***Fabian Secon- What Do I Live For
"Ne için yaşıyorum ben?
Daha fazlasını kaldıramıyorum.
Asla doğmamam gerekirdi.
Bu çok zor.
Neyim olduğunu bilmiyorum.
Bunun benim hatam olmadığını biliyorum.
Tüm gün düşüncelerimle yaşıyorum."***
3 gün önce
"Sana güzel bir haberim var."
Saat sabah dokuz. Sıcak yatakta iç içe geçmişiz. Kollarının arasında ona doğru dönüyorum. Yüzüne merak dolu bakışlar atıyorum, "Neymiş o?" Yoongi gülümseyerek konuşuyor, "Bugün taşınıyoruz buradan. Birkaç gündür bize uygun bir daire arıyordum ve sonunda buldum. Sana sormadığım için kızma bana, sürpriz olsun istedim. Senin de görünce beğeneceğine eminim." Gözlerim parlıyor, "Ne kızması, sonunda o kabusları görmeden uyuyabileceğim. Bu benim bu ay aldığım en güzel haber." Boynuna sarıyorum kollarımı, "Teşekkür ederim sevgilim."
Öğle saatlarinde eşyaları taşımak için eve gidiyoruz. Yeni dairemizden içeri ilk adımımı atıyorum. Burası önceki daireden büyük, ilk izlenimim bu. Hem büyük hem de ferah. Odalar ışık alıyor.
Girişin karşısındaki duvarı gösteriyorum, "Buraya bir fotoğrafımızı asalım, eve her girdiğimizde senin hayatımda olduğunu tekrar hatırlamak istiyorum." Bu hoşuna gitti, belli etmeden gülümsüyor.
Mutfak olduğunu düşündüğüm yere doğru koşturuyorum. Köşedeki boş yere gidip elimle yeri işaret ediyorum, "Bak, yemek masasını buraya koyalım." Sonra ona yaklaşıyorum, heyecanım onu da tetikliyor. "Burada beraber yemek yiyelim, binlerce kez." 'binlerce'yi ifade etmesi için kocaman açıyorum kollarımı.
Yan tarafta küçük bir oda var. Yoongi'ye dönüyor tekrar bakışlarım, "Burası çalışma odası olsun. Şimdi ben çalışmıyorum ama sen çalışırken kapının kenarından seni tam buradan izleyeceğim. Huysuzlanarak, "Çalışırken izlenmeyi sevmiyorum biliyorsun." diyor. "Ama senin için bir istisna geçebilirim." Kıkırdıyorum, "Sen benim en güzel manzaramsın." Uzun süredir ilk defa bu kadar mutluyum.
Elimden tutarak çekiştiriyor beni, "Hadi gel, daha yatak odasını görmedin bile." Bir odanın kapısının önüne geliyoruz. Tek eliyle gözlerimi kapatıyor. "Gerek var mı buna?" diyerek elinin içini ısırıyorum. Elini acıyla çekip tekrar kapatıyor gözlerimi, "Evet var mızmızlık yapma hadi." Kapıyı açıp yavaşça içeri itiyor beni. "Hazır mısın?" diyor heyecanla. Merakla kafamı sallıyorum. Elini gözlerimin üzerinden çekiyor, açıyorum gözlerimi.
Gözlerime inanamıyorum bir süre. Tamam, bu hiç de beklediğim bir şey değildi. Odanın kapıya yakın tarafında geniş bir yatak var. Ve... Ve onun tam arkasında odanın tabanı biraz daha yükseliyor. Yükseltinin etrafı yine hafif yüksek bir mermerle çevrili, suyun taşmaması için olduğunu düşünüyorum bunun. Evet, o yükseltinin tam ortasında bir küvet var... Gözlerim kocaman oluyor, "Yoongi odanın içinde küvet var!" Sesimden bile bariz ne kadar şaşırdığım. "Evet, küvet var." diyerek sesli gülüyor, "Şaşıracağını biliyordum ama bu kadarını tahmin etmemiştim."
Koşarak yükseltinin köşesindeki tek basamağı çıkıyorum, küvetin yanına yaklaşarak bakıyorum içine. "Bu küvete iki kişi sığar mı?" Gayet masumca sorduğum soruya yaramaz bir gülüşle cevap veriyor, "Bilmem bir denesek mi?" Normalde böyle bir durumda utanırdım, ama şu an hayatımda normal olan tek bir şey bile yok. Yanına gidip tam gözlerinin içine bakıyorum. Alt dudağımı ısırıyorum, oraya kayıyor bakışları. "Merak ettim, deneyelim hadi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yuánfén | yoonmin
FanfictionYuánfén: İki insanı birbirine bağlayan güç veya o insanları bir araya getiren tesadüf, kader. Ceketinin içine uzattı elini. Çıkardı sonra ve bulutlara doğru uzattı kapalı yumruğunu. Elini açtı aniden ve elinin içinden bir zincir uzandı. Zincirin uc...