Karargah

1.8K 124 19
                                    

Harry gözlerini açtığında karşısında kızıl bir kafa buldu. Etrafı hâlâ bulanık gördüğü için kadın mı erkek mi emin olamıyordu. Ama saçının uzunluğuna bakılırsa kadın  gibi duruyordu. Sonra etraf yavaş yavaş bulanıklıktan kurtulmaya başladı. Harry şimdi yanındaki kadını tamamen görüyordu. Zümrüt rengi mükemmel gözleri, kızıl uzun saçları ve iç ısıtan bir gülümsemesi vardı. Lily Potter karşısında duruyordu. Harry kadını gördüğü gibi yattığı yerden kalkmaya çalıştı ama bacaklarına giren çok sert bir acı ile yeniden yatağa yığıldı. Kadın Harry'nin haline baktı ve üzüldüğü her şekilde belli olan bir yüz ifadesi takındı.

"Harry. İyi misin" dedi kadın gözleri yaşlı bir şekilde. Harry'sini yıllar sonra ilk defa görüyordu.

"Bir daha bana o şekilde seslenirsen bunlar diyeceğin son şeyler olur" dedi Harry tıslarcasına. Ona şu Dünya'da Harry diyen sadece üç kişi vardı. Ve bu kadın o üç kişi arasına kesinlikle giremezdi

Lily oğlunun bu tavrına şaşırıp kalmıştı. Sonra kendi kendine tekrar etti 'Onun beynini yıkadılar. Sakin ol. Bunları kendi isteğiyle söylemiyor.' Biraz zorlanarak da olsa gülümsedi ve Harry'e bir şeyler hazırlamak için mutfağa gitti. Harry kadının gittiğini görünce ne zaman tuttuğunu bilmediği nefesini bıraktı. Ve zihninden babasına ulaşmaya çalıştı. En sonunda başarmıştı. Babasının zihnine girmişti.

"Baba"

Voldemort zihninden gelen sesi duyunca hızla dikkatini üstünde tuttuğu notlardan kaldırdı. Aynı şekilde cevap verdi.

"Harry? İyi misin? Neredesin?"

"İyiyim. Merak etme. Nerede olduğumu bilmiyorum. Baba, o burada."

"Kim orada?" Diye sordu Voldemort cevabını bilerek.

"Lily Potter. Şu lanet bulanık"

"Bulunduğun yer hakkında edinebildiğin kadar bilgi edin Harry"

"Peki" dedi Harry. Devam etmek üzereyken içeri giren bir adet Lily ile dikkati dağıldı ve bağlantı koptu. Lily elinde bir tepsi ile yatak odasına yeni girmişti. Tepside balkabağı suyu ile iki dilim  sandviç vardı. Harry gelen kadına göz devirmemeye çalışarak 2, 3 saniyesini harcadı. Gerçekten onlardan alacağı bir şeyi yiyececeğini mi düşünüyorlardı? 'Ne yazık...' diye düşündü Harry.

"Nerdeyim?" Diye sordu, yemeği yok sayarak.

"Söylemeyi ben de çok isterim ama maalesef-" sözü Harry'nin kahkahası ile bölündü. Bir iki saniye sonra tam olarak kadının gözlerine baktı ve "Beni gerçekten önemseseydin söylerdin değil mi?" Dedi. Amacı psikolojik baskı yapıp bulundukları yeri söylemesini sağlamaktı ama Lily buna pek aldırış etmiş gibi gözükmüyordu. Hızlıca odadan çıktı ve şömineye doğru gitti. Onun şömineye girmesi ile şömineden birinin çıkması bir oldu.

"Sirius. Ben de tam size geliyordum. Remus nerde?"  Diye sordu Lily.

"O, evde kalmaya karar verdi. Eee bizim Junior Çatalak nerde?" Dedi heyecanlı heyecanlı. Harry'i görmeyeli  neredeyse 11 yıl olacaktı ve eskisi kadar James'e benzeyip benzemediğini merak ediyordu.

"Sirius o...en iyisi görmen" dedi ve Sirius'u üst kattaki odalardan birine doğru çekiştirmeye başladı. En sonunda Harry'nin odasının önüne geldi ve "Deusbannat" diyerek içeri girdi. Oldukça değişik bir şifre koydukları bir gerçekti. Harry içeriye girenleri görünce aklına bir fikir geldi. Lily karşısına geldiğinde ondan nefret ettiğini açıkça göstermişti. Ama eğer Sirius'a sıcak davranırsa merede olduğunu öğrenebilirdi.

"Sirius!" Diyerek koşlarına atıldı adamın. Bunu yaptığı için kendinden iğreniyordu ama yapmak zorundaydı. Yoksa bu herifi her zaman görebilirdi.

"Harry... Sen çok büyümüşsün. James'in tam bir kopyasısın..." dedi Sirius ağlamak üzere gibi durarak. Harry ise ona Harry denmesine mi sinir olsa o kanı bozuğa benzetilmesine mi sinir olsa bilemiyordu. Şu an adamı öldürmemek için kendini o kadar zor tutuyordu ki bir ara yüzü morarır gibi oldu. Lily ise şaşkına dönmüştü.

"Siz... Nereden tanışıyordunuz?" Dedi şoktan kurtulamamış bir şekilde.

"Sana ne?" Dedi Harry aksi aksi.

"Harry annenle düzgün konuş lütfen" dedi Sirius sahte bir ciddiyetle. O kadar mutluydu ki gülmekten yanakları yırtılmak üzere gibi gibi duruyordu.

"Peki. Ben onu bazen rüyalarımda anımsıyordum. Bir gün babama sordum ve o da bana adının Sirius olduğunu söyledi." Dedi Harry umursamaz bir şekilde.

"J-James? O yaşıyor mu?" Dedi Lily duyduklarına inanamayarak. James yaşıyord-

"Benim babam o kanıbozuk değil. Benim babam Lord Voldemort" dedi Harry Lily'nin gözlerine bakarak. Lily ağladığını görmesinler diye iki dakikalığına lavaboya gideceğini söyleyip odadan ayrıldı. İşte Harry'nin beklediği fırsat ayağına gelmişti. Ama Sirius'a biraz daha katlanması gerekecekti.

"Sirius? Sen beni dinliyor musun?" Dedi Harry sanki bir şeyler anlatıyor da Sirius dinlemiyormuş gibi. Sirius şoktan kurtuldu ve gülümseyerek Harry'e döndü.

"Pardon. Ne demiştin?"  Dedi Sirius

"Diyordum ki rüyalarımda bazen bir ev görüyorum. Aynı burası. Babama sordum ama buranın neresi olduğunu bilmediğini söyledi. Burası neresi?" Sanki havadan sudan konuşuyormuş gibi bir hava vermişti ki tuzağına düşsün. Ama Sirius son anda kendini durdurdu ve Harry'e dönerek

"Bunu daha sonra söyleyebilirim. Şimdi değil" dedi ve odadan çıktı. Harry çıkmadan önce "Sirius burada canım çok sıkılıyor. Etrafı gezebilir miyim?" Diye sordu. Sirius'un ağzından boğuk bir evet duyunca ise sırıttı.

Harry Sirius odadan çıktığı gibi derin bir nefes aldı. Bu adam cidden çekilmiyordu. Kapının kilitli olup olmadığını kontrol etti ve açık olduğunu gördü. Daha sonra yavaş yavaş aşağı katlara doğru ilerledi. Bir odada evcini etrafı temizliyor, bir odada bulaşıklar kendi kendini yıkıyordu. Bir odanın ise kapısı kilitliydi ayrıca hiç seste yoktu. Harry oranın büyük ihtimalle toplantı odası olduğunu düşünüp etrafı daha fazla kurcalamadı. Hızlıca odasına gitti ve babasına ulaşmaya çalıştı.

"Baba?" Harry denedi

"Harry? Bir şey bulabildin mi?" Diye sordu babası.

"Eh sayılabilir. Şu Sirius Black burada. Ona sanki onu tanıyormuşum gibi davranıyorum. Bir iki güne buranın neresi olduğunu öter."

"Çok iyi...En ufak bir ipucunda bana ulaş Harry"

"Pekala."

"Harry?"

"Efendim?"

"Sana ne derlerse desinler onlara inanma ve verdikleri hiç bir şeyi yeme"

"Onların dediği şeylere tabii ki inanamam. Ama yemek konusunu anlamadım."

"İçine Veritaserum veya tür tür zehir koyabilirler."

"Haklısın. Yemek işini kendim halledeceğim ha? Maggy'i buraya gönderemez misin?"

"Ev cinleri her ortama gelebilirler ama neresi olduğu bilinmeyen bir yere gelemezler."

"Sanırım bir süre daha burada kalacağım. Görüşürüz, baba"

"Görüşürüz, Harry"

Ve bağ koptu. O sırada içeriye Sirius girdi ve Harry'e çok önemli bir şey göstereceğini söyleyip Harry'i de alarak odadan çıktı. Oldukça parlak kapılı bir odanın önünde durdular. Kapının üstünde altın harfler ile H.P. yazıyordu. Sirius yavaşça kapıyı açtı. Harry ise odanın  içinden kendisinin bir ton fotoğrafının çıkmasını pek beklemiyordu.

Harry RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin