[1]

23 5 16
                                    

          Perdenin Ardındakiler- Hatıralarım

Otobüs sallanarak durduğunda yolculuğumun sona erdiğini anlayıp gözlerimi açtım. Otobüste asla uyuyamazdım ama kulaklıklarımı takıp gözlerimi kapatmıştım. Toparlanıp ayağa kalktım ve dağılmış olan topuzumu açıp tokayı bileğime taktım. Çok sıkı toplamış olmalıyım ki saç diplerim acıyordu. Parmak uçlarım ile masaj yapıp acımı dindirmeye çalıştım ama nafile. Sırt çantamı takıp otobüsten indim. Muavin bavulumu uzattığında gülümseyip aldım. Zaten otobüste taş çatlasa on kişi vardı. Kafamı kaldırıp gökyüzüne baktığımda güneşin birazdan doğacağının habercisi olan hafif bir kızıllık vardı. Derin bir nefes alıp yürümeye başladım. Kafamı ayaklarıma indirdim ve öyle yürümeye başladım. Ayaklarım ezbere bildiği yolları giderken birden durdum. Eğer kafamı kaldırırsam göreceğim yazıdan sonra tekrar toparlanamazdım. Gözyaşımın düşmesine izin verip adımlarımı hızlandırdım. Koşar adımlarla yürürken sokakta tek dalgaların sesi ve benim bavulumun tekerleklerinin çıkardığı ses vardı. Deniz kokusu burnuma doldukça burnum sızlıyordu. Ağlamamak için kendimi zorluyordum. İki yıl geçmişti üstünden koca iki yıl unutmam gerekirdi. Unutmuştum. Ya da ben öyle sanmıştım. Hızla toparlanıp yaklaşık beş dakikadır önünde dikildiğim apartmanın demir kapısını  açıp girdim. Asansöre bindiğimde kat üçe tıklayıp aynaya döndüm. Dağınık saçlarım, ağlamamaya çabaladığım için kızaran gözlerim, uykusuzluktan moraran gözaltlarım son iki yıldır alışkın olduğum bir  manzaraydı benim için. Anılar bir bir gözümün önünde canlanıyordu. Kafamı sallayıp düşüncelerimden kurtulmaya çalıştım ama yapamadım. Aynanın önündeki demirden destek alarak yavaşça çöküp yere oturdum.

           ~ 2.5 yıl önce~
"Kızlar asansör genişmiş eşyalarımızı kolayca yukarıya taşıyabiliriz." dedi Nil. Gözlerinin içi gülüyordu. Liseden mezun olunca aynı eve çıkmak onun fikriydi ve açıkçası hepimizden hevesli olan da oydu.

"Apartman girişi güzel ve ferah ben beğendim tutalım burayı." dedi Alin.

"Daha evi görmedik kızlar acele etmeyin belki ev kötüdür." dedi Dolunay. Mantıklı konuşmuştu ama bu kızların heyecanına engel olmadı. Üçüncü kata geldiğimizde inip karşımızda kalan daireye doğru yürüyüp zili çaldım. Tatlı bir teyze kapıya çıkıp gülümsedi.

"Hoşgeldiniz kızlar. Evi gezdireyim size."dedi ve kapıyı sonuna kadar açtı.

Uzun ve geniş koridorda karşılıklı beş kapı vardı ve koridorun sonunda ise kapısız bir oda. İlk odanın kapısını açıp girdiğimizde kare küçük bir odaydı. Bir fransız balkonu vardı. Odanın karşısında kalan kapıyı açıp baktığımızda banyo olduğunu gördük. Banyonun yanında da bir kapı vardı. Burası da kare bir odaydı ama küçük de bir balkonu vardı. Sırasıyla tüm odaları gezdik ikinci oda hariç hepsinin fransız balkonu vardı. Koridorun sonunda kapısız odanın salon olduğunu tahmin ettik ve doğruydu. Salonla birleşik mutfağı belimin biraz üzerine gelen bir duvar ayırıyordu. Evi genel olarak beğenmiştik.

"Biz evi beğendik tutmak istiyoruz. Kira konusunu önceden konuşmuştuk. Değil mi?" dedim. Teyze gülümseyip;

"Evet kızım kira aynı zaten ben burayı para için kiraya vermiyorum. Yeterince var zaten ben buraya temiz bakacak kızlar arıyordum. Eve düzgün bakarsanız anlaşırız. Bu akşam taşınabilirsiniz yedek anahtarlar mutfak dolabında. Hayırlı olsun." dedi. Teyzeyi sevmiştik ve evi sevmiştik. Alin gerekli imzaları atmak için teyzeyle beraber çıktı.

"Balkonlu olan oda benim. Onda bir anlaşalım." Dedim ve kızlara baktım.

"Aman zaten orası düzgün güneş almaz al senin olsun."dedi Dolunay. Haklıydı ama küçüklüğümden beri bir balkonlu odam olsun istemiştim. Güneş almaması benim için problem değildi.

         ~Günümüz~
Aklıma gelenler ile oturmuş asansörde ağlıyordum. Yarım saati geçmiş ve ben kata geldiğimi bile anlayamamıştım. Telefonumu çıkarıp saate baktığımda 05.45 yazısını gördüm. Ayağa kalkıp üzerimi düzelttim ve aynada kendime bakıp saçlarımı topladım,gözyaşlarımı sildim. Buraya taşındığımızda ne kadar mutluyduk. Zaten bu kasabada büyümüştük. Ama ayrı eve çıkmak büyük heyecandı bizim için. Gözlerimin ve burnumun kızarıklığının geçmesini bekleyip asansörden çıktım. Koridorun sonundaki daireye doğru ilerleyip kapının önünde durdum. Zile basmak için elimi kaldırdığımda duraksadım. Ve birkaç saniye sonra zile bastım. Açan olmadı. Kızların evde olduğunu biliyordum çünkü benden iki yıl haber alamamalarına rağmen gruptan çıkarmamışlardı ve telefonumu alabildiğimde Nil'in Alin'e akşam attığı alışveriş listesini görmüştüm. Evdelerdi. İki yıldır birikmiş mesajları okumam üç saatimi almıştı. Zile tekrar basacaktım ki içeriden homurdanmalar geldi. Bu ses Dolunay'a aitti.

"Anlamıyorum kızım kapıya en yakın oda senin neden kıçını kaldırıp kapıya bakmıyorsun ki. Ta beni kaldırıyorsun. Gerçi bu saatte kapımıza kim geliyor ya. Daha kargalar uyanmadı be." söylenerek kapıyı açtığında bir anlık duraksadı ve bana baktı. Gözlerinin ona oyun oynadığını sanıp gözlerini kapatıp açtı.

"Merhaba." diyebildim sadece. İki yıldır beni görmemişlerdi,ben sabahın körü kapıya gelmiştim ve dediğim tek şey 'merhaba' mı olmuştu cidden.

"Alisa" dedi şok içinde. Adımı duyan kızlar kapıya geldi. İnanmayarak bana baktılar ve aynı anda adımı tekrar söylediler.

"Alisa?"

No 113 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin