Kafamdaki Fillerin Sikişme Anları

117 14 5
                                    

İnsanlar; boşlukları, saçmalıklarla doldurur. Oturup aynı şeyi ben de hunharca yapıyordum. 24 gün, tam tamına 24 gün olmuştu Kai'ye yaptığım itiraftan bu yana. Tek bir günde değişecek biriydim, tek bir günde unutacak ve tek bir günde yenilenecek ama 24 gün sadece ezilmeye izin vermiştim.

-"Ahh, Poe testosteron salgıları tükenmiş depresif babunlar gibi bakıyorsun!"

Kabul, boş bakışlarımı Irene'ın pipeti dâhil her yere gönderirken vahimliğimi belli ediyordum ama eser miktarda romantizmiyle karşımda oynaşan Kris-Irene çifti sinirimi bozmuyor değildi.

Sesimi çıkarmadım, 24 gündür olduğu gibi.

Hayat, ciddi anlamda rezalet. Eğer biri size iyi olduğunu söylüyorsa muhtemelen bir şey satmaya çalışıyordur.

Bugün 25.gün ve Kim Kai sanırım beni tanımıyor. Gözlerim dolu ama elimdeki skoçu bırakmıyorum. Az ileride Kris, Sehun ve Kai kahkahalar atarken ben dışlanmış çocuğu oynuyordum. Yüce bir kudretin [Hay ben bunun amına koyayım.] bana biçtiği bu sahnenin sonunda hayatlarından çıkıp pizza ve bira ikisiyle koltuğunda yaşlanan kötü karakterlerden herhangi biri olacaktım.

Bu, sanki Stephen King kitaplarından birinde gibi hissettiriyordu.

Ya da şu soruya cevap niteliğindeydim: Evrenin dışında ne var?

Sikeyim böyle işi, benden başkasına bu kadar güzel gülerken benim suratıma bile bakmıyor.

Dayanmak yerine kaçmak.

Poe, lanet adam; giderek sıradanlaşıyorsun. Hâlbuki Kim Kai ben seni sıradanlaşmayı göze alarak sevmiştim.

Burun kemerim sızlıyor.

-"Poe! Hey, Poe!"

-"Byun..?"

-"Seni görmeyi beklemiyordum." kahkaha atarak boynuma sarılan Byun ile beni, kendime kaybettiren bedenin dikkatini çekmiştim. Yine şaşırdığında olduğu gibi dudakları aralanmış, kaşları kalkmıştı.

-"Sen uyumuyor musun? Gözlerin kızarmış."

-"Şu sıralar...belki." hemen bozulmuştu güzel yüzlü çocuk. Belki 25 gün sonra ilk defa gülümsemiştim ama bu istediğim şekilde değildi. Yüzüm acıdı sanırım.

-"Selam beyler, çok dikkat çekiyorsunuz. Sakinleşin."

-"Selam Irene!" bir bebek gibi heyecanla çığıran Byun'a karşılık göz kırparak kendi için açılmış kollara giden Irene. Bir dakika az önce Kris ile öpüşen kadın mı dikkat çektiğimizi söylüyordu?! [Kayma bakışlarım o tarafa! Evet, evet soktuğum iç sesim bana bunları söylerken ona inanıp bakmadım kalbimi hoplatan adama.]

-"Poe..>]®€\]^¡~;|[<€>>[¦;¬®€¿$"

-"Ha?" bundan sonrası için çocuklarınızı saklayın yeniden her şeyi bir günde unutmak için adım attım çünkü. Yeniden gökyüzünün silik yıldızları altında güzel yüzlü çocuğun bedeniyle uyanmaya adım attım. [Karşılıksız bir aşkı unutmak 6 ile 11 ay sürüyormuş bu arada.]

Rahatsız edici kısımlar vardır. Okurken Ash Riser you know im no good'u
dinleyin!

Kapıya yaslanan güzel yüzlü çocuğun minik dudaklarını parçalarken sıkıca kapadım gözlerimi. Alt dudağını çekiştiriyor, ısırıyor ve en sonunda emiyordum. Hoşuna giden mırıltıları sayesinde iyice kaybetmiştim kendimi. [Aramızda biri mutlu en azından.]

-"Poe..." kafasını geriye atmasını kollayan hırçın dilim boynunu mora boyarken bedenini kucaklayıp dev yatağına taşıdım. Anlık geri çekilmemin yanında direkt kemerime giden elleri çabuk hareketlerle pantolonumu bacaklarıma indirmişti bile. Yeni doğan güneşlerin aydınlattığı gözlerindeki parıltılarla duygusal bir ruh hâline bürünürken yutkunarak yeniden dudaklarına saldırdım. [Ah be Byun, sana bakarken aklıma Kai geliyordu da gözlerimi kapatıyordum. Tabii bunları bilmene gerek yok.] Tişörtünün eteklerini göğsüne yükseltip beyaz tenin vanilya kokusunu dudaklarımla tadıyordum. Zarif parmaklı eller daha da aşağı inmem için kafamı yönlendirirken çoktan kendini kaybetmiş bedenin yüzünü inceleyerek çıkardım kotunu.

Orgazm etkisi hâlâ üzerimizdeyken ufak kıpırtılarla bedenlerimiz birbirine değiyordu. Tamamen dağılmıştı güzel yüzlü çocuk. Kollarımı sardım ince beline. Mayhoş bakışlarla yüzümü inceleyip boynuma sokulmuştu. 25 gün sonra ilk defa kıkırdadım sanırım.

Ayrıca bu sefer erkenden kalkıp gitmedim kendi odama. Önce Baek'in uyanmasını bekledim. Beni görmesiyle irileşen gözlerini izledim biraz da. Hemen kollarıma sokuldu, kahvaltı yapmamız gerektiğini söyledi ama önce duş dedi. Ben sadece kahkaha atıyordum bu kadar hızlı konuşmasına. [Evet, evet 25 gündür ilk defa.]

Tıraş olmak için kendi odama yollanırken koridorda gözlerimi alamadığım bedeni gördüm. Bana baktı ama bakışları boştu. Varlığım sadece hacimden ibaret; uzay-zaman çizgileri geleceğimi barındırır mı, bunu bile bilmiyorum. Bu işte Kozmos'un Çöplüğü.

-"Poe, ben de seni görmek istedim." hey, hey, hey neden bakışları boynumda. Gözleri mi doldu onun? Bir saniye kaşları da çatıldı.

Hassiktir, ağız dolusu hassiktir! [Byun'dan bir hiç olan bana ufak bir hickey!]

-"Neden?"

-"Dün içi-"

-"Dün yeterince görmedin mi? Aa, doğru dün beni siklemedin bile! 24 gün önce olduğu gibi. Hayır, 25 oldu doğru ya!"

-"Haklısın."

-"Keşke olmasaydım ve keşke sen kendini savunsaydın." [Sevgili Poe, beni dinle. Ben senin iç sesin. Sakin ol ve tek bir günde bilmem ne hâle gelme olayını siktir et. O sevdiğin adam spastik özürlü! Daha kibar ol.]

Kaybedecek hiçbir şeyim yok, tuttum esmer bedeni sıkıca sarıldım.

-"Orta Çağ'ın acımasızlığından Uzay Çağı'nın hissizliğine uzanıyor irislerin ama ne olur beni yok etme, Kim Kai."

ଘ(੭ˊᵕˋ)੭

Dostum okuyorsunuz bari oy verin ya da yorum yapın.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 05, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kozmos'un Çöplüğü  // ChanKaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin