Yalan Doğrular

1.4K 106 56
                                    

"Lordum..." Dedi Puella sakince. Ufak bir reverans yaptıktan sonra Voldemort'un işaret ettiği yere oturdu ve dinlemeye başladı.

"Öncelikle bunu bilmelisin ki her daim harika bir hizmetkar oldun. Bu yüzden sana bir görev vermeye karar verdim. Harry'nin kayıp olduğunu biliyorsun. Diğer ölüm yiyenler ne kadar arasa da bir iz bulamadı, sana güveniyorum. Çıkabilirsin." 

Puella itaatkarca başını eğdi ve odadan çıktı. Bu mesajın anlamı şu oluyordu. Harry'i bul. Ve Lordunu yüz üstü bırakmayacaktı...

***

Harry odasına geldiğinde bilekliği ayna formuna dönüştürdü ve sinirli bir şekilde babasını beklemeye başladı. Yaklaşık  dakika sonra Voldemort'un kırmızı gözleri aynada belirmişti. Harry ise bunu gördüğü anda bağırmaya başlamıştı bile.

"Bu da ne demek oluyor!? O lanet bulanığa neden sarıldım ki? Cevap verir misin?!"

Voldemort gözlerini devirdi ve konuşmaya başladı.

"Bağırıp çağırdığın için olabilir mi? Biraz sakin ol tamam mı? Olay şu ki Potter gerçekten güçlü bir büyücü ve onun Karanlık tarafta olması harika olur. Bunu da sen yapacaksın. Ne de olsa seni oğlu olarak görüyor değil mi? Senin için yapamayacağı şey yok. Bir şeyler bul ve onu Karanlık tarafa çek. Mürit toplamaya devam etmeliyiz." Dedi Voldemort sakince. Harry cevabı duyunca kafasını salladı ve konuşmaya başladı.

"Kimsenin aklında nerede olabileceğim hakkında bir fikir yok mu? O köleler ne yapıyor orada?"

Voldemort konuşmaya devam etti.

"Her yerde seni arıyorlar. Ama pek bir gelişme yok... Puella'ya söyledim seni arayacak. Senin nerede olabileceğin hakkında bir fikrin yok mu?"

"Maalesef yok. Aklıma hiçbir fikir gelmiyor." Dedi Harry. Aynadan kırmızı ışıklar çıkması ile aynayı kapattı ve yatağına uzandı.

Kapı açıldı ve bir adet Lily Potter sessizce içeri girdi. Harry'nin yanına oturdu ve sessizce konuştu.

"Harry? Uyuyor musun?"

Harry gülümseyerek ona döndü ve kafasını hayır manasında salladı. Lily gülümsedi ve söyledi.

"Aşağıda yaptığın hareket beni o kadar mutlu etti ki anlatamam. Neden birden öyle bir şey yapma gereği duydun?"

Harry yüzünü sinirli bir hale büründürdü ve konuştu.

"O lanet herifin bana neler yaptığını anladım. Benim hafızamı silmeye çalıştı ve başardı da, ama aşağıda birden tüm anılar zihnime doldu... Nasıl olduğunu ben bile bilmiyorum."

Voldemort Harry'nin aklından alayla konuştu.

"Lanet herif ha? Kırıyorsun beni..."

Harry gözünü devirmemeye çalıştı ve Lily'e döndü. Lily mutlulukla Harry'e bakıyordu sonra şüpheli bir tavırla konuşmaya başladı.

"Kaç yılı hatırlıyorsun?"

Voldemort cevap verdi.

"Ona sadece 3 yıllık bir süreci hatırladığını söyle."

"Sadece 3 yılımı hatırlıyorum. Sonrası zaten o herifle olan yıllarım."

Lily gülümsedi ve odadan çıkmak için ayaklanmıştı ki Harry kadının kolundan tuttu ve konuştu.

"Biraz daha kalamaz mızın? Hem bana biraz benden bahsedersin."

Lily biraz düşündü ve yeniden sandalyeye oturdu. Harry'nin saçlarını nazikçe okşarken konuşmaya başladı.

"Sen çok yaramazdın. James'e çekmişsin...Saçların da aynı şimdi olduğu gibi karmakarışıktı. Gözlerin... İstediğin zaman gözünün rengini değiştirebiliyordun."

Harry onu böldü ve konuştu.

"Ne yani? İstesem göz rengimi... Zümrüt yeşili yapabilir miyim?"

Lily kafasını evet manasında salladı ve söyledi.

"Sadece biraz odaklanman gerek..."

Harry odaklandı ve gözlerini açtığında gözleri yeşil olmuştu. Bunu her ne kadar garip bulsa da bir şey demedi ve Lily'e döndü.

"Ben kendimi bildim bileli gözlerim mavi. Ondan bunu denemeye hiç gerek duymadım."

O sırada Sirius içeri girdi ve Lily işi olduğunu söyleyip dışarı çıktı. Bu da ne demek oluyordu şimdi? Boşverip Sirius'a döndü ve elindeki paketi gördü. Kafasını bu ne manasında salladı ve yanına oturan bir Sirius ile karşılaştı. Sirius konuşmaya başladı.

"Duyduğum kadarıyla her şeyi hatırlamaya başlamışsın. O zaman bunu açıklayabileceğimi düşünüyorum." Elindeki paketi uzattı ve konuşmaya devam etti. "Dumbledore ölmemiş ve Hogwarts'ın başına yeniden geçti. Bu da" Paketi gösterdi. "Senin Hogwarts mektubun." 

Harry gözlerini kocaman açtı ve sırıtmaya başladı. Her zaman Hogwarts'a gitmek istemişti. Refleks olarak Sirius'a sarıldı. Ve konuşmaya başladı.

"Ne zaman gidiyoruz?"

Sirius gülümseyerek cevapladı.

"Yaklaşık 1 gün sonra. Şimdiden hazırlansan iyi edersin. Yarın ortalama olarak saat 2 civarı gideceğiz." Dedi ve odadan çıktı.

Harry o gittiği gibi sırıtmayı kesti ve babasına ulaştı.

"Dumbledore'un yaşadığını neden söylemedin? Ona göre hareket edebilirdim."

"Zamanı değildi. Ama bir kaç gün sonra söylemeyi planlıyordum. Bu arada Hogwarts'da dikkatli olman gerek. Slytherin'e seçileceğine şüphem yok."

Dedi ve zihnini terk etti. Harry ise Hogwarts'da yapacağı şeyleri düşünüyordu. Ne de olsa orada ne o Bulanık ne de Sirius olacaktı. Rahat bir şekilde uykuya daldı ve sabahı beklemeye başladı.

***

Sabah olunca Harry erkenden kalktı ve masmavi gözlerine uygun olarak masmavi bir cübbe giydi. Asla düzelmeyen saçlarını bir çaba düzeltmeye çalıştı ama olmayınca vazgeçip kendine olduğu gibi baktı. Oldukça yakışıklıydı. Yıllarca çalışması meyvesini vermiş ve ona yaşıtlarına göre harika bir vücut vermişti. Kendini incelemeyi kesip dışarı çıktı ve karşısında onu bekleyen bir Sirius buldu. Sirius sordu.

"Hazır mısın?"

"Her zaman."

Ve birlikte Albus Dumbledore'un odasına cisimlendiler. Odaya geldiklerinde Dumbledore onları bekliyordu . Adam açıklamaya başladı.

"Birazdan 1. Sınıflarla birlikte seçme törenin olacak. Sonrasında binana gidebileceksin."

Harry başını salladı ve Büyük Salona gitmek için değişen merdivenlere geldi. Yaklaşık 20 dakika sonra Büyük Salonun kapısı önündeydi. 1. Sınıfların arasına karıştı ve sıranın kendisine gelmesini beklemeye başladı.

McGonnagal isimleri okumaya başlamıştı bile. Ginny Weasley'den sonra bağırarak söyledi.

"Potter, Harry!"

Birden tüm salon sessizleşti. Bu onun çocuğuydu... Kim bilir hangi binaya seçilecekti. Aslında herkes Slytherin'e seçileceğine emindi ama yine de kendi binalarında olmalarından korkmuyor değillerdi.

Harry sakin ve kendinden emin adımlarla sandalyeye oturdu ve başına Seçmen Şapkanın yerleştirilmesini beklemeye başladı. Hemen hemen aynı anda Seçmen Şapka başındaydı. Şapka konuşmaya başladı.

"Harry Potter ha? Hmm... Güç, çok güç... Zeka desen Rowena Ravenclaw'dan miras gibi.. Seni nereye koyacağımı biliyorum...Slytherin!


Harry RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin