Mesajı aldığım gibi elime geçen şeyleri giyinip şirkete gelmiştim. Yoongi hyung pratik odasında tek başına oturmuş şarkı listesiyle uğraşıyordu. Kapıdan içeri koşturarak girmiş ve reflexle kapıyı arkamdan kapatmıştım. Yoongi hyung geldiğimi görünce ayaklanmış bana ulaştığı gibi belimden çekip beni kendine yaslamıştı. Koşturmaktan hızlı hızlı alıp verdiğim nefesim kesilmiş, o anın heyacanıyla titremiştim.
Elbette dün geceyi ayrıntısına kadar hatırlıyordum. İçmeyi seven biri olarak iyi de bir içiciydim ve tamamen sarhoş olmak benim için zordu. Tamamen sarhoş olmadan da ne yaptığımı bilemeyecek kadar kendimden geçmiyordum. Dün gece devirdiğimiz şarap şişeleri bana Yoongi hyungu öpmek için cesaret vermişti. Normalde flörtöz bir havam vardı ve hoşlandığımı direk belli etmeyi seviyordum ama karşımda yaptığı işle beni kendine hayran bırakmış, karakteriyle onu idolüm olarak görmemi sağlayan Güney Kore'nin en iyi solo rapçisi duruyordu.
Ona olan hayranlığım ünlü olmasıyla alakalı değildi. Ya da ondan hoşlanıyor olmam fiziksel güzelliğiyle ilgili değildi. İçinde yetiştirdiği gerçek Yoongi'yi görmek kalbimi ona karşı ilk attırışıydı.
Şuan, boyu boyuma eşit olan bu adamın dudakları dudaklarımın iki santim uzağında duruyorken onun güzelliği hakkında düşünmek beni softlaştırıyordu. Sonra Yoongi hyung bana biraz daha yaklaştı ve burnuma dolan o misk kokuyla daha çok fokuslanmamı sağlayan ıslak pembe dudakları aklıma dün geceyi getirdi ve aynı istekle yanıp tutuşmaya başladım.
İlk kim kime saldırdı emin değilim ama sırtımın duvarı boydan boya saran büyük aynaya yaslanmasıyla dillerimizin birbirine girmesi bir olmuştu. Yavaş değildik, gerçekten ikimizde bunun için kavruluyorduk. Yoongi hyung, dillerimizin savaştığı o anda dilini kendine çekerken dişlerimin arkasına sürtmüş, alt dudağımı büyük bir istekle şeker gibi emmişti. Ben o sırada soluklanıyor, ciğerlerime Yoongi hyungun kokusunun dolmasına izin veriyordum. Karşılık vermediğim bu kısacık anda Yoongi hyung üst dudağımı içinden dışına doğru diliyle gezmiş ve benim onun dilini yakalayıp kendimden geçmişcesine diline sakso çekmeye başlamamla odaya ilk inlemesini bırakmıştı.
Dilini ağzımın içine komple almak için dudaklarımı ağzınının içine sokuyor ve boydan boya hafifçe dişlerimi sürterek dilini ağzımdan çıkarıyordum. Karışıklı öpüşmeye devam ettiğimizde minik şeker pembesi dudaklarını resmen sömürüyor, tadı günlerce ağzımda kalacak şekilde emiyordum. Bir alt bir üst dudağa geçiyor arasıra hafifçe dişleyerek çıldırmasını sağlıyordum. Benim kaslı bacaklarım onun düzgün ince bacakları arasında kalmış, vücuduma giren zevk dalgalarıyla sağ dizim biraz havalanmış ve Yoongi hyungun iç uyluklarına dayanmıştı.
Olanlar tam olarak bu zaman diliminde yaşandı.
Birden pratik odasının kapısı büyük bir güç tarafından öylesine hırçınca açıldı. O anki korku ve sıçramayla dizimi Yoongi hyungun üyesine vurmuş oldum.
Herşey ağır çekimde ilerlemeye başladı. Önce Yoongi hyung kendini tutarak yavaşça iki büklüm yere uzandı. Namjoon hyung beklenmedik uyguladığı fazla güç yüzünden elinde kalmış kapı kulpuyla şaşkınca bize bakmaya başladı. Ben ise olayın şokuyla havaya kaldırdığım ve Yoongi hyungun üyesine tekme attığım dizim hala havada, ağzım iki karış açıkken bir yerde kıvranan Yoongi hyunga birde hala kapıda dikilmiş olayı kavramaya çalışan gözleri şiş Namjoon hyunga bakıyordum. Ellerim güç almak istercesine arkamdaki aynaya yaslanmış dehşet dolu ifademle ne yapacağımı kestiremiyordum.
"Lan neye bakışıyorsunuz acaba benim burda yumurtalıklarım patladı."
Yoongi hyungun sesiyle ikimizde kendimize gelip onun yanına koşmuştuk.
Şimdi ise Yoongi hyungun ağrısı dinmiş, o şehvetli öpüşmemizle şişen minik dudakları hassas teni yüzünden hala normale dönmemişti. Benimse zaten kalın olan dudaklarım daha bir dolgun ve kırmızı duruyordu yüksek ihtimalle. Üçümüz pratik odasının yerine oturmuş bakışıyorduk.
"Öpüşmüşsünüz." demişti birden Namjoon hyung. Sonra birşeyleri anlamdırmaya çalışır gibi dudaklarımızı biraz daha süzmüş ve lafını düzeltmişti.
"Hayır, birbirinizi yemişsiniz."
"Eğer gelmeseydin," Yoongi hyungun sesiyle ona dönmüştüm, "daha iyisi olabilirdi Namjoon." Dediğiyle utanıp kafamı diğer tarafa çevirmiştim. Açıkcası Namjoon hyungun tepkisinden deli gibi korkuyordum. Yoongi hyungun en yakın arkadaşı olması dışında bu şirketin kurucusuydu ve bunu hoş karşılamayabilirdi. Hatta belki atılabilirdim bile. Kafamda bin türlü senaryo kurmuştum ama kesinlikle Namjon hyungun elinde unuttuğu kırık kapı kulpuna sarılarak 'shipim gerçek oldu' diye çığlık ata ata odadan çıkacağını hiç düşünmemiştim.
Yoongi hyungla şaşkınca birbirimize dönmüş ve birden kahkaha atmaya başlamıştık. Ben anırmam sırasında dayanamayıp kendimi geriye doğru yere attığım sıra üstüme çıkan Yoongi hyungla ne olduğunu bir an kavrayamamıştım.
"Şu tekme olayının intikamını almalı mıyım?"
"BİR KİŞİYE DAHA YAKALANMAYI KALDIRAMAM"
Kahkaha atarak çığlık atmış ve omuzlarından tuttuğum gibi Yoongi hyungu yan tarafıma atmıştım. Ayaklanıp koşmaya başlamamla kendine gelen Yoongi hyung da peşimden kalkmış ve dakikalarca şirketin içinde yakalamaç oynamamıza sebep olmuştu.
En sonunda nefessiz kalarak ortak salonda yavaşlamaya başlamamla Yoongi hyung son kalan gücüyle hızını arttırmış ve kollarını belime sıkı sıkı sardığı gibi ikimizinde sarılarak koltuğa düşmesini sağlamıştı. Kahkahalarla gülüyor deli gibi sarılıyorduk. İkimizde fena terlemiştik ve bu açıdan Yoongi hyungun alt dudağının minik bir ksımının morardığını görebiliyordum. Bugün kahkül şeklinde kullandığı saçları alnına yapışmış, sevimli diş etleri de görünüyordu.
Çok yakışıklı adamdı be.
Çevremizdeki insanları unutmuş gibi çocuklarca eğlenmiştik. Ve şuan durduğumuz şu yakınlıkta dilimden düşen itiraf, aslında hiç de gerekli olmayan bir itiraftı. İkimizde birbirimizde olan şeylerin farkındaydık ve birbirimize o yüzden izin veriyorduk. Ama Yoongi hyung hakkını karşılık vermekten yana kullanmıştı.
"Hyung ben senden çok fena hoşlanıyorum."
"Bende Jiminnie, bende senden çok fena hoşlanıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dancer |yoonminstagram|
FanfictionYoongi Hyung: Jimin-ah Hemen şuan toparlanıp şirkete geliyorsun ve kaçırdığın provayı telafi ediyoruz. [yoonmin instagram hikayesi] -taekook/namjin