0.8

2.6K 206 86
                                    

nct u-the 7th sense

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

nct u-the 7th sense

Pratikleri son bir tekrarla bitirdiğimizde, aralıksız dans ettiğimiz için nefes nefese kalmış bir şekilde yere çöktüm. Pretty Savage'i tekrar edip bitirmek üzereydik; son kısımda bacağımı geriye atarken ayak bileğim dönmüştü ve düşmemek için kendimi zorladığımda acı daha da dayanılmaz bir hale gelmişti. Dizlerimi karnıma çekip parmaklarımla bileğime baskı uygulayıp ağrının merkezini bulmaya çalıştım.

Jisoo'nun endişe dolu sesi kulaklarıma dolarken Lisa da yanıma çökmüş bileğime bakıyordu. Menajeri çağırmak için kulise giden Jennie'ye bakarken bizden sonra sahneye çıkacak olan grubun bende olan endişeli bakışlarıyla karşılaşıp önüme döndüm. Ayağa kalkmak istiyordum, ilginin bende toplanması istediğim bir şey değildi. Gereksiz ilgiden haz etmiyordum.

"Çok acıyor mu? Kırık olabilir mi?" Jisoo birkaç cümleyi de yutarak söylerken sinirle saçlarımı dağıttım. Yarın akşam ödül töreni vardı ve şu an törene çıkacak olan her idol buradaydı, tek becerebildiğim şey işleri geciktirmek ve bir dansı bile düzgün yapamayıp bileğimi burkmam mıydı cidden? Lisa cık diye bir ses çıkarırken öfkeyle bileğimi dürten elimi çekti ve yumuşak baskılarla eklem bölgesini ovdu, onun da asıl incinen yeri bulmaya çalıştığını fark ettim. Çok hafif bir şekilde tenime dokunup benim aksime canımı yakmadan masaj yapıyordu.

"Kırık yok, kırılsaydı şişerdi," İki saniye sonra işaret parmağıyla bileğimin sağ tarafına dokunduğunda hissettiğim ani acı gözlerimin dolmasına yetti, bağırmamak için dudaklarımı birbirine bastırdığımda Lisa panikle elini çekti. "Özür dilerim, bileğin burkulmuş ama basit bir burkulma değil Chaeng." Sıkıntıyla nefesimi verirken sinirlerim bozulduğu için Jisoo'ya tutunarak ayağa kalkmaya çalıştım, Lisa bir kolunu belime sardığı sırada Jennie ve Menajer Byo -adamcağız ter içinde kalmış, elindeki dolu dosyayla korkak gözlerle beni izliyordu- yanımıza geldi.

"Nasıl oldu?" diyen Jennie'ye dudak büzdüm. Cevap vermeden beni anladığında o da dudak büzdü. Menajer Byo'nun stres ve endişe içinde çığırdığında yanımıza koşan görevliyle beraber kulise doğru yürüdük. Kulis idollerle dolu olduğu için kafamı eğdim, Lisa'nın korkudan buz tutmuş kolunu nazikçe bedenimden ayırarak koluna girdim ve Jisoo'ya ufaktan bir bakış attım. Beni anlamış olacak ki o da sakince koluma girdi ve ilk yardımların yapıldığı ufak odaya doğru yürüdük. İdoldük. Evet, idol olmak bunu gerektiriyordu. Ne olursa olsun acı içinde gülümsemeyi ve sorun olmadığını göstermeyi. Ya da kural bir, zayıflıklarımızı göstermemeyi gerektiriyordu.

Revire girdiğimiz anda Menajer Byo görevliye art arda bir şeyler mırıldandı. Bileğimdeki acıdan dolayı hiçbir şey algılayamadığım için sadece beyaz koltuklardan birine oturmakla yetindim. Jisoo hemen yanımdaki koltuğa oturdu, Lisa son kez beni kontrol edip Jennie'yle birlikte revirden çıkarken görevli kadın menajerimizi de postalayıp kapıyı kapattı ve yanımıza geldi. İstemsizce Jisoo'ya sokuldum, korkuyordum. Ciddi bir şey olması en son istediğim şeydi, albümümüz yeni yayınlanmıştı, provadan provaya ve şovlardan diğer şovlara atlayıp duruyorduk. Böyle bir aksaklık her şeyi mahvederdi. Bunu kızlara, grubumuza yapmaya hakkım yoktu.

paint me in all red | jungkook • roséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin