar güneşi kapattı ve yağmur yağmaya başladı. O mavi deniz şimdi rengini kırmızıya boyamıştı ve üstünde gölgeler vardı. Arkamı döndüğüm zaman yanıldığımı fark ettim. Aylin vardı ve ağlıyordu. Ona doğru gitmeye çalıştım ama yer ayağımın altından kayıyordu. " Sakin ol Aylin bunlar aldatmaca. Sadece rüya görüyorsun." Aylin'in arkasından ince bir ses " Madem ki sadece rüya arkadaşının acıları neden gerçek." Dedi ve anladım o şeyin bir oyunu olduğunu. " Senden korkmuyorum arkadaşımı bırak onun hiç bir suçu yok. Onu bırak!!" Aylin çok korkmuştu belli oluyordu ama elimden hiç birşey gelmiyordu. "Yanılıyorsun, aslında hepsi Aylin'in suçu." Ne demeye çalışıyordu bu hiç bişey anlamamıştım. Aylin konuşmaya başladı" Özür dilerim sinem. Çok özür dilerim, çok pişmanım yemin ederim düzeltme şansım olsa düzeltirdim. Denedim çok denedim senin yani kardeşimin acı çekmesi hoşuma gider mi. Yemin ederim düzeltmeyi denedim ama olmadı yapamadım." Aylin ne saçmalıyordu böyle. " Aylin ne saçmalıyorsun sen? Senin hiç bi suçun yok senin ne gibi bi ilgin olabilir?" O şey gülmeye başladı hatta kahkaha atıyordu. Aylin tekrar konuşmaya başladı " Sinem anlatıcam herşe-'' Tam o sırada Aylin birden bire tuhaf hareketler yapmaya başladı. Yanıma gelip saçımı okşadı ve beni uçurumdan aşşağıya itmeye çalıştı. Çok kuvvetliydi. Gücüm yetmiyordu ona. " Aylin ne yapıyorsun. Kendine gel. Benim Sinem" ama Aylin durmuyordu. Tekrar ortam değişti ve bir mezarlıktaydık. Aylin ve ben. Aylin beni geri itti ve kafam mezar taşlarından birine çarptı. Gözlerim kararmaya başlamıştı. Son gördüğüm şeyse o mezar taşının Ali'ye ait olmasıydı. Aylin neden böyle davranıyordu.
Tabii o Aylin'se....