-0.1-

39 1 0
                                    


    Baş ucumdan gelen tiz sesle seslice oflayıp iki kişilik yatağımın sesten uzak tarafına doğru yuvarladım kendimi . Ama ses " Kalk artık koca götlü ! " dercesine daha da yükselmişti . Başımı yastıktan kaldırıp telefondan geldiğine emin olduğum sesin alarm mı yoksa zil sesi mi olduğunu algılamaya çalıştım . Ama tabiki de bunu yaparken benim hiç bir zaman alarm kurmama mı hesaba katmamam da ayrı bi komikti .

    Çok bi bok varmış gibi sabahın köründe beni arayacak iki kişi vardı biriyle aynı evde yaşadığımı düşünürsek kesinlikle diğer süper zeka arıyordu .

" Ne var Namjoon gene kim vuruldu sabah sabah ? "
" Acilen bara gelin ! "

    Bu benim suratıma mı kapattı ? Sokucam barına da sanada bıktım lan bıktım . Barlar akşam kullanılmaz mı ? Biz niye sürekli sabahın yedisinde gidiyoruz , bezdim yemin ederim bezdim .

   Derin bi iç çektikten sonra ayaklarımı yataktan sarkıtıp kendimi zar zor yataktan çıkardım . Merdivenlerden inerken bir yanda da saçlarımı düzeltmeye çalışıyordum . Kıvırcık saç ne kadar güzelse bir o kadarda zorluydu . Yinede seviyordum , insanların verdikleri tepkilerden dolayı kendimi ayrıcalıklı gibi hissediyordum . Sanırım Kore gibi bir ülkede yaşadığımı ve Korede ki kıvırcık saçlı insan sayısını düşünürsek gerçekten ayrıcalıklıydım .

Mutfağa adımı mı attığım an gelen kıkırtılardan Jungkook' un mutfakta olduğunu anladım .

" Sen bu saatte kalktığına göre bize yine bar yolu göründü . Doğru muyum ? "
" Lanet olsun ki evet ! "

    Kapı pervazına dayadığım kafam ve yarı kapalı gözlerimle biraz daha uyuklamaya çalışırken yaklaşan adım sesleriyle başımı yasladığım yerden kaldırmadan bana doğru gelen Jungkook 'a çevirdim . Tam önümde durduğunda elleri çıplak belimi buldu ve beni nazikçe kendine çekti . Boynuma kondurduğu minik öpücükten sonra anlını anlıma yasladı ve her zaman yaptığı gibi dudaklarımın üzerine sıcak nefesini vererek fısıldadı . Ve kahretsin ki bunu her yapışında sesimi çıkarmadan ona bakıyordum .

" Kahvaltı içerde sen geç bende şimdi geliyorum . "
" Jungkook kahvaltı etmeyi sevmediğimi biliyorsun . "
" Sende sana zorla kahvaltı yaptıracağımı biliyorsun şimdi içeri geç ve beni bekle birtanem . "

    Kafamı hafifçe aşağı yukarı sallayıp ellerini belimden çekmesini bekledim ve içeri adımlamaya başladım . Masaya oturdum ve Jungkook ' un sanki kraliyet ailesi gelecekmiş gibi özenle hazırladığı sofraya baktım . Kahvaltı etmekten uzun süredir nefret ederdim . Jungkookta bana çok yardımcı olarak neredeyse her sabah bana zorla kahvaltı yaptırırdı .

   Yan tarafımda hissettiğim hareketlilikle elinde iki soğuk kahveyle yanıma oturan Jungkook 'a baktım . Bir elindeki soğuk kahveyi önüme koyduğunda gülümsedim . Ah evet soğuk kahve sabahın köründe de olsa seveceğim üç şeyden biriydi . Diğerleri de dondurma ve milkshaketi . Saçma bi şekilde bu üç soğuk yiyecek veya içecek her ne ise onlara zaafım vardı . Bu üç şeye zaafımda aynı kahvaltıdan nefret edişim gibi o gittikten sonra başlamıştı ya zaten . Önümdeki siyah tabakla bakışırken tabağıma bırakılan kahvaltılıklarla bakışlarımı boş tabaktan , yiyecekleri koyan Jungkook 'a çevirdim .

" Yoonji ben seni her sabah zorla kahvaltı ettirmeye bıktım sende şu kahvaltı nefretinden bıksanda ikimizde rahat etsek ya ? "
" Hıhı . "

   Net ve kısa cevabımdan sonra bakışlarımı tekrar tabağıma çevirdiğimde Jungkook 'un sıkıntıyla nefes aldığını duydum . Eskiden olsa neden bu şekilde nefes aldı , benden sıkıldı mı ? Gibi zibilyon tane saçma soruyla kendimi doldurur ve koca günümü kendimi yiyerek geçirirdim . Fakat şimdiki Yoonji olarak nefes almayı bırak senden sıkıldım siktir git dese umursamadan masadan kalkıp kahvaltıdan yırttığım için sevinecek durumdaydım . Ne fark ederdi ki o bile beni bırakıp gitmişti . Jungkook gidemeyecek miydi sanki ?

You Will Just Say Mr. Min | MYGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin