3.Bölüm

102 7 0
                                    

Üçü birbirine bakarken Fikret ortamı yumuşatmak için "ben acıktım" dedi. Ahmet "ne acıkması daha yeni yedin hem 5 kuruş paramız yok" Murat gülümsüyerek "Fikretten ne bekliyorsun ki bu durumda bile karnını düşünüyor" dedi. Ahmet "sizi bu belaya bulaştırdığım için cidden üzgünüm" dedi. Murat "yapacak bişey yok bir kere bulaştık bile artık geri dönemeyiz" dedi. Fikret "en azından hep birlikteyiz eğlenceli olacak" Murat gülerek "ben düzeltiyim başımız beladan eksik olmayacak demeye çalıştın galiba" Ahmet gülerek "laf nasıl dönüp dolaşıp hep beni buluyor" dedi. Murat "herşeyde en önde sen varsın neden olabilir acaba" dedi. Ahmet "tamam tamam biraz haklısın" dedi. Murat gülerek "biraz mı?" Ahmet "tamam tamam neyse bu konuyu kapatalım gene bana patlayacak yoksa hem daha yapacağımız bir çok şey var ne yiyecek yemeğimiz nede kalacak yerimiz var biraz para kazanmamız lazım" dedi. Fikret "benim cebimde biraz para var onları kulanabiliriz" dedi. Ahmet ve Murat "cidden o paraların burda geçeceğini düşünüyor musun?" dedi. Fikret gülerek "düşünmüyorum" dedi. Ahmet "neyse bu kadar yeter artık iş arayalım" dedi. Murat ve Fikret "haklısın" diyerek hep birlikte yürümeye başladılar. Biraz para kazanabilmek için etrafa bakındılar bir süre sonra 2 kişinin konuşmasına kulak misafiri olmuşlardı. Ahmet adama dönüp "konuşmanıza kulak misafiri oldum da un taşıma işini biz yapabiliriz" dedi. Adam dönüp "bu iş sizin için imkansız 80 çuval onu 600 m ilerdeki değirmenden buraya 2 saatte getiremezsiniz At arabanızda yok gelecek adamlarında bazı aksaklıklardan dolayı gelememesi büyük talihsizlik" dedi. Ahmet "evet At arabamız olmaya bilir ama biz bu işi yapabiliriz imkansız değil" dedi. Adam "tamam öyle olsun siz 3 kişi arabasız çuvalları getirin ben de size 5 gümüş vericem" dedi. Ahmet "2 saat fazla 1 saate anlaşalım" dedi. Adam gülerek imkansız olduğunu bildiği için "siz 1 saate getirin bende size 2 katını ödeyeceğim" dedi. Ahmet "o zaman 1 saat sonra görüşürüz" dedikten sonra adam gitti. Murat ve Fikret "Mankafa biz 1 saate 80 değil 20 tane bile taşıyamayız" dedi. Ahmet "mankafa biraz ağır oldu ya ben fikret değilim rahat ol bir fikrim var" dedi. Murat "e peki nasıl taşıyacaz anlatsana" Ahmet Fırının içine bi göz attıktan sonra orası kolay zaten tam olarak taşımış olmayacağız" dedi. Fikret ve Murat'ın kafası karışmıştı. Ahmet "Murat sen içerde bekleyeceksin Fikret ve Ben unları buraya kapı ile rahatça taşırız saat zaten geç olduğundan pek kimsede yok göze de çarpmayız" dedi. Murat ve Fikret Ahmet'in büyü kullanabildiğini unutmuştu. Murat ve Fikret "anladım" diyerek ayrıldılar. Murat Fırının içinde beklerken Ahmet ve Fikret değirmene doğru yürüyordu bir süre sonra Değirmene varan Fikret ve Ahmet değirmene girdiler. Ahmet "fırına gidecek unlar nerede?" diye sordu. Adam sağındaki duvarı göstererek "duvarın arkasındalar" dedi. Ahmet ve Fikret adamın gösterdiği yere geldiklerinde Ahmet "kapı" dedi. Önlerinde 2m boyunda 1m genişliğinde mor renkli ve üstünde saat e benzer bir sürü şeklin olduğu uzay geçidine benzer bir kapı açıldı. Fikret ve Ahmet tam çuvalı alıp atacakları sırada Murat kafasını kapıdan çıkardı" kullanışlıymış" dedi. ve tekrardan içeri girdi. Ahmet ve Fikret çuvalları içeriye atıyor Murat hızlıca yerleştiriyordu 20 dakikada çuvalları içeri atmışlardı Ahmet "az bekle gelicem" dedi. Ve kapıdan geçerek "Murat sen dizmeye devam et son 2 çuval kaldı onlarıda taşıyarak getircez daha az dikkat çekmiş oluruz" dedi. Murat "tamam sonra görüşürüz o zaman" dedi. Ahmet "görüşürüz" diyerek kapıdan geçti ve kapı kapandı. Ahmet "Fikret hadi kalan 2 çuvalı taşıyoruz" dedi. Fikret "neden kapıyı kullanmıyoruz" diye sordu. Ahmet "daha az dikkat çekmek için" dedi. Fikret "tamam" diyerek bir çuvalı aldı Ahmet de diğer çuvalı aldı kapıya doğru taşımaya başladılar o sırada Ahmet çuvalı yere koyup adama "bizim işimiz bitti size kolay gelsin" dedi. Adam şaşkınlıkla "işiniz bitti mi?" Dedi. Ahmet "evet bitti geriye bu 2 çuval kaldı onları da götürüyoruz" dedi. Adam "kalkıp duvarın arkasına yürüdü ve gözlerine inanamadı. Adam "nasıl taşıdınız bu kadar kısa sürede?" diye sordu. Ahmet "meslek sırrı" diyerek çuvalı yerden alıp fırına doğru yol almaya başladı. Fikret ve Ahmet bir süre sonra fırına varmışlardı. Murat "sonunda geldiniz yardım edin de şunları dizelim" dedi. Ahmet ve Fikret Murat'a dizmek için yardım ettikten sonra geriye 15 dk falan kalmıştı 1 saat neredeyse doluyordu. Murat "Ahmet 10 gümüş para alacağız dimi şimdi" dedi. Ahmet" evet 10 gümüş para alacağız" dedi. Murat "peki bu 10 gümüş para ne kadar ediyor?" Diye sordu. Ahmet "bilmiyorum ama yakında öğreniriz bu arada belki fark etmediniz ama bide okuma yazma öğreniceksiniz daha buradaki dili garip bir şekilde konuşabiliyoruz ama okuyamıyoruz" dedi. Fikret ve Murat "okuyamamak büyük sıkıntı olur hakikatten." Ahmet "ben okuma yazma biliyorum en azından size de öğretirim dedi. Bu sırada dışardan sesler geliyordu kapı açıldı ve içeri Fırıncı girdi. Adamı gören Ahmet "işimiz bitti bizde şimdi oturmuştuk" dedi. Adam şaşırmıştı içinden "bu kadar kısa sürede bitirmeleri imkansız" diyerek çuvalları saymaya başladı 80 tane olduğunu teyit ettikten sonra Adam "nasıl taşıdınız bu kadar kısa sürede" diye sordu. Ahmet "meslek sırrı" dedi. Adam "neyse siz işinizi yaptınız söz verdim gibi buyrun 10 gümüş paranız" dedi ve Ahmet'e uzattı. Ahmet "bir şey sormak istiyorum buralarda han var mı?" dedi. Adam "kapıdan çıkıp sağa doğru yolu takip edin karşınıza bir tabela çıkacak görmemeniz çok zor üstünde star hanı yazıyor" dedi. Ahmet "teşekkür ederim" dedi. Adam "asıl ben teşekkür ederim siz olmasaydınız yarına ekmek çıkartamazdım" dedi. Ahmet Murat ve Fikret hep bir ağızdan" kolay gelsin" dedi. Ve yola koyuldular. Bir kaç dakika yürümemin ardından hanın tabelası gözüküyordu Fikret ve Murat okuma yazma bilmediklerinden hanın yanına geldiklerini anlamamışlardı. Ahmet "han şurası" derken sol eliyle hanı gösteriyordu. Murat "cidden Han burası mı tabeladan hiçbir şey anlamıyorum" dedi. Ahmet "söylemiştim okuma yazma öğrenmeniz gerekiyor yarın öğretmeye başlarım" dedi. Hep birlikte hana girdiler. Kıyafetleri değişik olduğundan herkes onlara bakıyordu Ahmet, Fikret ve Murat umursamadan Hanın sahibine doğru yürüdüler Hanın sahibi 1.80 m boyunda 40 yaşlarında siyah saçlı kahverengi gözlü bir erkek ve üstünde siyah kıyafetler vardı. Hanın sahibi "Hoşgeldiniz nasıl yardımcı olabilirim" dedi. Hep bir ağızdan hoşbulduk dediler. Ahmet "Merhaba ben Ahmet arkadaşlarımda Murat ve Fikret 3 kişilik bir oda istiyoruz maliyeti ne kadar?" diye sordu Han sahibi" bende Kaira memnun oldum geceliği 3 kişilik 1 oda 60 bronz para" yemek dahil değil" dedi. Ahmet "şimdilik 4 gece kalacağız" dedi. Kaira "o zaman 2 gümüş 40 bronz para ediyor" dedi. Ahmet cebinden 3 gümüş para çıkartıp masaya koydu. Kaira Ahmet'e geri 60 bronz para uzattı" bu da anahtarınız 2. kat soldan 3.Oda" dedi. Ahmet "teşekkür ederim" dedi. Hep birlikte odaya doğru yürümeye başladılar o sırada Ahmet içinden 3 gümüş paranın 4×60=240+60=300 bronz para olduğunu 1 gümüş paranında 100 bronz para olduğunu hesaplarken Fikret "galiba burası odamız dimi" dedi. Ahmet "evet burası" derken anahtarla kapıyı açtı. İçeride çok bir şey yoktu 3 yatak 1 masa birde gaz lamba vardı yataklar sanki eksi dünyamızdaki hapisane ranzalarını andırıyordu. Fikret "ben acıktım" dedi. Murat gülerek "gene başladı bizimki" dedi. Ahmet "olmaz paramazı sınırlı bu dünyadaki hiçbirşeyin fiyatını bilmiyoruz hem saat zaten geç oldu yarın yersin yemek" dedi. Fikret "tamam" diyerek yatağına uzandı. Murat yatağına uzananırken "ee yarın ne yapıyoruz?" dedi. Ahmet "yarın kırtasiye gibi bir yer bakarız defter ve kalem almamız lazım size okuma yazma öğretmezsem sıkıntı çekeriz hem az çok buranın para birimlerini öğrendim" dedi. Murat "ne ara öğrendin bilmiyordun sende? "dedi. Fikret uzanır uzanmaz uyudu için hiç birşeyden haberi yoktu. Ahmet "şey hanın sahibine sorduğum sırada oda 60 bronzdu 4 gün kalcağımıza 240 bronz olması lazım 3 gümüş para ödedim ve 60 bronz geri aldım bu da 3 gümüş paranın 300 bronz para oldunu 1 gümüş paranın 100 bronz para olduğunu gösterir." dedi. Murat "anlıyorum" dedi. Murat Fikret'e dönüp" anladın mı Fikret" diye sordu. Fikret'in uyuduğundan haberleri yoktu. Ahmet tebesüm ederek " Fikret nasıl böyle hızlı uyuyabiliyor hiç anlamıyorum " dedi. Murat tebesüm ederek "aynen bende anlamıyorum ama Fikret'e katılsak iyi olucak yarın erken kalkacaz nasılsa" dedi. Ahmet "aynen" diyerek yatağına uzandı. Bir süre sonra Ahmet ve Muratta uyuyabilmişti. Sabah erken uyanan Ahmet, Murat ve Fikret'e sesledi "hadi kalkın daha çok işimiz var" dedi. Fikret ve Murat uyuşuk uyuşuk kalktıktan sonra "günaydın" dediler. Ahmet "günaydın hadi aşağıya inelim daha kahvaltı yapacağız" dedikten sonra 3'ü birlikte Aşağıya indiler. Kaira "günaydın" dedi. 3'ü bir ağızdan "günaydın" dediler ve bir masaya oturdular. Çalışan nazik bir ses tonuyla" ne sipariş ederdiniz." diye sordu. Çalışan 17 yaşlarında 1.72m boylarında mor saçlı ve kahve rengi gözlü üstünde siyah bir hizmetçi kıyafetli güzel bir kızdı. Ahmet "Merhaba ben Ahmet arkadaşlarım Murat ve Fikret hangi yemekler var öğrenebilir miyiz?" Dedi. Çalışan "memnun oldum ben de Suzuki" derken Suzuki bir kağıdı masaya koydu. Ahmet Murat ve Fikret kağıttaki yemeklerin dünya yemeklerine benzediğini fakat isimlerinin alakası olmadığını görebiliyordu. 3 tavada yumurta ekmek ve çayın gayet yeterli olacağını düşündüler. Siparişi verdiklerinde bunların yalnızca 15 bronz turması onları rahatlatmıştı. Bir süre sonra Suzuki siparişleri getirip masaya koymuştu. Ahmet cebinden 15 bronz para çıkartıp Suzikiye uzatı. Suzuki. "afiyet olsun" diyerek gitti. Murat ve Ahmet yemeklerini yerken Fikret yumurtaya ekmeğini banıp biraz kokladıktan sonra yemeği ağzına götürdü. Yemeği birkaç kez ağızında çiğnedikten sonra yumurtadaki tuz miktarından yumurta yoğunluğuna kadar herşeyi zihninde numaralandırmıştı. Yumurtadaki tuz miktarı biraz fazla olması nedeniyle Yemeğe kafasından 10 üzerinden 7 vermenin gayet yeterli olacağını düşünmüştü. Ahmet "Yemek güzel mi" Fikret "bana biraz tuzlu geldi ama genede güzel" dedi. Murat ve Ahmet "katılıyorum güzel pişmiş ama biraz tuzlu" dediler. Yemekleri bi güzel yedikten sonra boşları almak için Suzuki geldi "yemek nasıldı" dedi. 3'ü bir ağızdan güzeldi" dedi. Suzuki“ beğenmenize sevindim”dedi. Ahmet"bir soru sorabilir miyim Suzuki" dedi. Suzuki "sorabilirsin tabikide" dedi. Ahmet "kitap ve kalem alabilecek bir yer var mı burada?" dedi. Suzuki "şehir meydanında var Genel eşya tüccarı orada bulabilirsiniz" dedi. Ahmet" teşekür ederim" dedi. Suzuki "önemli değil" dedi ve boş tabakları alıp gitti sırada Ahmet "hadi kalkalım meydana gidiyoruz defter kalem alcaz daha size okuma yazma öğretmem lazım" dedi. Fikret ve Murat "hadi gidelim" dedi. Hep birlikte dışarı çıkıp meydana doğru yürümeye başladılar. Etrafta sabah olduğundan bir çok insan vardı yollardan At arabaları geçiyordu. Birçok asa ve zırh donanımlı kişiler vardı şehirin bir çok maceracı barındırdığı beli oluyordu. Bir süre sonra meydana gelmişlerdi. Ahmet etrafta genel eşya tüccarına bakıyordu bir çok yer olduğu için bulması zordu ama en sonunda tüccarın tabelasını gördü. Ahmet "hadi gelin hemen şurası" derken sağ eliyle büyük bir dükkanı gösteriyordu. 3'ü birlikte içeri girdiler. Tüccar "hoş geldiniz nasıl yardımcı olabilirim" dedi. Ahmet "hoş bulduk defter ve kalem alıcaktık fiyatları ne kadar?" dedi. Tüccar 30 yaşlarında az kilolu 178 boylarında sarı saçlı yeşil gözlü bir erkekti. Tüccar "okulamı yazılacaksınız diye sordu Ahmet'in ilgisini çekmişti "okulun olduğunu bilmiyorduk biraz açıklar mısınız" diye sordu. Tüccar "okul yeni maceracılar yetiştirmek için her sene 1 kere açılıyor 3 gün sonra okulların kayıtları açılacak" dedi. Ahmet "anlıyorum teşekür ederiz" dedi. Tüccar" önemli değil bu arada kalem 1 bronz defter 2 bronz" dedi. Ahmet ucuz gördüğü için "3 defter 3 kalem alabilir miyiz" dedi. Tücar yerinden kalkıp 3 defter 3 kalem getirirken Ahmet'in gözüne sağ alt köşede parşomene benzer bişey takıldı Tüccara dönüp "bu nedir" dedi. Tüccar "harita" dedi. Ahmet "fiyatı ne kadar? " dedi. Tüccar "haritalar biraz pahalıdır 5 bronz" dedi. Ahmet "1 tane de harita alıyorum o zaman" dedi. Tüccar "tamamdır borcunuz 14 bronz" dedi. Ahmet tüccara doğru 14 bronzu uzattı defterleri ve haritayı alan 3'lü "kolay gelsin" diyerek hana doğru yürümeye başladılar. Murat "okul güzelmiş bir sürü şey öğrenebiliriz." Dedi. Fikret "zaten macercı olmak istiyorduk okulun bu zamana denk gelmesi için baya şanslı olmalıyız" dedi. Ahmet "bence bunlar dünya Gardiyanının işi şans olma olasılığı yok sizinle eski dünyamızda karşılaşmam bile gayet onun planıydı" dedi. Murat ve Fikret biraz düşündükten sonra "haklı olabilirsin" dedi. Konuşmaya dalan üçlü hana gelmişlerdi bile. Hanın kapısını açıp içeri girdiler. Suzuki "hoşgeldiniz" dedi. Fikret Ahmet ve Murat "hoşbulduk" dedi. Ahmet "Teşekürler Suzuki sayende gerekenleri alabildik" dedi. Suzuki "önemli değil gerekenleri alabildiğinize sevindim " dedi. Ahmet "görüşürüz" dedikten sonra Hep birlikte odalarına doğru gittiler. Saat hala sabah olduğundan daha bir sürü vakitleri vardı. Ahmet anahtarla kapıyı açtıktan sonra içer girdiler. Ahmet ilk başta defterlerden birini çıkarıp kalemle alfabeyi yazdı. Murat ve Fikret'e okuma yazma öğretmeye başladı.

Kara Yıldız Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin