tüm acılarını silebilirim

699 37 25
                                    

Geldim bebeğim, aramızda sadece bir kapı engeli var. Buradayım ve her zaman burada olacağım.

Evine gelmeden önce aklımda konuşmamı hazırlamıştım fakat kapının önünde aklımdaki her şey silinmişti.

Acımızı dindirmeye geldim sevgilim...

Son bir derin nefesle beraber zile bastım. Zilin tiz sesi evin içinde yankılarnırken vücudum az sonra göreceğim yüz yüzünden titremeye başlamıştı bile. Kapıdan bir adım geriye gittim ve beklemeye başladım.

Tanrım hiç bitmeyecek gibiydi.

Sonra kapıyı açtı. Dağılmış saçları, şişmiş göz altları ve morarmış dudaklarıyla bile hâlâ eskisi kadar çekiciydi.

Gözleri gözlerimi buldu. Şaşırmadı bile. Duygusuzdu. Önce eli kapı kolundan düştü sonra ise gözünden bir damla yaş. Uzanmak istedim. Uzanıp o yaşı silmek istedim. Ama yapamadım. Ellerim titriyor, ağzımdan tek kelime çıkmıyordu. Bakıştık bir süre. O ağlıyor, ben ise ağlamamak için dudaklarımı ısırıyordum.

"Neden geldin Emre?" dedi çatallaşmış sesiyle. "Yetmedi mi nefretini kustuğun? Ne haldeyim görmüyor musun? Hiç mi acıman yok bana?" diye devam etti sözlerine. Bir şey demedim. İçini dökmesini bekledim.

"BİR ŞEY SÖYLESENE AMINA KODUĞUM!?" diye kükredi.

Kafamı yüzüne kaldırıp tam gözlerinin içine baktım.

"Acını dindirmeye geldim sevgilim."

Gülmeye başladı. Deli gibi. Gözlerinden yaşlar gelene kadar güldü. Gülmeyi kestikten sonra dizleri üstüne çöktü. Hıçkırarak, yerlere vurarak ağlamaya başladı.

"Benimle oyun oynuyorsun. Beni yine kendine bağlayıp terk edeceksin. Hep yaptın bunu. Bir daha yapmana izin vermeyeceğim. Siktir git şimdi burdan Emre. Sen aşk değil, köle arıyorsun." dedi.

Yıkıldım. Belli etmemeye çalıştım ne kadar kırıldığımı.

"Bu kadar mı? Döktün mü içindekileri?"

"BİTMEDİ OROSPU ÇOCUĞU BİTMEDİ. DELİRTTİN LAN BENİ TAM SENİ AŞABİLECEĞİMİ DÜŞÜNÜRKEN NE BOK YEMEYE KAPIMA GELİYORSUN SİKİK!?"

"Lütfen içeri geçmeme izin ver Murat. Bütün binayı ayağa kaldırıcaksın." dedim. Onun sesine karşın benimkisi fazla sakindi. Ama o bilmiyordu içimdeki kırılmışlığı.

"Siksen bu eve seni bir daha almam lan." dediği şeyin ironikliğiyle dudaklarımda çarpık bir gülümseme oluştu. Ne dediğini anlamış olacak ki bana baktı ve "Sakın." dedi. "Sakın ağzını açma sikerim ağzını."

"Peki bir şey demiyorum sevgilim ama lütfen içeri geçip acılarını dindirmeme izin ver." dedim.

O da yorulmuş olacak ki üstelemeden içeri geçmem için kapıdan 2 adım geri gitti. Ayakkabılarımı hızlıca çıkarıp içeri girdim. Ezbere bildiğim evin içinde ayrılığımızdan beri hiçbir şey değişmemişti. Salona doğru gidip ikili koltuğa kendimi attım. O ise arkamdan bakışları yerde bir şekilde salona girdi. Tekli koltuğa oturup elleriyle oynamaya başladı. Ne diyeceğini, ne tepki vereceğini bilmiyor gibiydi.

Beş dakikalık sessizliğin ardından boğazımı temizleyip söze girmeye çalıştım.

"Seni hep sevdim biliyorsun değil mi? Seni üzsem de, kırsam da bu kalp sadece senin için atıyor Murat. O çocuk... benden daha mı iyi davrandı sana? Muhtemelen evet. Biliyorum sevgilim sana çok acı çektirdim. Elimde değildi. Özür dilerim. Keşke zamanı geri döndürebilsek de o hataları yapmasam. Bana yazdıktan sonra seni terslememin sebebi bir daha kırılmanı önlemekti. Beraber olursak daha çok kırılırsın diye düşündüm. Daha fazla kırılmanı istemedim. Çok aptalım." dedim ve ne zaman aktığını bilmediğim göz yaşımı sildim. Kafamı yukarı kaldırdım ve akmak için hazırlanan yaşı geri göndermeye çalıştım. Ellerimi yüzüme kapatıp konuşmamın son sözlerini söyledim. "Seni köpek gibi seviyorum Murat."

Kafamı ondan tarafa çeviremiyordum. Göreceğim manzaradan korkuyordum. Onun ağlamasına dayanamıyordum. O benim bu dünyada sahip olduğum en değerli kişiydi. Zarar verdiğim biriydi.

"Sen bana neler yaşattın Emre." dedi zor duyulacak kadar kısık bir sesle.

"Hepsi için çok pişmanım. Zamana bırakalım yavaş yavaş bütün yaralarını sarayım. Ne dersin?" dedim ve ellerine uzandım. Çekmedi ellerini. Uzun kemikli elleri, parmaklarımın arasına alıp dudaklarıma götürdüm ve bir öpücük kondurdum. İçim titredi. Ellerini okşamayı bırakıp yüzüne baktım.

"Sen böyle bakınca sana olumsuz bir cevap veremiyorum ki ben. Bakma öyle. Bütün hatalarını affedesim geliyor. Bu dediklerinde ciddiysen eğer izin veriyorum beni iyileştirmene." dedi ve koltuktan kalkıp yanıma oturdu. Yanımda oluşan sıcaklık ve Murat'a ait olan o eşsiz koku aklımı kaçırmama neden oluyordu. Ani bir hareketle ona döndüm ve kollarımı beline sardım. Kafamı boynuna gömdüğümde iç geçirdi ve ellerini boynuma doladı. Hiç bitmese, sonsuza kadar böyle kalabilsek keşke, diye düşündüm. Ama ayrılmak zorunda kaldım. Telefonum çaldı ve gerçekliğe geri döndük. Telefonu çıkarıp arayana baktım. "Harun" yazısını görünce kafamı Murat'a çevirdim. Telefona bakıyordu ve belli ki Harun'un kim olabileceğini düşünüyordu.

"Rahat konuşamayacaksan çıkabilirim." dedi ama ses tonu aksini iddia ediyordu. "Senden gizlim yok. Bu o yanımdaki çocuk işte. Arkadaşım." dedim. Kafasını sallayıp başka yöne çevirdi. Aramaya cevap verip konuşmaya başladım.

"Efendim."

"...."

"Gelemem şu an Harun. Murat'ın yanındayım."

"...."

"Galiba işleri yoluna koyabilmem için bana şans verecek." dedim ve gülümseyerek ona baktım. Bana bakıp minik de olsa o da gülümsedi.

"Hadi kapatıyorum kardeşim."

"Beni tanıyor yani." dedi. İnanamıyor gibiydi.

"Evet." dedim.

"Artık gitmem gerekiyor Murat. Ama sonra yine konuşuruz." Lafımı bitirerek ayağa kalktım. Kapıya doğru yürürken arkamdaki beden omzuma dokundu.

"Teşekkür ederim. İçimdeki seni tekrar yaşattığın için."

"Teşekkür ederim. Bana şans verdiğin için." dedim ve kapıdan çıktım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 31, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

bittiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin