Hangi sebep, bir anneye çocuğunu terk ettirmek mecburiyetinde bırakır?
Henüz beş yaşındayken annesi tarafından terk edilen bir kız çocuğu ve ona annesinin yokluğunu aratmayan müthiş bir babanın hikâyesi...
Anne sevgisinden, kokusundan mahrum büyüyen kız çocuğu, artık 17 yaşına gelmiş liseli, yetişkin bir kız olmuştur. Anne kelimesinin onda tanımı yoktur. Ama baba öyle değil, baba "her şey" demek. Boşuna kız çocukların ilk aşkları babaları olur, dememişler.
Peki ya bu baba, kızını terk ederse... Kızın yüreği bu acıyı kaldırır mı?
Doğruyu ve yanlışı ayırt edebilecek yaşa gelmiş kız; isyan edercesine haykırdı: "Sen... Sen de o kadın gibi beni terk ediyorsun. O kadından nefret ettiğim kadar, senden de nefret ediyorum."
Oysa sadece kendisini kandırıyordu. Zira o da çok iyi biliyordu ki babasından nefret edemeyeceğine. Babasının ayaklarına kapanıp "beni bırakma!" diye yalvarır.
Bir anne gerçekten sonsuza kadar çocuğunu terk eder mi?
Etmez...
Küçülmek istiyordu, küçülüp küçülüp yok olmak... Odadaki köşeye çekilip buz gibi duvara sırtını yasladı, kollarıyla bacaklarını sardı. Küçüldükçe küçüldü.
Hayatın sırtına koyduğu yük, ona çok ağır geliyordu. Bazen sarsılıyor, bazen de dengesini kaybedip yere çakılıveriyor. Bu, cambazın ipin üzerinde dengesini korumaya çalışmasından farksızdı. Oysa sadece "Affettim" dese sırtındaki yükler, teker teker düşecek.
Belki de affetmek için çok geç kalmıştır...
Hayatta herkes; ikinci şansı hak eder, ikinci şansı vermekten asla çekinmeyin.
Üçüncü şans mı? Öyle bir deliliğe kalkışmayın.
Siz hiç affetmek için geç kaldınız mı?
Ben kaldım... Ben Aylin Vural.Merhaba, nasılsınız?Umarım iyisinizdir. Bu benim ilk hikâyem. Düşüncelerinizi yoruma bırakırsanız sevinirim.
Sağlıcakla kalın:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geç Kalınmış Af
Teen FictionKapalı bir kutuya benzer karşımızdaki kişinin içi. O kutunun kendiliğinden açılmasını beklemek, budalalıktan başka bir şey değildir. Karşımızdaki bir çift göze, en ince detayına kadar bakarsak, işte o zaman kutu açılır, hiç zorlanmadan. Ve tüm yaşan...