0.0

41.2K 2.5K 4.1K
                                    

"Bay Jeon, Bay Kim sizi odasında bekliyor."

İncelediğim dosyadan kafamı kaldırıp karşımda, kırmızı kalem eteği ve derin göğüs dekoltesi ile, mesainin son saatinde olmamızın verdiği etki yüzünden sıkılmış bir yüz ifadesine sahip Eunji, Bay Kim'in sekreteri masamın önünde duruyordu.

Dosyanın kapağını kapatıp başımı aşağı yukarı sallamıştım. Eunji ise saçlarını savurarak arkasını dönmüş, ofisimden kapıyı çarparak çıkmıştı. Gözlerimi devirip oflayarak yerimden kalkmış, az önce Eunji'nin çarptığı kapımı narince ardımdan kapatıp uzun koridorda ilerlemeye başlamıştım.

Bay Kim, KTH Hukuk Bürosu'nun sahibiydi. Kurumlaşmış bir şirket olan bu büroyu yöneten adam, henüz otuz iki yaşında ve bu makama göre oldukça gençti. En azından ben böyle düşünüyordum.

Kendisinden pek haz etmezdim. O da benimle aynı duyguları paylaşırdı bana karşı. Haddinden fazla asık suratlı, diktatör derecesinde katı, sert bir herifti. Size dik dik bakmaktan kaçınmazdı ve gözleriniz buluşsa bile, bakışlarını geri çekmezdi. İnsanı delik deşik eden, çıplak hissettiren bakışlardı bunlar.

Ofistekiler ondan çok çekinirdi çünkü Kim Taehyung lafını asla esirgemezdi ve azarlamak söz konusuysa, bunda müthiş derecede iyiydi. Fakat bana sökmüyordu. Öncelikle, genelde beni azarlayacağı kozlar geçmezdi eline, izin vermezdim. Arada olan tek tük hatalarımda ise beni azarladığında karşılık verir, hakkımı savunurdum.

Çünkü benden neredeyse nefret etmesine rağmen, beni kovamazdı.

Taehyung uzun süredir dava almıyor, sadece şirketi yönetiyordu. Ben üniversiteden mezun olurken o dava almayı bırakmış, böylelikle işe başladığımda, onun avukatlıktan vazgeçip yöneticiliğe terfisi ile Kore'nin en genç ve iyi avukatı ben olmuştum. Kimse iyi bir avukatı işten çıkarmak istemezdi. İşte bu yüzden, Bay Kim beni kovmuyordu.

Asansör geldiğinde, Bay Kim'in odasının bulunduğu katın numarasına basıp, en yüksek kata doğru çıkmaya başlamıştım. Bir yandan da Bay Kim'in beni çağırma nedeninin ne olabileceğini düşünüyordum.

Birincisi, ya beni azarlayacak bir şey bulmuştu ve şu an o çok pahalı, siyah, deri koltuğuna oturmuş ellerini birbirine sürtüyordu.

İkincisi, bana bir dava verecekti ve zaten başımda zibilyon tane dava olmasını umursamayacak, şirketteki diğer avukatlara resmen bayram ettirecekti.

Asansör hedeflediğim kata geldiğimi belli eden bir sesle kapılarını açtı ve kabinden dışarı adımımı attım. Bu katın dört bir yanı cam kaplıydı. Sadece bir danışman, danışmanda Bay Kim'in iki tane sekreteri ve Bay Kim'in saray yavrusu ofisi bulunuyordu. Cam kaplı olmayan tek yer, Bay Kim'in ofis kapısıydı. Böylelikle şirketin dışından bakmadığınız sürece -dışarıdan da çok yüksek olduğu için anlaşılmıyordu içeride ne olduğu- Bay Kim'in odasının içerisini göremiyordunuz.

Sekreterle göz göze geldiğimizde kaşlarımı havaya kaldırdım. Bana omuz silkti ve ağzındaki sakızı şişirip önüne döndü. Danışmanın yanından geçip kısa bir koridor yürüdükten sonra, üzerinde kocaman KTH yazan kapıyı tıklattım ve iki saniye sonra gelen "Gir!" komutu ile boğazımı temizleyip odaya girdim ve kapıyı ardımdan kapattım. Bay Kim, önündeki laptopundan başını kaldırıp bana baktı. "Bay Jeon."

"Buyrun Bay Kim, beni çağırmışsınız?" Soru sorar gibi söylediğim cümleyle beraber birkaç adım attım ona doğru. Duvarlar hoş ve sıcak bir bordoya boyalıydı. Ceviz ağacından yapılmış işlemeli ve siyaha boyanmış çalışma masasının önünde küçük, gri bir sehpa, her iki yanında yine aynı renk deri tekli koltuklar bulunuyordu. Bunun dışında, kapının yanında, benim hemen iki üç adım arkamda oldukça geniş ve rahat görünen, siyah bir koltuk vardı. Odasına bir sürü tablo, çiçekler, bitkiler yerleştirilmişti ve Bay Kim'in sağ tarafında kalan kocaman, enine uzun, beyaz dolabın üstünde çok pahalı bir pikap ve plak koleksiyonu göze çarpıyordu.

boss and lawyer | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin