BÖLÜM 2 GÖLGELERİN EFENDİSİ

31 0 0
                                    

Darren bir anda uyandı. Tıpkı bıraktığı gibi, Brenda’yla birlikte uyuyorlardı. Brenda’yı kollarının altında bulunca kendini mutlu hissetti. Gemide hala kutlama sesleri vardı.

Gördüğü rüyanın etkisinden çıkamamıştı. Ses hala kulaklarında yankılanıyordu. “Ben Gölgelerin Efendisi”

Dışarıya çıktığında askerlerin kupa biraları tokuşturması, gemi fahişelerinin masa oyunlarını gördü ve kaptana doğru yürümeye başladı.

Kaptan Darren’i gördüğünde zafer türküleri mırıldanıyordu.

“Rotamız nereye, sör?” diye sordu Darren.

“Flinn bayrakları bir donanmada buluşacak evlat, hep beraber Esdir’e gidiyoruz!” Esdir Flinn’in güney doğusundaydı. En büyük körfezi barındırıyordu.

“Liken’den iki büyük mancınık çıkmış evlat, bu savaşı kazanacağız! Zalim kral Crawyn’i devireceğiz!” 
Darren, kaptanın neşesini bozmak istemiyordu ancak içinde oluşan o kötü hisse de engel olamıyordu. Isyanın başladığı ilk günden bu yana, ilk isyancının kükremesi koca diyarın yarısına ulaşana kadar sanki bir asır geçmişti onun için. Ama bir yazın daha yarısı olmuştu. Denizin tuzlu kokusuyla, kusmuğa karışmış şarap kokusu Darren'i iğrendirmişti. Deniz onun için farklı bir dünya gibiydi. Köyü kasabası onun ömrünün sonuna dek yurdu olur sanıyordu ancak o şimdi her şeyini geride bırakıp bayrak altında isyana atılmıştı hemde asla olmaz dediği aşkıyla. Brenda'ya ilk baktığı anda kalbinin onu aldatması ve o kıza tutulmasıyla işler onun için hiç iyi gitmiyordu. Korkuyordu aslında, belli etmese de. Çünkü o geride bırakacak bir insan olmasını sevmiyordu. Boynunda ölüm ağından bir ilmek, kanlı ellerinde sallanan kılıç kabusu olmuştu. Gemiler açık denizde yol alırken, sanki hiç yürümüyorlarmış gibi geliyordu ona.
"Hiç ses yok, havada süzülen bulutlar bile umutsuz." Darren ufuğa doğru bakarken Brenda sessizce yaklaşmıştı yanına. Darren uzunca bir iç çekti. "Uzun bir yolculuk olacak, Tanrılar yanımızda olsun da zorluk çekmeden yolumuzu tamamlayalım." Diye ekledi Brenda.
"Ben onlara inancımı çoktan yitirdim. Benim kendi inançlarım ve onların uğurlarından yardım beklerim ben. Tanrılar fakirlere el açmaz."  Dedi elini geminin kalasına dayarken Darren.
"Sen neye inanıyorsun peki? Nelerin uğruna savaşırsın?"  Diye sordu Brenda. "Gölge."  Diye geçirdi aklından. Ama aklındaki ile ağzındaki bir olmadı. "Sevgi, güven ve insanın hayatta kalmasını sağlayan değerler adına."
"Kılıç gibi sallayabiliyorsun o güzel dilini." Dedi Brenda, Darren'in dudaklarına masum bir öpücük kondurmadan önce.
Pruvayı terk edip kendi kamaralarına geçtiklerinde Brenda isyancı birasıyla körkütük sarhoş olmuştu. Darren içki seven bir tip olamamıştı asla. Brenda'yı yatırdıktan sonra tekrar o karanlık düşüncelere daldı. Büyükbabasıyla demircinin tartıştığı o geceyi düşünüyordu. Annesi ve babasını asla merak etmemişti. 6 yaşından beri ailesi demirciydi. Ama büyükbabasının o sözleri hep kafasında yankılanıyordu. "Onun yüzünden kızım ve oğlumu gölgeye teslim ettim." Bu ne demekti? Öğreneceğini biliyordu, ama ne zaman öğreneceğini değil. Dün geceki rüyadan sonra bu gece daha da meraklı uyudu.

Rüyasında hiçbir şey görmedi. Uyandığında Brenda hala uyuyordu ve şafak sökeli epey olmuştu. Gölgeyle beraber kısa bir yürüyüşe çıktılar. Donanma durmuş ve bir kıyıya yanaşmıştı. Darren dostuna bakarak, sanki onu anlarmışcasına "Ne yapacağım? Cleros olsaydı bilgeliğiyle bana yoldaş olurdu. Ama şimdi o kara kale konusunda ve diğer çocuklar konusunda ne yapacağımı bilmiyorum. Hangimizin başa geçeceğini nasıl anlayacağız?"  Içinde ki o kötü düşünceyi sesli söylemek istemedi ama onlardan herhangi birini öldürmek gibi bir görevi olmasından korkuyordu. Gölgelerin Efendisi, o mevkiye gelmek için anne ve babasını öldürmüş müydü?  Bir diğer merak ettiği konuda buydu. Barra'yı bulmayı diledi. Gemiden ayrılırken, diğer askerler gibi pazarın yolunu tuttu. "Barra belki bir şeyler biliyordur. Ama onu koca batı diyarında, nasıl bulacağım?" Diye sordu kurduna. Gölge kısa bir hırlamadan sonra koşmaya başladı. Darren'ın onu takip etmeye başlaması çok sürmedi. Kurt, kıyı boyunca koştu ve durduğunda koyun en sonuna gelmişlerdi. Orada demir atmış bir yük gemisi vardı. Gölge, Darren'in arkasına geçerek burnunu dizine sürttü. Yürümesini istiyordu. Darren kurdunun talebini çok geçmeden yerine getirdi. Gemiye girdiğinde, çok yaşlı olmasa da ömrünün yarısını görmüş olabilecek bir adamla karşılaştı. Adam sanki tanıyormuşcasına Darren'e yaklaştı. Darren sakin bir tavırla adamı selamladı. "Bu gözleri bir daha görebileceğimi düşünmüyordum." Dedi yaşlı adam. Darren şaşırdı ancak ne dediğini anlayacak kapasiteye sahipti.

"Annemi tanır mıydınız?" Diye sordu. Cevaptan korksa da bilmesi gereken şeyler vardı.

Adam bir iç çekti:"Bundan çok uzun yıllar önceydi..."

Ölümün GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin