Bölüm 1: Efsane

24 1 0
                                    

Park Jimin

Dersin bitimine dakikalar kalmıştı. Derse olan ilgimi ise beşinci dakikadan kaybetmiştim zaten. İlgisizce pencereden dışarı bakarken elim kaşınan yüzük parmağıma gitmişti otomatikmen. İnce ve kısa parmağımı nazikçe kaşımayı bırakalı saatler olmuştu. Yorgunlukla iç çekip saati kontrol ederken bile kaşımayı bırakmamıştım fakat bunun anormal olduğunun farkında değildim.

Son bir dakika kala sıramdaki not almak dışında her iş için kullandığım defterimi ve kalemlerimi çantama yerleştirdim. Bugün fazla yorulmuştum ve kendimi çok halsiz hissediyordum. Gözlerimi açık tutmak işkenceye dönüşmüştü. Sabah yaşanan ufak olayı herkes unutmuştu. Bende fazla takılmamıştım ama anlaşılan o ki, vücudumu son günlerde fazla yormuşum. Yoongi ile sınıftan çıkarken eve gidip iyi bir uyku çekmeyi aklıma not ettim.

Okulun dış kapısından çıkıp artık ezberlediğim adımlarımı atacakken fark ettiğim beyaz Range Rover ile adımlarımı durdurdum. Sabah babamın çıkışta bizi alacağını söylediği sözler beynimde yankılandı. Yoongi arabayı ve benim durduğumu fark etmemiş, yürümeye devam ediyordu. Çok uzaklaşmadan hemen ona seslendim ve arabayı gösterdim. Sanırım ona söylemeyi unutmuş olabilirim...

~~~

Genelde gürültülü geçen araba yolculuklarımız, benim halsiz olmamdan mütevellit sessizdi. Sanırım bütün gürültüyü ben yapıyormuşum. Başımdaki sabah hafifleyen ağrının tekrar şiddetlendiğini hissedebiliyordum. Cama yaslı anlımı minik ellerimle ovuşturarak ağrının hafiflemesini bekledim. Boşa kürek çekmek diye buna derler Jiminie.

Eve geldiğimizde Yoongi ile kısaca vedalaştık. Uyumayı plânlamasaydım birlikte bir şeyler yapabilirdik ama ayakta duracak halim yoktu. Bunu gece geç yatmama yordum. Enerjimin son demlerini kullandığımı hissediyordum. Yoongi de bunu anlamış olmalı ki bir şeyler yapmayı teklif etmedi.

Eve girdiğimizde annemin yokluğunu henüz fark ediyordum. Babama dönüp kısık sesim ile konuştum. "Baba, annem nerede?" "Ofisten arkadaşları ile alışverişe gitti. Bir, iki saate gelmiş olur. Yorgun görünüyorsun oğlum, iyi misin?" Cümlesini bitirir bitirmez gelip elinin tersini alnıma yaslayarak ateşimi ölçmüştü. Bu hareketi ve ilgili sesi ile içimi ısıtmıştı. "Gece geç yatmıştım. Annem gelene kadar dinlenirsem daha iyi olurum." diye yanıtladım babamı.

Yukarı uyumak için odama çıkmak üzereyken çıkışta beni almasının nedenini sormayı unuttuğum aklıma geldi. "Babacığım, benimle konuşmak istediğin bir şey mi vardı? Neden beni almaya geldin? " Sesimdeki merak hissedilir seviyedeydi fakat konuşurken bacaklarımdaki gücün iyice azalmasıyla yanımdaki sandalyenin sırt kısmına tutunup ağırlığımı ona verdim. "Annen geldiğinde birlikte konuşuruz oğlum. İyi görünmüyorsun." diye yanıtladı. Bende üzerinde durmadan odama çıktım.

Çıktım demesi kolay tabii... En son yerde sürünüyordum. Bu merdivenler hep bu kadar fazla mıydı?

Üniformalarımı çıkarmadan kendimi yatağa attım. Aklımda dolaşan tilkilerden biri bana 'Bu ilk geç yatışın değil. Vücudunun bu şekilde tepki vermesi garip değil mi, Chim?' diye fısıldadı. Fakat bunun üzerinde düşünemeden uyuyakalmıştım, sağ elim sol elimin yüzük parmağını ovuştururken...

~~~

Parmağımdaki yanma ile gözlerimi açtım. Terden sırılsıklam olmuştum. Hava kararmıştı. Sol elime baktığımda yüzük parmağımın üzerinin kızardığını gördüm. Hem yanıyor hem kaşınıyordu. Parmağımı deli gibi kaşırken gelecek rahatlama hissini bekledim fakat artan yanmayla hayal kırıklığına uğradım. Başım çatlayacak gibi ağrıyordu. Parmağımın acısıyla gözlerim dolmuştu ama kaşımayı bırakmıyordum.

Ring of Nature |JiKook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin