0.0

7.1K 341 170
                                    


estef-anyway

"Biraz mola veremez miyiz?"

Gerinerek sırtımı esnetmeye çalışırken arka arkaya kelen çat sesleri kulağa ne kadar sağlıksız gelse de rahatlamamı sağladı. Kollarımı havaya kaldırdığım sırada Lisa yattığı yerden doğrulduğu gibi üzerime eğildi ve açılan belime buz gibi parmaklarını yaslayarak yerimde sıçramamı sağladı. Çığırıp yerimde sekerek ellerini çekmeye çalışırken kahkaha atıp göbeğime daha çok tutundu.

"Horozlar çiftleşmeden önce böyle hareketler sergiliyormuş," Jennie kafasını yasladığı puftan kaldırmadan sadece gözlerini bize dikerek güldüğünde elindeki kameranın flaşı yanıyordu. "Canlı canlı görüyorsunuz şimdi. Doğru bilgi!"

"Hey!" Lisa'yı yuvarlayıp telefona koşmak üzereydim ki tahmin ettiğim şeyi yaptı, ekranı göstere göstere Instagram hikayesine gönderdi ve gururla telefonu kitleyerek pufa attı. "Size 23 yaramamış."

"Size yirmi üç yaramamış diyene bak, 2 ay önceye kadar o da 23'tü."

Lisa yuvarlandığı yerden kalkarak laf atarken ellerimizi kaldırıp bir beşlik çaktık. Son zamanlarda modu düzelmişti, son zamanlarda yaşananlardan sonra. Hiçbirimiz bu konuyu açmıyorduk ya da Jennie ve Jisoo tam olarak bilmediği için de konuşmuyor olabilirdik fakat ben de bilmeme rağmen onlar gibi davranıyordum. Üzecek etkenler yoktu; sadece daha çok pratik, daha çok ses çalışmaları, daha çok kayıtlar...

Daha çoklarla geçiyordu çünkü içimdeki sızı.

Jisoo kalçasıyla ittirerek açtığı kapıdan elindeki 4 karton bardakla içeriye adımladığında pufta kıvrılıp somurtan Jennie'ye, daha sonra başında sırıtan bizi gördü. Anında o da sırıtmaya başlarken yüzünü düzelterek kaşlarını çattı. "Çocuklar, kaç kere daha diyeceğim babanızla uğraşmayın diye?"

Hepimiz bir kahkaha patlatırken Jennie kafasını kaldırarak şok olmuş bir ifadeyle Jisoo'ya baktı. "Baba mı? Neden ben baba oluy- Americano da aldın mı?" Ani değişen modu ve ses tonuyla tekrar gülmüştük.

Kapağında ufak bir R harfi yazılı olanı alırken Jisoo'ya teşekkür amaçlı yanağından bir makas alarak kendi köşeme yürüdüm. Terden sırılsıklam olmuş saçlarımı ensemden ayırarak omzuma topladım ve duvarın kenarına yasladığım telefonumu alarak hala devam eden kaydı kapattım. Ara sıra dans pratiklerimizi kayda alıyordum, Lisa'nın Youtube hesabında düzenlemelerine ekleniyordu bazıları; kullanılmayan diğerleri de bana hatıra kalıyordu.

Spotify'a girip son çalınanlardan 'Marijuana-Ríles' açarken ekranı geri kitleyerek mindere yaslandım ve kahvesine dokunmayıp hala daha vücudunu esneten Lisa'ya baktım. Bacaklarını iki yanına açtığı gibi yavaşça eğildi ve kayarak kalçasını yere yasladığında Jennie, "Öyle kopmaz, daha ayırman lazım." dedi azarlar gibi. Jisoo sırtını duvara yaslamış yanında otururken dikkati bizden çok telefonundaydı, kaşları hafifçe çatılmış biriyle mesajlaşıyordu.

Bakışlarım geri Lisa'ya kaydığında ileriye doğru eğildiğini ve bizi duymazdan geldiğini farketmiştim. Bu kadar esneyebilmesi aralıktan beri gittiğimiz jimnastik ve pilates kurslarıydı. Martı geride bıraktığımız düşünülürse - ek olarak da Lisa'nın şirketten ayrılmaması ve eve güneş doğduğunda anca gelmesini - kısa zamanda çok yol katetmiştik.

Ben bir şekilde ilerlemeye çalışıyordum, yolumdaki çakıl taşlarını itmek yerine takılıp düşmek benim için sıkıntı olmuyordu; dizlerim yaralarla doluydu zaten ve soyulmak ruhum için tekrar eden bir hobi haline gelmişti.

Lisa çakıl taşlarını benim aksime sertçe tekmeliyordu, o da tekmelenmişti çünkü. Bir ay bitimine kalmadan verdiği 6 kilo ve sabahlayana dek deli gibi çalışması tüm bunları dindirmesinim bir yoluydu ona göre. Konuşmadıkça konuşmuyordum ama o gün gelen bildirimle yanıp sönen ekranı onunla gören kişi sadece bendim.

paint me in all red | jungkook • roséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin