chapter 1

18 0 0
                                    

Bilinçaltımın beni, boğazıma ince ve hastalıklı bir çift elin sarıldığına inandırması o çirkin rüyadan sıçratarak uyandırmasına yetmişti.

Arkası ağrıyan gözlerim sulanmış bir vaziyette baş ucumdaki saatin kırmızı dijital sayılarına baktım. Saat sabahın dört çeyreğiydi, ben uykuluydum.

Gözlerimi tavana doğru çıkarırken bedenim de aynı doğrultuda sırt üstü konumunu alıyordu. Üzerine yattığım için uyuşan sağ kolumu hareket ettirmeye çalıştıkça vücuduma yayılan titreme her bir saniye uykumu daha da açıyordu.

Çatlak dudaklarımın arasından iniltimle beraber çıkan titrek nefesim son uyku damlamı da yanında götürmüştü.

Bana sırtını dönmüş bedeni umursamadan yatakta doğruldum. Yer yatağımdan kalkıp, yine, yerde duran sabahlığımı üzerime geçirmem çıplak vücudumu ısıtmam içindi.

Aylak adımlarımı balkona yönlendirdiğimde camlardan gelen esinti tüylerimi ürpertmeye yetiyordu. Londra'nın sonbaharı hiç de nazik değildi.

Uzun zamandır yağlanmamış kapının küçük çaplı gürültüsü evde yankılanırken arkama dönüp bakmadan balkona doğru bir adım attım. İçeriye soğuk rüzgarın estiğini biliyordum fakat zihnim sanki bu o gecelerden biriymiş gibi düşünmeme sebep oluyordu.

Sanki yine yalnız kalmışım gibi.

Birçok gece hayaliyle konuştuğum o kişinin ellerini belimde hissettim. Güçlü parmakları belimin yanlarında yukarıya tırmanırken başım sağ omzuma doğru düştü.

Boynumda gezinmeye başlayan burnunu hissettiğimde dudaklarımın arasından kontrolsüz bir inilti daha çıktı. Rüzgara karışan ve bu soğuk, karanlık gecede Londra sokaklarında büyük bir gezintiye çıkan iniltim Zayn'ın ellerinin kasılmasına neden oldu.

Göğüsümün tam altındaki eli kitlenmişken diğer eli serbestti ve yavaşça sabahlığımdan içeri girmişti.

Bedenim ısınmıştı ve soğuk parmak uçları vücudumda kaymaya devam ediyordu. Eli usulca aşağıya inerken nefesimin kesilmesine engel olamadım.

Başımı arkaya atarken ay ışığı altında parlayan kısa sarı saçlarının kokusu beni iyice uyandırmıştı. En az altlarda dolaşan eli kadar hem de...

Dizlerim yavaşça güçsüzleşiyordu ki kaslı koluna tutundum. Sıcak nefesini boynuma veriyor ve fısıltıları içime işliyordu. "İçeri geçiyoruz."

Başımı iki yöne sallarken elinin daha da hızlanmasını istiyordum. Çok iyiydi.

Aniden durup göğüsümün altında sabitlediği eliyle boğazımı kavradı, beni deli ediyordu. "Şimdi içeri geçiyoruz."

Parkedeki ayak izlerini takip ediyorken üstünü giyinmediğini fark ettim. Önüne geçip ellerimi göğüsüne koyduğumda sıkkın bir nefes veriş duydum. "İstemiyorsan.."

Ellerimi vücudunda kaydırıp arkamı döndüğümde sabahlığımın kuşağının açıldığını hissettim.

İstiyordu.

Zevkle gözlerim kapanırken Zayn sabahlığımı omzumdan aşağı yollamıştı bile.

Ateşler içerisinde yanan tenim dudakları ile buluştuğunda ve benim için sertleştiğini gördüğümde boğazıma sarılan ellerin beni uyandırmasına hiç de kızmıyordum.

°

İç içe birmiş, tek bir beden olmuşken uyandık. Gözleri suratımda gezinirken suratına takınan o gülümsemeyi her zaman sevmişimdir.

Ağır ağır dudakları omzuma yaklaşırken kısa bir süre sonra omzuma bıraktığı minik ısırık yüzümü aydınlatmıştı.

Çenesi omzumda dinlenirken tenindeki tuzun kokusunu duyabiliyordum, bu çok... güzeldi.

"Seni kırmak istemiyorum. Hiçbir zaman."

Ah, hayır. Bunu konuşmak istemiyordum. Geride kalmasını ve bu konuyu hemen kapatmasını istiyordum.

Doğrulup yatakta oturur pozisyonunu alırken masum gözleri gözlerime kenetlenmişti. Bunu gerçekten de samimi söylüyordu. Hep samimi söylerdi.

"Biliyorum, biliyorum... Sadece bir daha öylece kapıyı çekip gitme. Ben- Seni bekliyorum."

Çenemi parmakları ile nazikçe kavradığında yüzünün ne kadar tapılası olduğu geçti aklımdan. Ona tapıyordum.

"Çektiğin tüm bu acının içinde yine de çok tatlı kaldın. Hep kalırsın."

Sanki bir nefes arasında odadan gitmiş gibi hissettim. Gözlerim yerdeki kıyafetlerini, balkonda sigarasını içen uzun bedenini arıyordu. Burada olmasını, sıcaklığını hissetmeyi istiyordum.

Gitmişti.

Bugün salıydı.

7 Ocak, 20.

Salı, gitmişti.

Zayn'ın olmadığı zamanlarda kendi evim bir yabancının barakasıymış gibi hissettirirdi. Üzerimi giyinip hızlıca buradan çıkmalıydım.

Eğer şanslıysam Zayn bu akşam eve gelecekti. Neden gelmesin ki zaten? Ben onun sevgilisiydim, kimseye göstermediği şefkat ve sevgi benimdi.

°

Her zamanki hızımla evin kapısını kitleyip dışarı çıktığımda geride unuttuğum bir şeyin olmadığına emindim.

Şemsiyem yoğun ama tezat oluşturacak şekilde sert olmayan yağmurdan beni korurken birkaç blok aşağıya yürüyordum.

Yaklaşan gösteri ruh halimi mahvetmişti. Hayır, başrolü alamadığım, yeteri kadar iyi olmadığım için değildi bu düzensiz duygularım. Ne kadar kusursuz olursam olayım sahnenin arkasına itilmemdendi.

Stüdyoya girip üzerimi değiştirdiğimde içeride oynanan tanıdık müzik omuzlarımdan bir yükün alınmasına sebepti. Vaktinde yetişmiş, azıcık bile olsa provamı kaçırmamıştım.

Bu bile yeterliydi.

Dört bir yanı aynalı odaya girdiğimde zaman kaybetmeden ısınmaya başladım. Kuğu ben olmayabilirdim fakat ilerlemem gereken bir yol vardı.

Ben bu gölün beyaz kuğusu olmalıydım.

Kusursuz olmalıydım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 23, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

the early morning // malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin