Öğle zili çaldığında esneyerek kollarımı açtım ve bağlarımı kopartırcasına gerindim.
"Chaeyoung."
Yanımdan gelen sesle bakışlarımı sıra arkadaşıma çevirdiğimde, "Ben bu öğlen yemeyeceğim, matematik ödevimi yapmadım," diye mırıldandı, Seulgi. "Zil çalana kadar tamamlamam lazım, sana afiyet olsun!"
Başımı onaylarcasına salladıktan sonra uykulu bir şekilde ayağa kalktım.
"Pekâlâ, zorlanırsan çantamdan defterimi alabilirsin. Kolay gelsin."
"Teşekkürler."
Elimi cebime sokarak paralarımı kontrol ettikten sonra ayaklarımı yere sürte sürte pide kuruğu gibi olduğunu tahmin ettiğim kantin sırasına gitmek için merdivenlere yöneldim.
Merdivenlerden koşarak inenlerden birisi bana çarptığında nihayet uykum açılmıştı.
"Yavaş be ayı!" diye sinirle bağırdığım. Arkasını dönerek, "Pardon," demesini asla beklemediğim için birkaç saniye öylece yüzüne baktım.
Ups. Bu da neydi böyle?
"Sorun değil, ehe."
Yakışıklılığı karşısında erirken salakça gülüşüme kaşlarını çatarak bakmış, ardından arkasını dönerek koşmaya devam etmişti.
Okula yeni gelmiş olmalıydı. Eğer öyle olmasaydı böyle birini daha önce görmemiş olmama ihtimalim olmazdı. Kalabalığın içinde Ben buradayım! dercesine parlıyordu çünkü.
İçimdeki kıpırtı gördüğüm kantin sırasıyla yok olduğunda suratım düşmüştü.
Elimi yavaşça karnıma götürdükten sonra gözlerim dondurmaların satıldığı standa kaydı. Sıra yoktu, hava çok sıcaktı ve ben o sırayı bekleyecek kadar aç değildim.
Düşen modum anında yükselirken satıcıdan bir tane Vanilyalı Cornetto istedim.
"940 won."
Elimi cebime uzatıp birkaç kapıtlık çıkardıktan sonra satıcıya uzattım.
Arkamı döner dönmez burun buruna geldiğim güzelliğin vücut bulmuş hâli beni heyecanlandırırken satıcının sesi kulaklarıma doldu.
"100 won daha vermelisin, küçük kız."
Yakışıklıya sırtımı dönüp, "Tabii," dedim ve gülümseyerek elimi cebime attım.
Ne?
"Aa, şey. Param sınıfta kalmış. Alıp geleyim mi hemen?"
Rezillikten yer yarılsa da içine girsem diye düşünürken omzumun üzerinden uzanan kol düşüncelerimi yalnızca bir saniyede unutmama sebep olmuştu.
"Aynısından bir tane daha olsun."
Harika. Güzel ve zengin.
Ayrıca mükemmel kokuyor."Buyrun."
Para üstünü ve dondurmasını alarak geri çekildikten sonra mahcup bir şekilde gülümsedim, "Ben yarın getiririm sana. Adın neydi? Bir de sınıfın?"
Oh, sen de para getirme ayağına sicilini çıkarıyorsun kızın diye mırıldanan iç sesime yine kendi iç sesimle bir küfür savurduktan sonra meraklı bakışlarımı çocuğa çevirdim.
"Gerek yok. Afiyet olsun."
"Hey," gitmek üzereyken tuttuğum koluna dik dik baktığında ortamı yumuşatmak için gülümsedim.
"Ben Chaeyoung, H2 sınıfından. Yarın gel. Hoşçakal!"
Ardından arkama bile dönmeden merdivenleri koşarak çıkmaya başladım.
🌿
Böyle kısa bir hikâye yazmaya karar verdim :)
🕊

ŞİMDİ OKUDUĞUN
vanilla | chaennie
Fanfic❝ Saçlarını geri attıktan sonra elini uzattı, "10 tane dondurma artı benimle bir randevu?" ❞ ©️jennie & rosé ┊27 Mart 2020 ↳ by, @venilyra