-19- myg non-text pt.2

4K 268 64
                                    

sizi bekletmek istemedim hazır yazmışken🤗

Her zaman buluştuğumuz kafenin önünde hep dans eden bir grup olurdu. Bizim favorimiz solo bir dansçıydı, Hoseok. Tanışmış, iyi anlaşmıştık fakat buluşup görüşen arkadaşlar değildik. Seokjin, Namjoon ve ben birbirimizden uzun süre kopmadık. Hoseok'la da arasıra konuşurduk, o caddede rastladığımızda.

Yıllar sonra -Namjoon ve Seokjin olaylarından sonra- Namjoon beni kendi şirketine girmeye ikna ettikten hemen sonra Hoseok'u bulup kolundan tuttuğu gibi onu da kendi şirketine sokmuştu. Hoseok da Jimin'i.

Her zamanki ben olarak başlarda mesafeli davranıyordum fakat Jimin öyle bir şeydi ki, buzlarımı çabuk eritmişti. Kalbim ona öyle bir ısınmıştı ki.

Çok güzel bir çocuktu ve fazlasıyla yetenekli. Bazen dans provalarında fazla yakınlaşırdık. Eve gittiğimde ve düşüncelerimle baş başa kaldığımda aklıma hep o anlar gelirdi.

Dolgun kalçaları, düzgün bacak fiziği, kaslı göğsü, sixpackleri, dolgun dudakları, pürüzsüz buğday teni ve o dans edişi küçük Yoongi'yi uyandırmak için fazlaydı bile.

Bunlara zıt olarak gözümün önüne ellerimin arasında minicik kalan elleri, gülümsediğinde kaybolan gözleri, öndeki yamuk dişi ve kalıplı cüssesiyle minik bir civciv gibi bana sığınışı gelince de kalbim deli atmaya başlıyordu.

Etkilendiğimi, hatta ondan hoşlanmaya başladığımı kendime çoktan itiraf etmiştim.

Ama onun neler düşündüğünü bir türlü çözemiyordum. Yerine göre davranmayı çok iyi bilen biriydi. Olgun, çirkef, çekingen, arsız, çocuksu... Neredeyse her haline tanık olmuştum. Aramızdakilerin kendiliğinden gelişmesini istiyor, hoşlandığımı itiraf ederek onun düşüncelerine yön vermek istemiyordum.

Jimin'i düşünmek onu özletmişti. Namjoon'un üzerine ceketimi örtüp odamdan çıktım. Hala şirketteydik ve akşam olmak üzereydi. Dans ettiğine emindim ve yine yemek yemeği unuttuğuna da kalıbımı basardım.

Dediğim gibiydi herşey ve Jimin'i yemeğe çıkarma fikri yanlızca aklımda dolaşıyorken gayet mantıklıydı. Fakat onun içmeyi ne kadar sevdiğini bir anlığına unutmuş, şarabı fazla kaçıran Jimin'in bana sulanmaya başlayacağını hesaba katmamıştım.

Küçücük görünen ama kalıplı bedenini evine çıkarıp yatağına yatırırken öyle zorlanmıştım ki, bir ara Jimin'i yerde sürüklediğimi hayal meyal hatırlıyordum. Her yerimde dolaşan elleri ise bana hiç yardımcı olmuyordu.

Ara sıra şarap geceleri yapardık ikimiz. Bir sonraki gün, gece olanları hatırlamayan biri değildi bu yüzden şuan da yanlış birşey yapmaktan çekiniyordum.

Yatağına yatırmıştım, o ise kollarını boynumdan çekmemişti. Yatakta üzerine doğru eğilmiş bir şekilde duruyordum ve yüzlerimiz feci yakındı.

Şaraptan kızarmış dudakları ve sarhoşluktan al al olmuş yanaklarıyla öyle davetkâr duruyordu ki.

Nasıl göründüğümü bilmiyordum fakat bende Jimin'den farksız olmalıydım ki ikimizinde mantıklı düşünemediği bu dakikalarda beni kendisine çekip dudaklarıma yapışması uzun sürmemişti.

İkimiz de uzun süredir bunu bekliyormuş gibi birbirimize saldırmıştık. Dudaklarından aldığım şarap tadıyla, değilmişim gibi daha da sarhoş olduğumu hissediyor, uyuşuyordum. Dolgun alt dudağını dişlerimle eziyor, tüm gücümle emiyordum. Şaraptan dolayı beynim pelteydi ve tam olarak hissedemediğimi düşünüyor, daha sert asılıyordum.

Jimin'in ilahi ses tonuyla ortama bıraktığı delirtici iniltisiyle ayırmıştık dudaklarımızı.

İleri gitmemiştik. Ne o bana dokunmuştu, ne ben ona. İkimizinde ihtiyacı olduğu şehvet dolu bir öpücüktü. Kendimi Jimin'in soluna doğru atmış, onu kollarım arasına alarak sarhoş beyinlerimizin uykuya dalmasını sağlamıştım.

AY öpüştürdüm sonunda🤧

dancer |yoonminstagram|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin